Kastamonu'da FETÖ iddianamesi kabul edildi

Kastamonu'da aralarında polis, öğretmen ve esnafların da bulunduğu Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) sanıklarının Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesi tarafından iddianamesi kabul edildi.

  • 6574
Kastamonu'da FETÖ iddianamesi kabul edildi
TAKİP ET Google News ile Takip Et

İddianamede; terör örgütü lideri Fethullah Gülen’in ilk etapta devlete karşı savaş vererek hedeflere ulaşmanın yıpratıcı olacağını teşhis ettiği, bu nedenle mevcut sistemi yıkmak yerine, devlet modeline uygun bir örgütlenme ile devlete alternatif bir sistem kurmayı hedeflediği yer aldı.

Kastamonu’da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında 12 tutuklu ve 1 tutuksuz şüphelinin “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan haklarında 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istemiyle hazırlanan iddianame, Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.

Kastamonu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında hazırlanank yaklaşık 100 sayfalık iddianamede; polis, öğretmen, esnaf gibi çeşitli meslek gruplarından şüphelilerin bulunduğu 12 tutuklu ve 1 tutuksuz sanık hakkında “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçlamasıyla 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor. İddianame Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.

Öğretmen ve polisler sanık
Buna göre, FETÖ/PDY soruşturması kapsamında tutuklanan polis, öğretmen, esnaf gibi çeşitli meslek gruplarından V.K., S.G., M.V., V.H., M.N., E.N., H.K., E.S., B.G., M.B., E.Y. ve D.A. ile adli kontrol şartıyla serbest bırakılan Z.E. hakkında, “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanacaklar.

Ayrıca Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesi, FETÖ/PDY soruşturmasında tutuklu bulunan 8 kişi hakkında da suç işledikleri yer itibariyle işlenen suçun Kastamonu’da olmadığından ötürü yetkisizlik kararı vererek, sanıkların suçu işledikleri illerde yargılanabilmesi için dosyalarını bu illere gönderdi.

“Devlete alternatif bir sistem hedeflemiş”
Hazırlanan iddianamede ise terörist başı Fetullah Gülen’in devlete karşı savaşmak yerine alternatif bir sistem kurmayı hedeflediği ifadelerine yer verildi. F Tipi örgüt kavramlarının kullanılmasının temel nedeninin de Gülen’in hedeflediği sistemin temel nedeni olduğuna dikkat çekildi.

FETÖ’nün diğer terör örgütlerine göre daha hiyerarşik bir yapıda olduğu da dikkat çekilen iddianamede şöyle denildi:
“Fetullah Gülen, ilk etapta devlete karşı savaş vererek hedeflere ulaşmanın yıpratıcı olacağını teşhis etmiş, bu nedenle mevcut sistemi yıkmak yerine, devlet modeline uygun bir örgütlenme ile devlete alternatif bir sistem kurmayı hedeflemiştir” ifadesinin yer aldığı iddianamede, şunlar kaydedildi: “Kamuoyunda örgüt için daha çok ‘Paralel Devlet Yapılanması’ ve ‘F Tipi Örgüt’ kavramlarının kullanılmasının temel nedeni budur. Bu nedenle tüm devlet organlarında, yerel yönetimlerde ve sivil sektörde örgütlenmeyi hedeflemiştir. İleride devlet yönetimini kontrol altına alabilmek için kısa vadede tüm kadrolara kendi mensuplarının getirilmesi veya bu kadroları işgal edenlerin kendisine bağlanmasını hedeflemiştir. Gülen liderliğindeki örgütün bilinen yasa dışı örgütlerden çok daha sıkı bir hiyerarşik yapılanması bulunmaktadır. Fetullah Gülen’e doğrudan bağlı, ‘tayin heyeti, istişare kurulu, mollalar grubu ve meclis’ olarak adlandırılan birimler yer almakta ve örgüt üst organlar olarak bu birimler tarafından sevk ve idare edilmektedir. Mecliste alınan kararlar, meclis üyesi olan örgüt mensuplarınca silsile yoluyla en alt birimlere kadar iletilmektedir. Bu talimatlar hiyerarşi içerisinde yer alan ’dünya, coğrafi bölge, ülke, bölge, il, ilçe, semt, mahalle ve ev imamlarının yanı sıra baş rehberleri, belletmenler, öğrenci ve cemaat mensupları’ tarafından gizliliğe, istihbarata ve sır saklamaya özen gösterilerek koşulsuzca yerine getirilmektedir. Ayrıca örgütün mali kaynaklarının ne şekilde kullanılacağını ‘mütevelli heyeti’ belirlemektedir. Örgüt kurulduğu ilk günden bu yana ‘devlet içi örgütlenme’ gayesiyle hareket etmektedir. Bu örgütlenme anlayışı, herhangi bir cemaatin üyelerinin devletin kademelerinde yer almasının ötesinde, devletin yapısı dışında başka bir hiyerarşik düzene göre hareket eden bir yapının varlığını ortaya çıkarmasıdır. Bu kişilerin sistemli ve programlı biçimde önceden, hatta çocuk yaştan seçilerek ileriye dönük hedeflere göre yetiştirilmeleri ve daha sonra da yerleştirilmeleri söz konusudur”

“Çeşitli raporlarla devlet arşivlerine girdiler”
“Örgütün en önemli hedefinin yasal veya yasa dışı dinleme, izleme, raporlarla elde ettiği bilgileri, tehdit/şantaj olarak kullanmak ve Türkiye’de devletin bütün anayasal kurumlarını, güvenlik birimlerini, mülki ve adli yapısını ele geçirmek, aynı zamanda uluslararası düzeyde büyük, etkili bir siyasi ve ekonomik güç haline gelmek olduğu anlaşılmaktadır” ifadesine yer verilen iddianamede, örgütün özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri, emniyet, yargı, MİT, mülkiye ve bürokrasideki örgütlenmesiyle yasa dışı faaliyetleri, muhtelif tarihlerde resmi kurumlar ve istihbarat birimlerince hazırlanan çeşitli raporlarla devlet arşivlerine girdikleri vurgulandı.

“Emniyette kadrolaşarak belli bir düzeye ulaşmayı hedeflemiş”
İddianamede: “FETÖ/PDY, yurt içinde ve yurt dışında çok miktarda vakıf, dernek, özel okul, şirket, dershane, öğrenci yurdu, yayın organı, gazete, TV istasyonu, faizsiz finans kurumu, sigorta şirketi ve radyo istasyonunu denetim altında bulundurarak, amacına uygun, planlı, programlı ve gizli olarak faaliyetlerini yürütmüştür. FETÖ/PDY’nin diğer devlet kurumları gibi polis teşkilatı içinde de örgütlendiği öteden beri kamuoyu tarafından bilinmektedir. Örgütün ulaşmak istediği nihai hedefler göz önünde bulundurulduğunda bu son derece ’anlaşılabilir’ bir durumdur. Zira Emniyet Genel Müdürlüğü, adli, idari ve istihbari kolluk görevi ifa eden ve aynı zamanda güç kullanma yetkisine sahip olan bir devlet kurumudur. Bu nedenle örgütün sızıp kontrolü altına almaya çalıştığı kurumların başında gelmesi de oldukça doğaldır. Örgüt emniyet teşkilatındaki kadrolaşmasını belirli bir düzeye ulaştırdıktan sonra, buradaki gücünü operasyonlarının ana aracı olarak kullanmaya başlamıştır. Örgütün ideolojisinin Türkiye’de devletin bütün anayasal kurumlarını, güvenlik birimlerini, mülki ve adli yapısını ele geçirmek ve aynı zamanda uluslararası düzeyde büyük ve yetkili bir güç haline gelmek olduğu anlaşılmıştır. Bu kapsamda, örgütün temel hedeflerinin yasal olmayan faaliyetleri ile (şantaj, tehdit, yasa dışı dinleme gibi) devlet otoritesini kendi amaçları doğrultusunda baskı altına almak, yönlendirmek, alternatif bir otorite olarak ortaya çıkmak ve neticede devlet otoritesini ele geçirmek şeklinde tezahür eden siyasal bir hedefi olduğu söylenebilir” denildi.
FETÖ/PDY isimli yapının/teşekkülün, belirlenen amaçlar etrafında insan sayısı olarak üçten fazla kişinin bir araya geldiği, hiyerarşik görev dağılımının yapıldığı belirtildi.

Gizliliğin esas alındığı, iş bölümünün, faaliyet alanlarının, sorumluluklarının önceden tespit edildiği, eleman ve finansal kaynak teminiyle üyelerinin eğitiminin ne şekilde yapılacağı gibi hususların açıkça ortaya konulduğu, iletişimin gizliliğine riayet edilerek ulaklar vasıtasıyla sağlandığı, kod isim ve yemin uygulaması olan, kendine özgü ceza ve ödül sistemi bulunan profesyonel bir örgütlenme olduğunun anlaşıldığı aktarılan iddianamede, şunlar kaydedildi:

“Birçok ilde yapılan soruşturmalardan anlaşılacağı üzere FETÖ/PDY isimli yapılanmanın kolluk kuvveti ve yargı içerisinde yer alan mensupları tarafından kurgulanmış soruşturmaların sahte ihbar mektupları, yasa dışı dinlemeler, gerçeğe aykırı deliller üzerine inşa edildiği, bu sayede verilen mahkumiyetlerle toplum nezdinde başta yargı olmak üzere kamu kurumlarına duyulan güvenin yok edildiği, kendilerinden olmayanlara karşı yürütülen baskı, korkutma, yıldırma, sindirme ve tehdit faaliyetlerinin kolluk kuvvetleri, kamu kurumları ve yargıda görev alan üyeleri yardımıyla gerçekleştirildiği değerlendirilmektedir.

FETÖ/PDY isimli yapılanmanın özellikle 15 Temmuz’da Türk Silahlı Kuvvetlerindeki görevli bazı kişilerce yapılan darbe girişiminden de anlaşılacağı üzere, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu 1. ve 7. maddelerinde ifade edilen anayasada belirtilen cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, devletin ve cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini bozmak amacıyla kurulmuş terör örgütü niteliğinde örgütlü bir yapıya sahip bir örgütlenme olduğu anlaşılmaktadır”