Feyzioğlu, 'Yeni Anayasa paketinin içerisinde halk yok'

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Metin Feyzioğlu, yeni hazırlanan anayasanın içerisinde halk olmadığını söyledi.

  • 728
Feyzioğlu, 'Yeni Anayasa paketinin içerisinde halk yok'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Ilgaz’da gerçekleştirilen 8. Karadeniz Baro Başkanları Toplantısına katılan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Metin Feyzioğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından görüşülen yeni anayasanın içerisinde nedense halkın olmadığını belirterek, bu yüzden ‘evet’ demelerinin mümkün olmadığını söyledi.

Av. Feyzioğlu, “Bir şehir, bir insanıyla, ikincisi ise tarihiyle değerlidir. Bu yüzden Kastamonu çok değerli ve çok özgün bir şehirdir. Kastamonu’nun insanı bizler için çok özeldir. Ben, daha önce Kastamonu’ya çok gelip gittim. Kastamonu, bizi bir şekilde kendisine çekiyor. Kastamonu, Anadolu’da çok önemli manevi merkezlerden birisi oluyor. Kastamonu’nun farklı bir enerjisi var. Kastamonu, adeta bir cennettir. Bu yüzden Kastamonu’nun çok daha fazla tanıtılması ve reklamının yapılması gerekiyor. Kastamonu’ya biraz daha fazla ilgi görülmesi gerekiyor. Çünkü Kastamonu’da Ilgaz 15 Temmuz İstiklal Tüneli’nin açılmasıyla birlikte Ankara, Kastamonu’ya çok fazla yakınlaştı. Biz, Ankara’da evden işe giderken yaklaşık 1,5-2 saatte ulaşabiliyoruz. Ama Kastamonu’ya gelmek isteyince 2 saatte Ankara’dan Kastamonu’ya artık ulaşabiliyorsunuz. Böyle bir imkan, böyle bir cennet mekan yok. Ilgaz Tüneli’nin hizmete girmesi bizleri son derece mutlu ve mesut etti. Ilgaz Tüneli’nin yapılmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. Devletimize bu noktada gerçekten minnettarız ve gurur duyuyoruz böyle büyük yatırımları hayata geçirdiği için. Allah devletimize ve milletimize zeval vermesin. Devletimizi her daim korumamız gerekiyor. Bunun içinde milletimizin bütünlüğünü korumamız gerekiyor. Milletin bütünlüğünün korunması içinde Türkiye’nin kutuplaştırılmaması gerekiyor. Milli birlik ve milli beraberliğin kutuplaştırmalara karşı her zaman için temkinli olarak korunması gerekiyor. Sayın Cumhurbaşkanımızdan, siyasilerimizden, başbakanımızdan, bütün siyasi parti temsilcilerinden ricam kullandıkları lisanı her zaman için kucaklayıcı bir lisan olarak tercih etmeleridir. Çünkü Türkiye, dünyanın en azılı terör örgütlerinin saldırısı altında bulunuyor. Bu terör örgütlerinin arkalarında çok büyük küresel güçlerin olduğunu biliyoruz. Türk milletinin milli mücadeleyi zaferle sonuçlandırmasının arkasındaki sebep, milli birliğinin sağlanmış olmasıydı. Bugünde bu milli birliğimize çok büyük ihtiyacımız var. Aynı ruhla birbirimize sarılmamız gerekiyor. Bizim Anayasa teklifi değişikliğine yaklaşımımız özellikle bu cepheden. Çünkü Türk milletinin birliğini çok farklı siyasi partilerin bulunduğu bir çağda ancak partisiz bir Cumhurbaşkanı sağlayabilir. Yani 1920’lerin, 1930’ların emsal gösterilmesini çok yanlış buluyorum. Bunları çarpıtmaya yönelik bir söylem olarak buluyorum. 1920 veya 1930 yılında başka parti var mıydı? Hayır, yoktu. Tek partili dönemdi ancak hedefi çok partili bir hayata geçmekti. Çok partili bir hayata geçildikten bir süre sonra 1961 Anayasasında tarafsız Cumhurbaşkanlığı geldi. Bizim için Cumhurbaşkanlığı makamı çok çok değerli ve önemlidir. Cumhurbaşkanı, Türk milletinin bütünlüğünü temsil etmelidir. Bizim, bir Cumhurbaşkanımız var, bir Başbakanımız var, hükümetimiz var, siyasi partilerimiz var. Biz, Cumhurbaşkanımızı hep o seviyede görmek isteriz. Siyasi parti genel başkanlığı düzeyi, bir Cumhurbaşkanlığı makamına yakışmaz. Çünkü Cumhurbaşkanı haydi dediği zaman tüm siyasi partilere oy verenleri, bütün Türk milletini aynı davanın etrafında toplayabilmelidir. 15 Temmuzu, Sayın Cumhurbaşkanımızın halkı topyekun davet etmesiyle atlattık. O hainleri o şekilde yenilgiye uğrattık. Türk milleti yüzde yüz birleştiği için yenilgiye uğrattık. Bir siyasi partinin genel başkanının bu gücü olmaz. Bu birleştiriciliği olmaz. Türklerin bir atasözü vardır. ‘Mutluluk için devlet, devlet içinde adalet gerekir” diyor. Adalet sistemini bir siyasi partinin genel başkanı tarafından atanan veya görevden alınan hakimlerle sağlayamazsınız. Bu yeni Anayasa paketinin içerisinde bizlerinde kabul edebileceği maddeler mutlaka var. Mesela ben milletvekili seçilme yaşının 18’e düşürülmesine taraftarım. İnanın 18 yaşının idealist gençleri bugünkü parlamentoda çok daha başarılı olabilir. Ancak 18 yaşındaki bir gencin düşünülen sistemde mebus olabilecek parası olmaz. Bir seçimde adaylık 300-500 bin TL’lik paralardan geçiyor. Sadece ben seçilme yaşını 18’e indirdim demek, aslında 18 yaşındaki gençlere bir şeker vermek anlamına geliyor. Gerçekten 18 yaşına indirmek istiyorlarsa, gerçekten parlamentoyu gençleştirmek istiyorlarsa bunun yolu siyaset para ile yapılır, para ile girilebilir, maliyeti olmaktan çıkartıp halka mal edebilmektir. Bu anayasa paketinin içerisinde gençlerin önünü açan bir şey yok. 18 yaşına indirdin ama çocukların cebinde bu sefer para yok. Delikanlı bir gencin cebinde nereden para olacak. Kadınlar için bir şey yok, yaşlılar için bir şey yok. Hayat pahalılığı için bir şey yok. Ekonomi için bir şey yok. Hiçbir şey yok. Bu anayasa paketinin içerisinde nedense halk yok. Bu anayasa paketinin içerisinde bir tek nedense Cumhurbaşkanının siyasi partili olması var. Bunu da sadece Sayın Recep Tayyip Erdoğan için düşünmeyin. Herkes bir gün bu dünyadan göçüp gidecek. Bugün, Sayın Erdoğan’a bu yetkileri vermekten hiç çekinmeyen birisi olabilir. Fark etmez ama yarın, bu yetkilerin kimler tarafından nasıl kullanacağını kimse bilemez. Türkiye Cumhuriyeti, biz fanilerden çok daha önemlidir ve değerlidir. Bu değer ve önemi verdiğimiz taktirde Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. Ama kişileri bağlayıp endekslersek kişilerin ömrüyle sınırlı olur. Buna hakkımız yok, çocuklarımız, torunlarımız için buna kesinlikle hakkımız yok” dedi.

Yeni anayasa ile 2019 yılına şimdiden hazırlık yapıldığını söyleyen Feyzioğlu, “Fakat sorun şurada, milletimizin önüne bu maddeleri parça parça koymayacaklar. Paket halinde milletimizin önüne getirecekler. Ya hep ya da hiç diyecekler. Ben, 18 yaşı destekliyorum, ben 600 milletvekilini destekliyorum demek istiyorum gerçekten ama benim önüme iki tane evet diyebileceğim ama 8-10 tane asla çocuklarımız için, torunlarımız için kabul edemeyeceğim maddeleri koyduklarında insan, evet diyemez hale geliyor. Böyle yapmasınlar, parça parça maddeleri insanlarımızın önüne koysunlar. Her madde için milletimiz ayrı oylama yapsın. Şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisinde olduğu gibi bizde ayrı ayrı oylama yapalım. Maddeleri birbirinden ayırsınlar, paket halinde milletin önüne getirmesinler. Hiçbir sıkıntı olmasın” diye konuştu.

Mehmet Eren-Emin Eğri