MHP'nin 48. kuruluş yıldönümü

MHP Kastamonu İl Başkanı Hacı İbrahim Maşalacı, MHP'nin kuruluş yıldönümü nedeniyle açıklamada bulundu.

  • 986
MHP'nin 48. kuruluş yıldönümü
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Maşalacı; "Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), 9 Şubat 1969 tarihinde kurulan, Türk-İslam ülküsü ve özellikle Türk milliyetçiliğini savunan bir Türk siyasî partisidir. Partimizin görüşünü İslam dinimizin şekillendirdiği ve biz Türk milliyetçilerini temel alan Dokuz Işık doktrini temsil etmektedir. Kurucumuz, 1965 yılında Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'nin (CKMP) genel başkanlık görevini üstlenmiş emekli albay Sayın Başbuğ Alparslan Türkeş'tir. 1997 yılında Başbuğumuz Alparslan Türkeş'in vefatıyla genel başkanlık görevine Bilge Liderimiz Türkmen Beyimiz Sayın Dr. Devlet Bahçeli seçilmiştir ve 20 yıldır halen görevini başarıyla sürdürmektedir.

Milliyetçi Hareket, lobilerin, kulislerin, insanımıza tepeden bakan, değerlerimize ters yaklaşan zümre ve kaymak tabakaların partisi değil, Türklüğün kalpgahı, Müslüman Türk milletinin yürek atışıdır.

Bizim yönümüz Hakk'a, yüzümüz halka dönüktür.

Sözümüz millet, sevdamız devlet, sancağımız vatandır.

Devlet-i ebed müddet, millet-i ebed müddet dünden bugüne vazgeçmediğimiz, bundan sonra da vazgeçmeyeceğimiz kavlimiz ve kararlılığımızdır.

Türk-İslam ruhundan doğduk, bu ruh var oldukça hilalimizin ışığı, Milliyetçi-Ülkücü ömürlerin ümit güneşi sönmeyecektir.

Aramıza karamsarlık sokmaya çalışan, içimize kötümserlik aşılamaya çabalayan mihraklar dün olduğu gibi bugün de vardır ve bilinmektedir.

İşbirlikçiler hiç durmadı, hazımsızlar hiç yorulmadı, Türk'e kefen biçen kokuşmuşlar hiç teklemedi, hiç de sendelemedi.

Devamlı kör bir arayış içinde oldular.

Sürekli kirli bir fırsat kolladılar.

Aralıksız, fasılasız MHP düşmanlığını diri tuttular.

Ama unuttukları, görmezden geldikleri veya göremedikleri bir gerçek vardı ki, o da şudur:

Milliyetçi Hareket Partisi Türk tarihinin canlı, coşkulu ve cesaret dolu bir simgesidir.

Üç Hilal Türk-İslam medeniyetinin inmeyecek yadigârıdır.

Milliyetçi-Ülkücü Hareket şehit ocağı, gazi yuvasıdır.

Kuyulardan parlayıp çıkan Yusuf'un mirasçılarına, balığın karnını yarıp sabrın mükâfatını bulan Yunus'un sevdalılarına, Efendimizin tebliğiyle müşerref olan iman ve ihlas ehlilerine, sorarım sizlere, kast etmek kimin harcı, kimin haddidir?

Tarih milletini arayan ülkülerle, ülkülerini kaybetmiş milletler için nice acımasız ve talihsiz olaylara sahne olmuştur.

Yine tarih devletinden olmuş milletlerle, milleti parçalanmış, ufalanmış, hatta zaman içinde silinip gitmiş birçok devlete de şahitlik etmiştir.

Hamdolsun Türk milletinin ülküleri öteden beri, tarihin başlangıcından itibaren kurduğu devletlere feyiz ve ilham vermiştir.

Biz bu yüksek ülküleri kendimize rehber yaptık.

Ülkülerimizle devletin ve milletin varlığına baş koyduk, gerektiği yerde de baş verdik. Fakat kesinlikle baş eğmedik, zalimlere baş üstüne demedik.

Ötüken'de 1297 yıldır dimdik ayakta duran Türk'ün yazılı şeref abideleri bizlere her zaman vazife yüklemiş, ecdadın vakarını hatırlatmıştır.

Bu muhteşem abidelerin bizzat mimar ve müellifi Türk milletidir, bu zamandaki temsilcileri de Milliyetçi-Ülkücü Hareket'tir.

Genel Merkezimizin önünde tüm haşmet ve hatırasıyla duran üç abideden yükselen muazzam çağrılar bizim beka ve birliğimizin ana fikri, ana yörüngesi, ana çatısıdır.

"Ey Türk titre ve kendine dön" seslenişini duymak istemeyen kulaklar, görmek istemeyen gözler, tarih ötesinden gelen bu kutlu sesle, inanıyorum ki uyanacak, kendine gelecektir.

Milliyetçi Hareket Partisi hürmet ve hayranlıkla andığımız ecdadımızın buyruklarına sonuna kadar bağlı ve sadıktır.

Aksini iddia edenler Türk milletinin karşısında mevzilenmiş çıbanbaşları, Türk tarihine hıyanet ve haysiyetsizlikle isimlerini kazımış rezillerin bugünkü elebaşlarıdır.

Siyasetimizin ilkeleri 48 yıldır değişmemiştir.

Fikriyatımızın kaynağı 48 yıldır dönüşmemiştir.

Ülkülerimizin omurgası 48 yıldır darbe yememiştir.

Bize dava hatırlatması yapıp geçmişimizden koptuğumuzu utanmadan söyleyenler, en başta kendilerinin nerede ve kimlerle yan yana durduğunu, ahlak ve cesaretleri varsa itiraf etmelidirler.

Eğer itiraf edemiyorlarsa, edecek kadar da yüzleri yoksa, o zaman ya önümüzden çekilecekler, ya da üzerlerine basıp geçmemizden şikayet etmeyeceklerdir.

Merhum Başbuğumuz demişti ki, "Emanet olunan davayı kucakladım. Hiç arkama bakmadan, tereddütsüz, hiçbir şeye aldırmadan yürüyorum."

Aynısını biz de yapıyoruz, yapmaya da inançla devam edeceğiz.

Tozumuzda oynayanlar, bizlere yetişip önümüze kesmek isteyenler her zaman olduğu gibi kaybedip mahcubiyet içinde kıvranmaya şimdiden mahkumdur.

Arkasına bakanın önünü göremeyeceği Türk hakanlarından bizlere kadar ulaşmış bir öğüttür.

Maksat ve muradımız açıktır.

Doğru zamanda uygulayacağımız yanlış bir siyasetin bizleri ve bize umut bağlamış milletimizi felakete götüreceğini biliyoruz.

Yanlış zamanda uygulayacağımız doğru siyasetin de bize ve bize inananlara zarar vereceğinin farkındayız.

Çarenin tükenmediği ve ışığın tamamen kaybolmadığı hiçbir ortamda "ya hep ya hiç" diyerek yol alamayız.

Bizim siyaseten ilerleyişimizin yol haritasında sabır, akıl, şuur, denge, ihtiyat, meşruiyet, demokratik ve milli ahlak yer almaktadır.

Türk Milliyetçiliği, taşınması çok ağır bir sorumluluk ve çok şerefli bir hüviyettir.

Milliyetçiliğe asıl anlamını veren, ideal ile gerçeğin, imkân ile mümkünün, olmuş ile olanın, akıl ile inancın makulde buluşturulmasıdır.

Maziden atiye devam eden uzun ve kutlu yolculuğun son 48 yılına mühür vurmuş Türk milliyetçilerinin ve Milliyetçi Hareket Partisi'nin öncelikli gayesi kahramanların nesilden nesile taşıdığı milli bekanın devamını sağlamaktır.

Bu hedef mukaddes bir emanetin muhafazası, her neslin diğerine devretmek zorunda olduğu baki bir mukadderatın bayraklaştırılmasıdır.

Beka, yani payidarlık, ebedi kalıcılık bize atalarımızdan intikal etmiş misak ve mirastır.

Ve bunun korunması, kollanması, gelecek kuşaklara sağ salim devri her türlü siyasi ve ideolojik aidiyetin, dünyevi ve başka heveslerin üstünde bir konudur.

Şayet bekamızda bir kayıp olursa, milli birlik ve varlığımızda bir kırılma ve kopma görülürse, biliniz ki, yüzyıllar geçse de, beşeri ve kültürel hazine olan milletimizi tekrar ayağa kaldırmak, milli bekayı yeni baştan tesis etmek mümkün olmayacaktır.

Bunun devasa faturası ise kaybolmuş devlet, mahvolmuş vatan, dağılmış millet, işgale uğramış milli namustur.

Uyarılarımızın nedeni budur.

Israrla üzerinde titreyip paylaştığımız kaygılarımızın merkezinde bu tehlikeler vardır.

Özellikle anayasa değişikliği kapsamındaki değerlendirme ve tercihlerimizde ve evet kararımızın ağırlık merkezinde yoğunlaşan, sıklaşan, hatta kuşatmayı şiddetlendiren yakın tehditler bütünüyle hâkim ve belirleyicidir.

Milliyetçi Hareket Partisi meselelere zamanlar üstü bir düşünce ve kavrayış derinliğiyle yaklaşmaktadır.

Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben felsefemizin özü de budur.

Başkaları gibi sorumsuz davranamayız.

Başkaları gibi günü birlik yaşayamayız.

Tarihin yanlış yerinde durmaz, duramayız.

İstismara bel bağlayamaz, aldatma ve kandırmaya heves edemeyiz.

Akıntının karşısında kürek çekmek yerine, yön ve istikamet vermenin akıllıca olduğuna inanır, bunu yaparız.

Çünkü biz Milliyetçi Hareket Partisi'yiz.

Çünkü biz nereden gelip nereye gitmek istediğini bilen, bunu özümseyen ve hatta damarlarına kadar hisseden Türk-İslam ülküsünün çelikten bileği tunç yürekli Türkleriz.

Yarın ve daha sonraki gün, yani 8-9 Şubat'ta idrak edeceğimiz partimizin 48. kuruluş yıldönümünde elbette yaşanmışlıkları, hepimizi duygulandıran hatıralarımızı iftiharla anacağız.

Bunu yaparken diyeceğiz ki, bizim kimseye diyet borcumuz yoktur.

Bizden akçeli veya değil alacaklı olan da yoktur.

Pazarlık, arka kapı siyaseti, al-ver anlaşması, siyasi menfaat beklentisi bize yabancı ve uzaktır.

Tersini iddia edenler ahlaksızlığın sembolü, yalan ve riyanın çukurudur.

Ardımızda ecdadımızın hayır duası, yanımızda milletimizin alicenap desteği, gönlümüzde şehitlerimizin mübarek hatırası, gözümüzde Türklüğün gür meşalesi, üzerimizde Yüce Allah'ın himayesi vardır, inşallah da ilelebet var olacaktır.

Bu hareket dualıdır ve bu büyük dava hainlere sur çekmiş, fitnecilere dur demiş ve bizlere de şuur vererek geleceğin yüksek ülkülerini nurlandırmıştır.

Milliyetçi Hareket Partisi'nin milli ve demokratik mücadelesinden ürken, çekinen, adeta öcü gibi görenler, bundan böyle de huzur ve rahat yüzü göremeyeceklerdir.

Zira tarih boyunca fikrimiz vardı, şimdi fiziken ve vicdanen varız, fitnekolikler bilsinler ki, her zaman da var olacağız.

Bunu örselemeye, öğütmeye hiçbir fani ve ihanet fedaisinin gücü yetmeyecektir.

Unutmayınız ki,

Bu kadar haklı olan,

Bu kadar haklı çıkan,

Ancak, bu kadar da hakkı yenmiş bir dava olmamıştır.

İşte biz, bu hakkın sonuna kadar peşindeyiz.

Türk Milliyetçileri mağdur olmuştur, sıkıntıya düşmüştür. Ama hiçbir zaman mağlûp olmamışlardır.

Allah'ın izniyle bundan sonra da olmayacağız, pes ettiğimizi, teslim olduğumuzu en azından dünya dönerken hiç kimse göremeyecektir.

Partimizin kuruluşunun 48.yılı vesilesiyle, Türklüğü yaşatmak uğruna hayatlarını feda eden kahraman ecdadımızı; bugün bölücülükle mücadele ederken şehit düşen kahraman güvenlik güçlerimizi ve gazilerimizi rahmet ve minnet duygularımla yâd ediyorum.

Bir ülkü etrafında toplanmak için bizlere liderlik etmiş, yol göstermiş, bizleri yetiştirmiş olan, ömrünü Türk-İslam ülküsüne adamış Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey'e, aziz şehitlerimize, ebediyete intikal etmiş bütün dava arkadaşlarımıza Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum.

Bugün 9 Şubat 2017 yani Mensubu olmaktan büyük bir onur ve gurur duyduğumuz, Türkiye'deki Milliyetçilerin yegane kalesi olan Milliyetçi Hareket Partimiz 48 yaşında.

Allah partimiz ile birlikte nice 48 yıllar yaşamayı nasip etsin.

Allah bizleri Türk - İslam ülkümüzden ayırmasın.

Allah yar ve yardımcımız olsun.

Bu vesileyle Suriye'deki Fırat Kalkanı Operasyonunda, El Bab kentinde şehit düşen askerlerimize Allah'tan rahmet, yaralılara ise Allah'tan acil şifalar diliyorum.

Ne Mutlu TÜRK'üm diyene !"