Erdoğan itirafçı tehlikesine dikkat çekti 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, FETÖ ile ilgili itirafçı olarak ortaya çıkanların doğruyu söylemediklerini belirterek tehlikeye dikkat çekti. Erdoğan, itirafçı olanların bir kısmı ile Başbakanlık döneminde görüştüğünü, o zaman söyledikleri ile itirafçı olarak söylediklerinin uyuşmadığını söyledi.

  • 660
Erdoğan itirafçı tehlikesine dikkat çekti 
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Yargıda Birlik Derneği üyelerini Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde kabul eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, FETÖ ile ilgili itirafçı olanların doğru konuşmadıklarını belirterek tehlikeye dikkat çekti. Erdoğan "Çünkü bunların bir kısmı ile benim başbaşa görüşmelerim olmuştur Başbakanlığım zamanında. Şimdi itirafçı olarak söyledikleri ile Başbakan olduğum zaman bana söylediklerine baktığım zaman tamamen aykırı ifadeler" dedi.

Erdoğan, 17-25 Aralık darbe girişiminin, yargıyı ele geçirmeye çalışan örgütün kendini inkar edilemez bir şekilde açığa çıkarmasının adı olduğunu belirtti. "Yasama, yürütme, yargı erkleri arasındaki ilişkilerin demokratik bir anlayışla yeniden belirlenmesi Türkiye için kayıp değil, büyük bir kazançtır" açıklamasında bulunan Erdoğan, devlet içinde bir patinaj olduğuna da dikkat çekti. Erdoğan "Bu patinajın ortadan kaldırılması gerekiyor. Çiftbaşlılık işte bunu getiriyordu. Muhalefet partilerimizden MHP’nin bu gerçeği görmesi sayesinde anayasada yeni sisteme uygun değişikliklerin yapılabilme yolu açılmıştır" diye konuştu.

"17-25 Aralık’ta takke düştü kel göründü"
17-25 Aralık’ta yargı ve emniyet içerisindeki militanlar vasıtasıyla meşru hükümetin devrilerek yönetime el konmaya çalışılmasının adının anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs ve darbe olduğunun altını çizen Erdoğan "17-25 Aralık operasyonunu birileri ısrarla şahsi meselem olarak göstermeye çalıştı. Hala da çalışıyor. Halbuki 17-25 Aralık operasyonu yargıyı ele geçirmeye çalışan bu örgütün kendini inkar edilemez bir şekilde açığa çıkarmasının adıdır. Eskiler ‘takke düşü kel göründü‘ diyorlar ya, 17-25 Aralık’ta tam da böyle olmuştur. Yargı ve emniyet içerisindeki militanlar vasıtasıyla meşru hükümeti devirerek yönetime el koymaya çalışmanın adı anayasal düzeni yıkmaya teşebbüstür, yani darbedir. 17-25 Aralık’ta bir darbe girişimidir. Hükümet ve siyasi kadrolar olarak gösterdiğimiz o sağlam duruş, daha da önemlisi milletimizin verdiği güçlü destek sayesinde bu darbe teşebbüsünü boşa çıkarttık. Örgüt 17-25 Aralık’ta emniyet ve yargı içindeki mensupları aracılığı ile başaramadığını 15 Temmuz’da TSK içindeki yandaşları vasıtasıyla gerçekleştirmeye çalışmıştır. Hamdolsun o gece de milletimizin gösterdiği dirayet, kahramanlık, kararlılık ve fedakarlık sayesinde neticeye ulaşamadılar. Daha sonra elde edilen bilgiler Gezi olayları ve 6-8 Ekim olayları gibi ülkemizi sıkıntıya sokan pek çok önemli kargaşanın büyümesinde, rayından çıkmasında aynı örgütün parmağı olduğunu göstermiştir. Hala bu Pennsylvania’daki zat utanmadan, sıkılmadan ‘bütün bunlar bir senaryodur’ diyor. Biz neyin senaryo olduğunu görüyoruz evvel Allah gelecek yakındır ve gelecek bunu çok daha açık ve net ortaya koyacaktır. Çünkü ben ilahi adaletin tecellisinden zerre kadar şüphe etmiyorum. Bu adalet tecelli edecek" dedi.

"İtirafçı namı ile ortaya çıkıyorlar. Fakat bunlar doğru konuşmuyor"
FETÖ ile ilgili itirafçı olan bazı yargı üyelerinin doğruyu söylemediklerini belirten ve tehlikeye dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan "Yargıda Birlik Derneği işte böylesine önemli bir örgütün Adalet Teşkilatımız içinde yol açtığı tahribatın önüne geçilmesi konusunda tarihi bir misyon üstlenmiştir. Size Batı’da çok değişik yerlerde Yargıda Birlik Derneği olarak birileri ön açmayabilir, belki görüşmeyebilir, pasvermeyebilir. Hiç umursamayın. Kusura bakmayın, ağır olacak ama, atalarımızın bu ifadesini kullanmam lazım, ‘it ürür kervan yürür’ biz yolumuza böyle gideriz. İstedikleri kadar ön kesmeye çalışsınlar, 17-25 Aralık darbe girişiminin hemen ardından Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu tamamen ele geçirerek yargıyı kontrolü altına almak isteyen örgüte karşı çoğulcu ve geniş tabanlı bir hareketin temsilcisi olarak Yargıda Birlik derneği Kurulmuştur. İyi ki de kurdunuz, çok isabetli oldu. Aksi taktirde meydan bunlara kalırdı. Er meydanının sahibi sizler olmak durumundasınız. Eğer meydanı boş bırakırsanız birileri gelir o meydanı doldurur. Anayasaya, kanuna, hukuka uygun bir şekilde vicdani kanaatleri ile yargı görevini yerine getirmek isteyen hakim ve savcılarımız iradesini ve yetkisini FETÖ’nün emrine veren mankurtlara karşı tarihimizde ender rastlanan bir birliktelikle hareket etmişlerdir. Hayırlı olsun. Bu sayede önce HSYK örgütten kurtarılmış, ardından teşkilatın FETÖ militanlarından temizlenmesi süreci başlatılmıştır. Ülkemize yönelik saldırı ne kadar alçakça ve ahlaksızca olursa olsun bizim buna karşı verdiğimiz mücadele daima hukuk devleti sınırları içinde yürütülmüştür, öyle de devam edecektir. Aksi taktirde onlardan farkımız kalmaz. Şuanda içerde olanlardan çok iyi tanıdıklarım var. İtirafçı namı ile ortaya çıkıyorlar. Fakat bunlar doğru konuşmuyor. İtirafçı diyerek ortaya çıkarken bunlar gayet iyi aldatmacayı oynuyorlar. En tehlikeli olan da bu. Çünkü bunların bir kısmı ile benim zamanında başbaşa görüşmelerim olmuştur Başbakanlığım zamanında. Şimdi itirafçı olarak söyledikleri ile Başbakan olduğum zaman bana söylediklerine baktığım zaman tamamen aykırı ifadeler. Bu oyuna asla gelmemek gerekiyor. 15 Temmuz darbe girişiminin önlenmesinde vatandaşlarımızın direnişi ve bizim ortaya koyduğumuz liderlik yanında yargımızın sağlam duruşu da çok hayati öneme sahiptir. Bana göre o 15 Temmuz’daki sağlam duruşunuzun bundan sonra da devamı şarttır. Bizim hiç kimseden çekinmemize yok, çünkü adalet terazisi sizin elinizdedir. Adalet terazisini elinde tutanlar yeryüzündeki gücü elinde tutanlardır, bunu bilmenizi istiyorum. Çünkü tüm halkımızın, milletimizin beklentisi de bu teraziden çıkacak olan neticedir. Darbe girişiminin anlaşılmasının ardından süratli şekilde harekete geçen ve kendi mekanizmalarını işleten kurum yargımızdır. Bunun için darbenin ilk saatlerinden itibaren hainlerin gözaltına alınması, sorgulanması, tutuklanması, yargılanması konusunda fedakarlıkla ve cesaretle görev alan tüm savcılarımızı, hakimlerimizi şahsım ve milletim adına tebrik ediyorum. Aynı şekilde 15 Temmuz sonrasında FETÖ mensuplarının tasfiyesi ile iş yükleri fevkalade artan hakim ve savcılarımız en küçük bir boşluğa, zaafa, sıkıntıya meydan vermeden, gece gündüz çalışarak adalet sisteminin işlemesini sağlamışlardır. Bunun için de tüm hakim ve savcılarımızı ayrıca kutluyorum" diye konuştu.

"FETÖ’cülerin uzaklaştırılmasından dolayı aksayan bir iş, ortaya çıkan bir mağduriyet görmedim"
Kamudan FETÖ’cülerin temizlenmesinden sonra işlerin daha da güzel gittiğini belirten Erdoğan "Aslında 15 Temmuz sonrasında yargı ve emniyet başta olmak üzere tüm bürokraside gördüğümüz gerçek şudur, FETÖ’cülerin tasfiyesi işleri zorlaştırmak bir yana kolaylaştırmış, hızlandırmış, rayına oturtmuştur. Vatandaşlarımızdan aldığımız geri dönüşler hep bu yöndedir. Bugüne kadar FETÖ’cülerin kamudan uzaklaştırılmasından dolayı aksayan bir iş, ortaya çıkan bir mağduriyet henüz görmedim, duymadım. Hatta yılbaşında İstanbul'da yaşanan terör saldırısının failinin yakalanmasında olduğu gibi gerçekten zor ve taktir edilmeyi hak eden işlerin üstesinden başarı ile gelindiğini görüyoruz. Bu vesile ile gerek Başbakanımızı gerek İçişleri Bakanımızı gerek tüm emniyet teşkilatımızı, polislerimizi, burada geniş bir ekip ile yaklaşık bin kişi ile ülke genelinde yaptıkları bu operasyonla 17 günde bunları yakalamış olmalarını Türk polisinin ne denli ufku olduğunu, güçlü olduğunu göstermesi bakamından da çok önemsiyorum. Demek ki bu örgütün mensupları devlet ve millet için değil sadece bundan önce kendileri için çalışıyordu. Yoklukları hiçbir şeyi değiştirmedi, hatta işleri kolaylaştırdığına göre böyle düşünmekte herhalde haksız değiliz. PKK terör örgütü ile bunlar ortak çalışıyorlar. Müşterek çalışıyorlar. Bugün bizim Emniyet Teşkilatımızın içinde bunlar var, TSK’nın içinde bunlar var, tabi ki bunlar terör örgütlerinin işini ciddi manada kolaylaştırıyor. Ama her geçen gün eriyorlar, daha da eriyecekler veya terkedecekler" açıklamasında bulundu.

"Türkiye için bir kayıp değil, kazançtır"
Mecliste ilk tur görüşmeleri tamamlanan anayasa değişikliğinin yasama, yürütme ve yargı erkleri arasındaki ilişkilerin yeniden düzenlediğini belirten ve her ne kadar kağıt üzerinde Türkiye’de yasama ve yürütmenin farklı erkler olarak gözükse de pratikte her iki yapının da aynı siyasi gücün kontrolünde olması anlamına geldiğini kaydeden Erdoğan "Aksi taktirde zaten sistemin işlemesi mümkün değildir. Nitekim ülkemizde siyasi sistemin tıkandığı günlere baktığımızda bu iki güç arasındaki uyumsuzluğun ön plana çıktığı yollar olduğunu görüyoruz. Bir terör örgütünün yargıda kurduğu etkinlik burada da bir sorun olduğuna işaret ediyor. Dolayısıyla yasama, yürütme, yargı erkleri arasındaki ilişkilerin demokratik bir anlayışla yeniden belirlenmesi Türkiye için kayıp değil, büyük bir kazançtır. Esasen bizim hayalimiz özellikle de 1011 yılından beri ülkemize tüm bu hususları esaslı şekilde yeni bir anayasa ile yerine oturtmaktır. Maalesef bu yöndeki tüm gayretlerimize rağmen mevcut sistem içinde biz bir netice alamadık. Buna rağmen imkanlar dahilindeki arayışlarımızdan vazgeçmedik. 2007 Cumhurbaşkanlığı Seçimi krizinin aşılması sırasında getirdiğimiz yeni düzenleme, yani Cumhurbaşkanını doğrudan halkın seçmesi bu yönde köklü bir değişimin ilk adımı olmuştur. 2014 seçimlerinde uygulamaya geçen yeni sistem ile birlikte artık işlerin eskisi gibi yürüme imkanı zaten kalmamıştır. Gücünü halktan alan bir Cumhurbaşkanının vesayetin değil milli iradenin temsilcisi olması kadar tabi bir şey yoktur. Ben de görevimi bu anlayışla yürütüyorum. Cumhurbaşkanının yeni seçim yöntemi ile gücünü halktan alan, daha üst bir siyasi otorite oluşturulurken anayasanın Başbakanlık hükümeti sistemini esas alan yapısı değiştirilmemiştir. Böyle olunca da her ikisi de gücünü milli iradeden alan iki başlı bir yapı ortaya çıkmıştır. Şahsımın mevcut hükümetle uyumlu bir şekilde çalışıyor olması ortada böyle bir sorun bulunduğu gerçeğini değiştirmiyor. Aynı şekilde benden önce halef-selef olduğumuz Sayın Gül ile bizim ilişkilerimizin bu noktada gayet iyi çalışıyor olması bir şey değiştirmiyor. Çünkü almamız gereken mesafe çok farklı. Yani ben ‘patinaj’ ifadesi ile kullandım, devletin işlerliğinde bir patinaj var. Bu patinajın ortadan kaldırılması gerekiyor. Çiftbaşlılık işte bunu getiriyordu. Muhalefet partilerimizden MHP’nin bu gerçeği görmesi sayesinde anayasada yeni sisteme uygun değişikliklerin yapılabilme yolu açılmıştır. Ben milletim adına MHP liderine ve ekibine özellikle teşekkür ediyorum. Çünkü biz her şeyi Türkiye için düşünmek zorundayız. Cumhurbaşkanlığı ile Başbakanlık gücünü birleştiren, Meclisin denetim mekanizmalarını güçlendiren yeni yönetim modelinin ülkemiz için hayırlı olacağına inanıyorum. Anayasa değişikliği ile HSYK’nın yapısında da bir reform yapılıyor. 2010 anayasa değişikliği ile getirilen seçim sisteminin hakim ve savcıları mutlu etmediğini, tam tersine ciddi hizipleşmelere ve sorunlara yol açtığını bizzat sizler bize ifade ettiniz. Bunun için seçim sistemi kaldırıldı. Şimdi Mecliste ikinci tur görüşmeleri başlayacak olan değişiklikle HSYK’nın dördü Cumhurbaşkanı, 7 tanesi Meclis tarafından seçilecek, 2 tanesi de bakan ve müsteşardan oluşan 13 üyeli bir yapıya kavuşturulması öngörülüyor. Yargıda Birlik Derneği üyeleri olarak şundan emin olmanızı istiyorum, önümüzdeki dönemde de HSYK’nın çoğulcu ve geniş tabana oturan yapısı mutlaka korunacaktır. Ülke olarak, Adalet Teşkilatı olarak çok büyük faydasını gördüğümüz bu çoğulcu yapıdan geriye dönüş mümkün değildir. Milletimizin yarısından fazlasının desteğini alarak göreve gelecek hiçbir Cumhurbaşkanının bu çoğulcu ve geniş tabanlı temsil yapısına zarar verecek bir tavır içine girmesi de söz konusu değildir. Yargının FETÖ veya başka bir örgüt tarafından rehin alınmasına asla izin veremeyiz. Halkımızın yargıya olan güvenini tahrip edecek hiçbir adım atmayız, atılmasına da rıza göstermeyiz. Bunun yolunun da gruplaşmaları reddederek hukukun üstünlüğünü, yargı bağımsızlığını, millet adına hareket etmeyi esas alan bir sistemden geçtiğini çok iyi biliyoruz. Yeni yapıda işte bu hassasiyeti gözetecek şekilde kurulacaktır. Yargıda Birlik Derneğinin önümüzdeki dönemde de çoğulcu yapısıyla yargının işleyişini murakabe edecek, görüş bildirecek, öneri getirecek, gerektiğinde eleştirecek bir meslek kuruluşu olarak daha etkin bir şekilde çalışmalarını sürdüreceğine inanıyorum" ifadelerini kullandı.