'Akif, milli kahramanımızdır'

TÜRKAV Kastamonu Şube Başkanı Kamil Çonkor, 'İstiklal Marşı'nın yazarı Mehmet Akif Ersoy, milli kahramanımızdır.' dedi.

  • 1426
'Akif, milli kahramanımızdır'

TÜRKAV Kastamonu Şube Başkanı Kamil Çonkor, İstiklal Marşının kabulünün 102. yıl dönümü dolayısıyla açıklamada bulundu.

Mehmet Akif Ersoy’u rahmet ve minnetle andığını belirten Çonkor, "Ay yıldızlı al bayrağımız gibi milli bir kimlik sembolümüz olan İstiklâl Marşı’mızın kabul edilişinin 102. yıl dönümünü kutlar, bu güzel yurdun en meşakkatli günlerinde gönüllerdeki vatan aşkını yazılarıyla, şiirleriyle, vaaz ve hitaplarıyla zirveye çıkaran mümtaz şahsiyet, gönül insanı Mehmet Akif Ersoy’u rahmet ve minnetle anıyorum.

Merhum Mehmet Akif yaşamış olduğu çağın ve çevrenin problemlerine kayıtsız kalmayı zül sayan soylu bir vicdana sahiptir. Onun vicdanı, Büyük Türk Milletinin milli vicdanıdır. Bunun için hayatını milletine vakfetmiş, bu uğurda bedel ödemiş, dünyalıklara asla meyletmemiş müstesna bir şahsiyettir. Eğer gençler kendileri için bir rol model arıyorlarsa bunlardan biri de mutlaka Akif olmalıdır.

Öyle ki;

Akif bir şairdir. Akif yazardır. Akif gazeteci-Akif hatiptir.

Akif, Teşkilatı Mahsusa’nın önemli bir üyesidir.

Akif, yabancı dilleri iyi bilen bir kişi,

Akif, çok iyi bir sporcudur. İstanbul Boğazını karşıdan karşıya geçebilecek kadar iyi bir yüzücü; çok iyi ata binen, atletizm yarışmasında derece alan, çok iyi gülle atan, çok iyi güreşen bir sporcudur.

Akif, aynı zamanda veteriner hekimdir.

Akif Mülkiyelidir, liseyi mülkiyede bitirmiştir.

Akif, ömrü boyunca sırat-ı müstakimden ayrılmayan bir dindardır.

Akif, Pastör’ün resmini bir an olsun duvarından indirmeyen, bilime çok önem veren bir kişidir.

Akif, kendisine hedef olarak 'hak ve hakikati haykırma' görevini seçmiş, bu uğurda Anadolu’yu baştanbaşa dolaşmış, sınıfta öğretmen, kürsüde vaiz, sanatta şair, üniversitede hoca, mecliste vekil olarak, her hal ve durumda, idealleri uğrunda çalışmalar yapmaya devam etmiş, örnek bir şahsiyettir.

Mehmet Akif Ersoy’un ideal tipi ise Asım’dır.

'Asım’ın nesli diyordum ya nesilmiş gerçek
 İşte çiğnetmedi namusunu çiğnetmeyecek.' diyerek, idealindeki insanın her şeyden önce vatanperver ve değerlerine düşkün olması gerektiğini belirtmiştir.

Mehmet Akif bütün kesimler tarafından kabul görmüş ve takdir edilmiş, vatanına apayrı bir tutkuyla bağlı bir vatanseverdir. Ömrü boyunca vatan sevgisi ve hizmetinden asla bir şey kaybetmemiştir.

'Canı cananı bütün varımı alsın da Hüda​
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda' dizeleriyle bunu açık bir şekilde ifade etmiştir.

Mehmet Akif, kahraman ordumuza armağan ettiği abide eser İstiklal Marşı’nda Türk milletinin ne için savaştığını, neye inandığını açık bir şekilde ortaya koymuştur.

Çanakkale Savaşını;
'Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!' dizeleriyle destanlaştıran Akif, milli mücadeleye de İstiklal Marşımızı hediye etmiştir. İstiklal Marşı hem Türk milletini hem de Mustafa Kemal’i en iyi biçimde anlatan bir destandır.

Öyle ki; milletine armağan ettiği bu marşı, Safahat adlı külliyatına bile almamıştır.

Bu durumu Eşref Edip'e:

İstiklal Marşı'nı milletime hediye ettim. O milletindir, benimle alakası kesilmiştir. Zaten o milletin öz malı ve eseridir. Ben yalnız gördüğümü yazdım diye ifade eden Akif; Böylece bir milletin yeniden diriliş ve kendine geliş marşını tarihe mal ederek; 'Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın' duasında bulunmuştur.

Biz de devletin asil evlatları olarak Akif’in aziz ruhuna fısıldayarak ve tüm dünyaya haykırarak diyoruz ki;

Çok büyük imkânsızlıklar içinde, en büyük kurtuluş mücadelesini verip, Türkiye Cumhuriyeti Devletini adeta küllerinden yeniden doğuran Asil Türk milleti, misakı milli sınırları içinde ve kıyamete kadar bir daha İstiklal Marşı yazılmasına asla müsaade etmeyecektir.

Bu duygularla; vatan ve millet sevgisinin, bağımsızlık ve hürriyet aşkının en güzel ifadesi olan İstiklal Marşımızı bize armağan eden milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u saygı, hürmet ve rahmetle anarken 'Resmim İçin' adlı şiiriyle sözlerime son vermek istiyorum.

Toprakta gezen gölgeme toprak çekilince,
Günler şu heyûlâyı da, er geç, silecektir.
Rahmetle anılmak, ebediyet budur amma,
Sessiz yaşadım, kim beni, nerden bilecektir?
Ey büyük şair, ruhun şad, mekânın cennet olsun."