Bakan Işık, Kastamonu'ya Müjdelerle Geldi

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, canım dedikleri kişilerin kendilerini sırtından vurduğunu belirterek, ayrıca 30 Mart'taki Mahalli İdareler Seçimlerinde demokrasiye yapılan operasyona güçlü bir şekilde tepki vereceklerini söyledi.

  • 564
Bakan Işık, Kastamonu'ya Müjdelerle Geldi
TAKİP ET Google News ile Takip Et

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK,
“CANIMIZ DEDİKLERİMİZ, BİZİ SIRTIMIZDAN VURDU”
“30 MART’TA DEMOKRASİYE YAPILAN OPERASYONA GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE TEPKİ VERECEĞİZ”

VEDAT YUNUS İKİZOĞLU (İHA)
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, canım dedikleri kişilerin kendilerini sırtından vurduğunu belirterek, ayrıca 30 Mart’taki Mahalli İdareler Seçimlerinde demokrasiye yapılan operasyona güçlü bir şekilde tepki vereceklerini söyledi.
Bakan Işık, partisi tarafından düzenlenen belediye başkanı aday tanıtım törenine katıldı. Atatürk Spor Salonunda düzenlenen törende konuşan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, “Kocaeli’nin bir milletvekili olarak ağır bir deprem yaşadık. O zaman depremzedelere yardım yağdı. Fakat biz, bu yardım paralarını merhum Başbakanımız Bülent Ecevit bizzat kendisi açıkladı. Depremzedelere gelen yardım paralarını memur ve emekli maaşlarını ödemek için kullandık dedi” dedi.

“IMF’YE BAĞIMLILIKTAN KURTULDUK”
Türkiye’nin Hz. Ali’den itibaren IMF’ye muhtaç olmadığını zanneden gençlere seslenen Bakan Işık, “Fakat bu, böyle değildi. Türkiye, IMF’ye muhtaç olmaktan Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığındaki AK Parti hükümeti ile kurtuldu. Kriz olmuş, ülke gerçekten büyük bir tahribata uğramış, hemen IMF’nin kapısını çalmışlar. O zaman iktidar ortaklarını bir hatırlayın. Şimdi mangalda kül bırakmayanlar, ‘Bize ne olur para verin, yardım edin yoksa emeklinin, memurun, işçinin maaşını ödeyemiyoruz’ dediler. IMF ise, ‘Tamam, veririz. Fakat siz, bizim verdiğimiz paraları çarçur ederseniz, ya biz bu paraları geri alamazsak ne olacak. Bu yüzden biz ne dersek onu yapacaksınız’ dediler. Bununla da yetinmeyerek ülkenin başına Kemal Derviş’i önerdiler ve Derviş’in her dediğini yaptılar. Bakın o dönemde, Türkiye’de kimse kolay kolay yatırım yapmıyordu. Çünkü devletin borçlanma faizi yüzde 70’lerde idi. Hatta bir gece, yüzde 7 binlere kadar yükseldi. Yüzde 70’in faizin olduğu bir ülkede, Kastamonu’ya gelip yatırım yapan olur mu? O günleri Türkiye’de bu ülkeye yaşatanlar, bugün kalkmışlar AK Parti hükümetini kötülüyorlar. O tarihte milletimiz, sandıkta gereken müdahaleyi yaptı hatta sandıktan DSP, ANAP ve MHP’yi iktidardan düşürdü. Hatta onunla da yetinmeyerek TBMM’nin dışına attı. AK Parti’yi tek başına güçlü iktidar olarak iş başına getirdi” diye konuştu.

“BİZ, SLOGAN MİLLİYETÇİLİĞİ YAPMIYORUZ”
AK Parti’nin slogan milliyetçilik yapmadığını vurgulayan Bakan Işık, “Milliyetçilik, Türkiye’de bu gençleri istihdam etmek midir, yoksa kendi gençlerini yurt dışına çalışmaya göndermek midir. Milliyetçilik, bir tane dahi silah üretip Türk Silahlı Kuvvetlerine vermemek midir, yoksa artık sadece kendi tüfeğini değil, tankını, topunu, gemisini, iha’sını, kendi füzesini, uydusunu yapmak mıdır. Soruyorum şimdi size, hangisini yapmaktır. Türkiye’nin gelmiş geçmiş en milliyetçi partisi AK Parti’dir, en milliyetçi başbakanı ise Recep Tayyip Erdoğan’dır. Akşama kadar ben milliyetçiyim demekle milliyetçilik olmaz. Milliyetçilik, savunma sanayisinde kendi yerli silahlarını üretmektir, milliyetçilik, ekonomik alanda dışa bağımlı olmaktan kurtarmaktır, milliyetçilik Suriye’deki veya başka bir ülkede herhangi bir insan acı çekerken onlara yardım göndermektir. Milliyetçilik, Haiti’deki depremde de Suriye’deki savaşta da yardım göndermektir. Filipin’de bir insan sel felaketinde mağdur olmuşsa ona da yardım göndermektir. Bizim için milliyetçilik budur. Biz asla slogan milliyetçisi olmadık, biz tarihin omuzlarımıza yüklediği ağır sorumluluk bilincinde olduk. Bu yüzden bu bölgede kim zulmediyorsa biz, onan karşısında olduk. Kim haksızlık yapıyorsa haksızlığa karşı dik durduk. Bu bölgede kim, hakkından fazlasını istiyorsa ona da hayır dedik. Ama belli ki bu bazı kesimleri, bazı mihrakları ve bazı odakları çok rahatsız etti” ifadelerini kullandı.

“CANIMIZ DEDİĞİMİZ İNSANLAR, BİZİ CAN EVİMİZDEN VURMAYA KALKTI”
Canım dedikleri insanların kendilerini can evinden vurmaya kalktığını ifade eden Bakan Işık, şöyle konuştu: “En son karşımızda belki can evimizden vurulduğumuz en sinsi darbe tehdidiyle karşı karşıya kaldık. Canımız dediğimiz insanlar, bizi can evimizden vurmaya kalktı. Destek verdiğimiz, eğitim yapıyorlar, dünyanın her tarafında okullar açıyorlar değimiz bir hareketin maalesef lider kadrosunun içerisine sızan bazı ajanlar, bazı ülkü düşmanları AK Parti’ye yolsuzluk maskesi altında, yolsuzluk defteri altında, yolsuzluk perdesi altında, operasyon düzenlemeye kalktılar. AK Parti’nin ismi, Adalet ve Kalkınma Partisi’dir. Yani kısaltması AK Parti’dir. AK Parti, temiz siyaseti temsil eder, şimdi şunu baştan net olarak ortaya koyayım. Bakın, bizim siyaset anlayışımızda kim tüyü bitmemiz yetimin hakkına el uzatırsa o el kırılmalıdır ve kırılacaktır. Bundan hiç tereddüt yok. Kim, bu milletin malına göz dikerse asla ve asla buna müsaade edilmeyecektir. Bugüne kadar bunu hassasiyetle koruduk. Peki, son bu ayakkabı kutuları ne oluyor diyenler, yeni yeni ortaya çıkıyor. O ayakkabı kutusunu akıllarına koyanlar, bugün mahcup olmaya başladılar. Eğer siz, balkanlarda o ecdadın asırlarca yaşadığı bugünde soydaşlarımızın, kardeşlerimizin o topraklarda üniversite kurmak amacıyla, kurulan üniversiteye destek olma amacıyla verilen parayı AK Parti iktidarı yolsuzluk yapıyor diye sunarsanız gerçekler eninde sonunda ortaya çıkar. Elbette yanlış yapan varsa bedelini ödeyecektir. Ama yargın niye var Türkiye’de. Bir iddia varsa, bu iddiayı araştırmak ve bu iddianın doğru olup olmadığını hükmetmek için yargı vardır. Ama biz, ilk günden hepsini mahkum ettik. Ama mesele yolsuzluk meselesi değildi. Sadece şu soruyu kendinize sorun. Eğer Türkiye’de yolsuzluk olsaydı Kastamonu’ya havaalanı yapılabilir miydi?”

“YOLSUZLUK YAPAN BİR ÜLKE, BOLU TÜNELİNİ BİTİREMEZ”
Yolsuzluğun bünyeleri zayıflattığına dikkat çeken Bakan Işık, şunları kaydetti: “Yolsuzluk kanser gibidir. Bünyeyi günden güne eritir ve bitirir. Eğer Türkiye’de yolsuzluk olsaydı, Ilgaz Tüneli’ne başlanabilir miydi? Kastamonuluların yüzyıllık rüyası gerçek olur muydu? Bolu Tüneli’ni herkes hatırlar. Bolu Tünelini ‘devlet yapamaz, devletin buna bütçesi yetmez, bu yüzden burayı patates deposu yapalım’ diyorlardı. Şimdi Bolu Tüneli bitti, inşallah gelecek yılın sonunda Ilgaz Tüneli de bitecek. İnşallah bu yıl programa alınacak, Kastamonu’yu İnebolu’ya bağlayacak olan kilometrelik tünel başlayacak. Yolsuzluk yapılan bir ülkede bunların olması sizce mümkün müdür? Yolsuzluk olan bir ülkede, çocukların kitapları ders zilinin çaldığı ilk gün masalarına bırakılabilir miydi? Bununla da yetinmedik. Çağ, dijital çağıdır. Artık çocuklarımızın masasına sadece kitap bırakmayacağız, ellerine de tablet bilgisayar vereceğiz. Tablet bilgisayarlarla eğitim alacak çocuklarımız. Yolsuzluk yapılan bir ülkede, devlet milyondan fazla tablet bilgisayar dağıtabilir mi? 350 binden fazla akıllı tahta, okullara yerleştirilebilir mi?”

“KASTAMONU’YA 2. OSB ALANI KURUYORUZ”
Türkiye’nin büyük bir mirasın evlatları olduğuna işaret eden Bakan Işık, şöyle devam etti: “Biz, büyük bir mirasın evlatlarıyız. Tarihimiz o kadar büyük ve şanlı ki bu tarihe ve ecdada layık olmak kolay değil. Bu yüzden partimizi kurarken ecdada layık olacağız dedik. Ülkemizi ve Türkiye’yi yakışır noktaya çıkartacağız dedik. Bir başka sorumluluğumuzda üzerimizde taşıdık. Gençlerin, yüzde 76’sının ‘fırsatını bulursam yabancı bir ülkeye giderim’ dediği bir ülkeydi Türkiye. Tarihimize karşı sorumluluğumuz var. Ama gelecek nesillerimize de sorumluluğumuz var. Sadece ecdadın ruhunu şad etmek gerekmiyor. En az gelecek nesillere güçlü bir Türkiye bırakmakla asıl sorumluluğumuz var.
Kastamonu’da OSB alanı doldu. Fakat biz, bununla da yetinmiyoruz ve OSB alanının ikincisini Kastamonu’yu kuruyoruz. Kastamonu halkına hayırlı ve uğurlu olsun. Biz, devletiz. Bir yerde üretmek isteyen, yatırım yapmak isteyen, istihdam oluşturmak isteyen varsa bizimde, hükümet olarak buna destek olmaktan başka ne amacımız olabilir. Biz, istihdam alanı oluşturanın ve ihracat yapanın sonuna kadar arkasında olduk, bundan sonrada olacağız. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Biz, rant ekonomisine değil, üretim ekonomisine yatırım yapıyoruz. Artık Türkiye’de faizler yüzde 70’lerde değil. Şuanda gençlerin yüzde 16’sı ise, artık fırsatı bulduğumuzda yurtdışına çalışmaya giderim diyor. Bu AK parti’nin farkıdır, AK Parti Türkiye’de bunu sağladı”

“AK PARTİ İKTİDARIYLA KASTAMONU, BÜYÜK BİR SIÇRAMA YAPSIN”
Kastamonu’nun kültür, medeniyet ve tarih şehri olduğunu aktaran Bakan Işık, “Kastamonu, gördüğümüz bu manzara karşısında Canla, Başla, Tahsin Babaş’la sloganını yerinde olduğunu düşünüyorum. Tahsin Babaş, babacan bir belediye başkanı olacak. Bugüne kadar hep fakirin, fukaranın yanında olmuş. Hiç kimseye bir karşılık beklemeden hizmet etmiş. Mazlumun gönlünde taht kurmuş. Kendisine işi düşen herkesin siyasi görüşüne ve geçmişine bakmadan hizmet etmiş, bir babacan başkan yani Tahsin Babaş, sizlerin desteğiyle Kastamonu halkımızın teveccühüyle 30 Mart akşamından itibaren Kastamonu’ya hizmet edecek. Biz hazırız, başta Tahsin Babaş olmak üzere diğer belediye başkan adaylarımız hazır, yüzde 100 Kastamonu kazanacak. Sizinde buna destek vereceğinize de bu manzara karşısında gördüm.
Kastamonu’da arzu ettiğimiz hizmetlere maalesef kavuşamadık. Kastamonu’nun çok daha güçlü olmasını istiyoruz. Hükümet olarak Kastamonu’nun yerel kalkınmasının sonuna kadar arkasında olacağız. Demokrasiye her zaman saygımız var ama gönül Tahsin Babaş ile güçlü bir AK Parti iktidarıyla Kastamonu’nun büyük bir sıçrama yapmasını ister. Kastamonu, alacağız yatırımlarla hak ettiği yere ulaşsın istiyoruz. Ben, bakanlığımız olarak bunun sözünü veriyor ve her zaman başkanlarımızın yanında olacağımı söylüyorum” ifadelerini kullandı.

“30 MART’TA DEMOKRASİYE YAPILAN OPERASYONA ÇOK GÜÇLÜ TEPKİ VERECEĞİZ”
30 Mart’ta sadece belediye başkanlarını belirlemeyeceklerini anlatan Bakan Işık, şunları söyledi: “30 Mart’ta Kastamonu’da ve tüm Türkiye’de aynı zamanda şu son süreçte demokrasiye yapılan operasyona çok güçlü bir şekilde tepki vereceğiz. Bize, milletimiz her zaman destek verdi. Bizde, verilen bu desteğe karşılık gece gündüz çalışıp hizmet ettik. Kastamonu’da Nisan ayında 400 yataklı devlet hastanesinin ihalesini yapacağız. Kastamonu’da sadece belediye başkanlarını belirlemeyeceğiz. 25 Mart’ta Kastamonu’ya Sayın Başbakanımız gelecek. Sayın Başbakanımızda Kastamonu mitinginde o gün sizlere müjdeler verecek. Tarih, kültür ve medeniyet şehri Kastamonu’nun geride kalmamasını istiyoruz. Kastamonu, artık daha fazla zaman kaybetmesin. Kastamonu, gelişen Türkiye’nin yıldız kendi olsun”

“30 MART, SADECE SEÇİM DEĞİL SANDIKTA YAPILAN BİR MUHABEREDİR”
Muhalefet partilileri tarafından kendilerine ‘her tarafa yardım yaptınız, fakat Türkleri ihmal ettiniz’ şeklinde söylemlerin olduğuna dikkat çeken AK Parti Adalet Komisyonu Başkanvekili ve Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü, “Milliyetçi olduğunu söyleyen bir partinin milletvekilleri söylüyorlar bunları. ‘Nerede ihmal etmişiz’ dedik. Muhalefet partisi milletvekili de ‘Neden Doğu Türkistan’da ki Türklerin haklarını savunmuyorsunuz’ dedi. Devlet olarak ne yapılması gerekirse oraya da yapıyoruz. Ama tutup ta Çin’de komünizmi ortadan kaldıracak halimiz yok. Çin, komünizm bir ülkedir. Çin’in uygulaması başkadır. Ama buna rağmen resmi olarak diplomatik yollarla her şeyi yapıyoruz. Nerede bir Türk var, nerede bir Türk eseri var, bu hükümet oradadır. Onların hepsini ayağa kaldırmıştır. Hepsine yardım etmiştir” dedi.
Türkleri sevdiğini söyleyenlere seslenen Köylü, “Peki, bu kadar Türkleri seviyorsunuz da neden ağzınızdan “O, TIR’lar nereye gidiyordu. O TIR’ların içerisinde ne vardı, o TIR’ları niye saklıyorsunuz’ diye her gün bağırıyorsunuz. Nereye gidiyordu o TIR’lar? Suriye’ye gidiyordu. Suriye’ye gittiğini biliyorlar. Suriye’deki Türklere de yardım ettiklerini biliyorlar. Suriye’de 3 milyon civarında Türk var. Bu, 3 milyon Türk 50 senedir, Beşar Esad rejimin baskısı altında inledi. Şuanda çok daha mı iyi durumdalar, hayır, çok daha kötü durumdalar. Devlet her türlü riski alarak burada ki Türklere yardım etmek istiyor. Bu TIR’lar, bu Türklere yardım için gidiyordu. Milli İstihbarat Teşkilatı’nın kontrolü altında gönderiliyordu. İçinde ne vardı? Bu seferde onu soruyorlar. Sana ne, ne varsa var. İçinde yardım malzemesi var. Bunun içerisine her şey girebilir. Ne oldu TIR’larla uğraştınız? 4 gün sonra orada ki Türk’leri evlerinden, yurtlarından attılar. 500 senelik vatanlarından sürdüler. Memnun mu oldunuz buna, sevindiniz mi? Hani nerede o Türkleri seviyordunuz. Öyle televizyonlara çıkıp car car car bağırırken, bizim içimiz kan ağladı onlar yerlerinden edilirken. Yazıklar olsun size, yazıklar olsun sizin yaptığınız siyasete, yazıklar olsun sizin milliyetçiliğinize, vatanseverliğinize. Orada ki Türkleri mahvettikten sonra nasıl Türkçülükten, milliyetçilikten bahsedersiniz. Ama bütün bunlara rağmen bu hükümet, bu millet, bu devlet onların hakkını koruyacaktır, korumaya devam edecektir”

“HER TÜRLÜ KANUNU MECLİSTEN GEÇİRİP YARDIM EDECEĞİZ”
Suriye’de yaşayan Türklere her türlü yardımı yapmak için gerekirse meclisten kanunda çıkartabileceklerini vurgulayan Köylü, şunları kaydetti: “Kimsenin engellemesine fırsat vermeden yapacağız. Dünyanın da engellemesine engel olacağız, yine de yapacağız. İnşallah o Türkleri kurtaracağız. Zamanı gelecek. Onlar müşterek olsunlar. Onların her zaman yanında olacağız. Nasıl ki, bütün Türklerin yanındayız, onların da yanında olacağız. Bütün mazlum milletlerinde yanında olacağız. Buna engel olamayacaklar. Değerli hemşehrilerim, bu seçim başka bir seçim. Bu seçim, ya bu millet var, her şeye rağmen ayaktadır, dimdik duracaktır ya da başkasının kulu kölesi olacaktır. Kararı siz vereceksiniz. Basit bir belediye başkanlığı seçimi olarak algılamayın. Belediye başkanlığı seçimi ama bu sadece belediye başkanlığı seçimi değildir. Dış güçlere rağmen bir mücadele, bir muharebedir. Sandıkta yapılacak bir mücadele, sandıkta verilecek bir muharebedir. Silahlı mücadele değildir. İşte sandıkta sizden bunu bekliyoruz. Belediye seçimlerinde il genel meclisi üyeliklerinde, köyde, kentte her yerde bunu bekliyoruz. Kastamonulu hemşehrilerime söylüyorum. Bildiğiniz o cemaate gönül vermiş, ona yardım etmiş olanlara sesleniyorum. Sizler, bu memleketin insanlarısınız. Sizler de bizim can kardeşimizsiniz. Hep beraberiz burada, birlikteyiz. İyi niyetle, Allah rızası için birçok kere yardım ettiniz. Yardımlarınız boşa gitti. Bunu göz önüne alınız. Biz, sizlerle yine beraberiz. Sizler de bizim kardeşimizsiniz, ama yaptığınız yardımların nereye gittiğini biliniz, nereye gideceğini bilin ona göre hareket ediniz”