Birsen Çokgürses'le söyleşi

Haber sitemiz köşe yazarı Emin Eğri, yıllarını eğitime adamış Birsen Çokgürses'le söyleşi yaptı.

  • 1116
Birsen Çokgürses'le söyleşi
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Haber sitemiz köşe yazarı Emin Eğri, yıllarını eğitime adamış, şimdi emeklilik hayatını yaşayan, değerli eğitimci Birsen Çokgürses ile özel röportaj yaptı.

Eğri, "Saygıdeğer öğretmenlerimiz… Bu gün ’ÖĞRETMENLER GÜNÜ’ vesilesiyle sizlere olan minnetlerimizi ve saygılarımızı ifade etmek istiyorum.

Sizler geleceği inşa eden, genç zihinlere yön veren mimarlarsınız. Her bir öğrencinizin hayatına dokunan, onlara umut ve cesaret aşılayan birer kahramansınız.

Öğretmenlik mesleğinin ne denli yüce bir görev olduğunu, sizin sayenizde daha iyi anladım.

Emeğiniz, özveriniz ve fedakarlıklarınız için sonsuz teşekkürler.

Bu gün, tüm öğretmenlerimizin değerini bir kez daha hatırladığımız bu özel günde, sizler gibi öğretmenlere sonsuz teşekkürler.

Biz de bu günün önemine binaen, yıllarını eğitime adamış, şimdi emeklilik hayatını yaşayan, değerli hocamız Birsen Çokgürses ile söyleşi yaptık. Hem günün anısına, hem de binlerce anı biriktiren hocalarımızın bir kere daha hatırlaması ve hatırlanması adına tarihe not düşelim dedik. Ebediyete intikal etmiş değerli hocalarımızı da saygı ve minnetle anıyoruz." dedi.

Emin Eğri: Sayın hocam; Birsen Çokgürses kimdir? Genç nesil bilmez, kendinizi tanıtır mısınız?

Birsen Çokgürses: 1952 yılından itibaren tüm eğitimini Kastamonu’da yapmış, ne tesadüftür ki; 55 yıllık meslek hayatını da Kastamonu’da geçirmiş emekli bir öğretmenim. Böyle tanımlayabilirim.

Emin Eğri: İlk öğretmenlik görev yeriniz nerede başladı, buraya nasıl geldiniz?

Birsen Çokgürses: 1964 yılında mesleğe başlamak için çektiğimiz kurada Diyarbakır Ziya Gökalp Lisesi çıkmıştı. Haliyle genç bir kız olarak tereddütüm vardı. En büyük desteğim, Diyarbakır’da çalışan, havacı subayı olan abimden geldi. Beni yüreklendirdi, en iyisini yaparsın, orası çok iyi diye beni teşvik etti.

Gittiğimde gördüm ki abimin dediği doğruymuş, her yönüyle memnun kalmıştım. Dört yıl her şey çok güzeldi. Evlilik nedeniyle Kastamonu’ya gelmem gerekti, 1968 yılında Kastamonu’ya geldim. Lisede ben Almanca öğretmeni olduğum için boş kadro yoktu. İlk olarak Merkez Ortaokulunda başladım, sonrasında ‘Almanca’ dersi olan tüm ortaokullarda derse girdim. O zaman öyle ki; şimdiki gibi ulaşım rahatlığı yok, sabah bir okulda derse girersem sonrasında başka okul olabiliyordu. Oradan çıkıp yürüyerek diğer dersim olan okula gidiyorum. Bu nedenle her okulda okuttuğum, sonrasında karşılaştığım, arayanlar olarak bir çok öğrencim oldu. Onlarla gurur duyuyorum.

Emin Eğri: Öğretmenlik döneminizde başarılarınızdan dolayı bir de Almanya’ya gönderilme durumunuz var. O zaman ki Almanya ile Türkiye’deki eğitim farkı için ne diyebilirsiniz?

Birsen Çokgürses: Gidip daha gelişim göstermek için ailem de destek verdi. Oğlum henüz iki yaşındaydı, bu zorluğa rağmen gittim. Oradaki eğitim zor ve bize göre çağdaş bir eğitimdi. Zaten başka da işim olmadığından devamlı derslerime çalıştım ve başardım. Dönüşte sertifikamı alırken beni bakanlıkta ‘Başlangıç sınıflarında eğitimci’ olarak değerlendirmek istiyoruz dediler. Tabi ailem Kastamonu’da olduğu için kabul edemedim, döndüm geri.

Daha sonra Almanca konusunda aldığım eğitimleri daha yüksek yerde değerlendirmek için beni genel müdürlüğe çağırdılar. O zamanın yüksek okullar genel müdürü Ayvaz Gökdemir idi. Seni buraya almak istiyoruz, senin sicilini de gözden geçireceğiz dedi. Ben de kendisine; ‘Ben Atatürk’ün yetiştirdiği Atatürkçü bir öğretmenim. Sicilimde de Atatürkçülükten başka bir şey bulamayacaksınız’ dedim.

‘Nasıl böyle iddialı konuşuyorsunuz’ dedi. Ben de ‘inceleyin, kendimden eminim’ dedim. Sonra Kastamonu’ya geldim.

Bir hafta sonra Kastamonu’da Eğitim Enstitüsü ve öğretmen okulu açılacaktı. İlk tayin olan bendim. Henüz müdürü bile atanmamıştı. O zamandan beri hep Kastamonu’da oldum. Okulun adı ‘Eğitim Enstitüsü' oldu, ‘Eğitim Yüksek Okulu’ oldu, ‘Eğitim Fakültesi’ oldu. Emekliliğimi de tamamlayana kadar orada görev yaptım.

Emin Eğri: Sizin zamanınızda ülke gerçeği olarak kız çocuklarını okutmada biraz zorluk vardı. Bu konuda ne dersniz?

Birsen Çokgürses: Benim babam entelektüel bir kişilik sahibiydi. Atatürk döneminde görev yapmış. İsmet İnönü’nün koruma müdürlüğünü yapmış bir kişiydi. Üç kardeşimizi de ‘okuyacaksınız sonuna kadar arkanızdayım’ diye destekledi. Çevreden kız çocukları okutulmaz telkinlerine rağmen şiddetle karşı çıktı. Biz bir sıkıntı çekmedik ama akranlarımız kızlarda bu sıkıntı çoktu.

Gittiğim ilk yer Diyarbakır’da da kız öğrenciler çoğunluktaydı. Henüz 20 yaşlarımda olduğum halde hiç yadırgamadılar. Bu Diyarbakır halkının özelliğinden kaynaklanıyordu. Gerçekten oranın yerli halkı da çok entelektüel çok iyilerdi. Lisede ders veriyordum, oranın kız öğrencileri de benden çok memnundu. Hatta bir gün, anı olarak söyleyeyim, ‘Öğretmenim siz çok değerli bir öğretmenimizsiniz, biz evimizde Kürtçe konuşuyoruz, Türkçe’yi daha doğru dürüst bilmiyoruz, Almanca’yı nasıl öğreteceksiniz?’ demişti. Ben de görevim olduğu için öğreteyim, siz de alabildiğiniz kadarını alın demiştim. İlk görev yerim, çok hatıralar barındırır, unutulmaz.

Hatta ilk maaşım için muhasebeye gittiğimde çalıştığım halde maaşım verilmedi. Yönetmelik gereği 20 yaşımı doldurmaya üç ay varmış, doldurmayınca ödenmiyormuş, biz de ‘peki’ dedik. Bu sürede ailemden gelen para ile geçindim, yaşım dolunca hepsini birden ödediler. Daha sonra Kastamonu’ya geldim. Emekli olana kadar buradaydım.

Emin Eğri: Uzun yıllar öğretmenlik yapınca çok öğrenciniz olduğu bir gerçek. İlk akla gelen tanınmış kişilikleri hatırlayabiliyor musunuz?

Birsen Çok gürses: Osman Uludağ vardı. Çok kişi bilmez. Diyarbakır’da çok başarılı bir öğrencimdi. Hiç unutmam, bir yazılıda 9 almıştı. İtiraz etti, ‘hocam ben niye 9 aldım, bir kere daha inceleyiverin’ demişti. Yani o başarıyı bile az görüyordu. Daha sonra Kastamonu Eğitim Enstitüsünde ben hoca iken müdür olarak Kastamonu’ya atandı. Yıllar sonra böyle karşılaştık. Pek isimleri hatırlayamıyorum, yakınlardan bahsedeyim hatırladıklarımdan, Nurhan Tekinel, Murat Başesgioğlu, lisede matematik öğretmeni Canan öğrencimdi. Belediye de şimdi Ahmet Üstün Göksoy, önceki Başkan yardımcısı Mehmet Yurt aklıma gelenlerden. Gelmeyenler de kırılmasın, hatırlamam zor oluyor.

Emin Eğri: Sizin zamanınız ile şimdiki zaman arasındaki ‘eğitim’ konusunu nasıl yorumlarsınız?

Birsen Çokgürses: Nasıl yorumlarım, gerçekten üzüntü duyuyorum. Yüksek öğretimi buna katmayacağım, hatta lise öğretimini de katmayacağım, ilk ve orta öğretimde hiç ciddiye alınmadığı bazı değerlerin, bazılarının da abartıldığını görüyorum. Kimseyi kırmamak için de açık ve net söylemek istemiyorum. Eğitimin bunlarla hiç alâkası olmaması lâzım. Eğitim evrensel bir değerdir. Öğretmen yetiştirmemizi de eksik görüyorum. Biz Eğitim Enstitüsünde öğrencilerimizle eğitim yönetimi dersinin uygulaması olan okul uygulamasından sorumlu bir hocaydım. Çünkü onları alırdım, okullara götürürdüm, programlarını yapardım, onları sınıflarında dinlerdim. Sonra bunları eleştirir, değerlendirme yapardık. Yani stajını yaptırmış olurduk uygulama ile. Öğretmenin günlük program yapması lâzım. Onlara derdim, kızım veya oğlum, öğretmen olunca ücra bir yere gideceksiniz. Oranın öğretmeni de, müdürü de, hizmetlisi de sizler olacaksınız. Ona göre bilgiye sahip olmalısınız diye yetiştirirdik.

Emin Eğri: Öğretmenliğin yanında sosyal aktivitelerde de bulundunuz. Ne gibi sosyal çalışmalardı?

Birsen Çokgürses: Daha emekli olmamışken 1994 yılında Kastamonulu  dekanımız vardı Hüseyin Bey. Beni çağırdı, bir festival yapacağız, Kastamonu’yu tanıtacağız ama yapmış olmak için değil, resmi bir tabana oturtarak kalıcı olması gerek demişti. Destekleri ile ilk kadın derneğini kurduk. Kastamonu için 10 Aralık önemli bir tarihti. Bu tarihte yaklaşıyordu.  Biz de ilk kadın mitingini çok başarı ile yaptık. İlk konuşmayı da benim yapmamı istedi arkadaşlar. Devletin her kademesi desteklemişti. O zamanki Vali Özdemir Hanoğlu idi. Eşi de öğretmendi, çok destekleri olmuştu. Eskisi gibi destek alamasak da, o günden beri de her 10 Aralık’ta mitingimiz yapılmakta. Binlerce vatansever Atatürkçü kadınlarımız katılmaktadır. Tüm zorluklara rağmen şimdiki başkanımız Ayten Kızıltan elinden geleni eksiksiz yapmaktadır.

Küçük bir anı olarak söylersem, o zaman Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel idi. Randevu talep edip gittik. Bizi çok iyi karşıldı, Kastamonu benim için özel bir şehir demişti. Miting için de gereken desteği vermişti. Nurhan Tekinel de o zaman Bakandı. Bizimle beraber çalışmalara katılmıştı.

Emin Eğri: Şimdiki öğretmenlerimize  yılların tecrübesi olarak neler tavsiye edersiniz?

Birsen Çokgürses: Öğretmenlerimiz kendi iç sesiyle, taşıdığı sorumlulukla, kendi taşıdığı bu özel görevle ülkemizin niteliklerine değer verip eğitim vermeleri gerekir.

Ayrıca öğretmenler kılık kıyafetine dikkat etmelidir. Öğretmen rol model olduğu için dikkat etmeleri gerekmektedir. Bazı gördüklerime üzülüyorum gerçekten.

Atatürk’ün dediği gibi "Öğretmenler, yeni nesil sizlerin eseri olacaktır"

Emin Eğri: Sayın hocam, çok teşekkür ederim, gününüz kutlu, ömrünüz sağlıklı ve uzun olsun.

Birsen Çokgürses: Memnun oldum, zahmet edip geldiğiniz için de mutlu oldum.