Kastamonu'da 'Dedem Mehmet Akif' Konferansı

Mehmet Akif Ersoy'un torunu Selma Argon, dedesinin Mısır'a sürgün gönderilmediğini, aksine küstüğü için Türkiye'den ayrıldığını söyledi.

  • 575
Kastamonu'da 'Dedem Mehmet Akif' Konferansı
TAKİP ET Google News ile Takip Et


KASTAMONU’DA “DEDEM MEHMET AKİF” KONFERANSI
MEHMET AKİF ERSOY’UN TORUNU SELMA ARGON: 
“DEDEM, MISIR’A SÜRGÜN EDİLMEDİ, KÜSTÜĞÜ İÇİN GİTTİ”
VEDAT YUNUS İKİZOĞLU (İHA)
Mehmet Akif Ersoy’un torunu Selma Argon, dedesinin Mısır’a sürgün gönderilmediğini, aksine küstüğü için Türkiye’den ayrıldığını söyledi.
Kastamonu Üniversitesi Tarih Topluluğu tarafından düzenlenen “Dedem Mehmet Akif” konulu konferansa Mehmet Akif Ersoy’un torunu Selma Argon konuşmacı olarak katıldı. Kastamonu Halk Eğitim Merkezi’nde gerçekleştirilen konferansa Vali Erdoğan Bektaş, Belediye Başkan Vekili Muzaffer Berber, Kastamonu Üniversitesi Rektör Prof. Dr. Seyit Aydın, AK Parti Belediye Başkan Adayın Tahsin Babaş, CHP Belediye Başkan Adayı Mehmet Yıldırım, MHP Belediye Başkan Adayı Hayati Hamzaoğlu, Milli Eğitim Müdürü Bekir Aksoy, akademik ve idari personel ile öğrenciler ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Selma Argon, dedesinin bilinmeyen yönlerini anlattı. Dedesinin Kastamonu’yu büyük önem verdiğini ve Kurtuluş Mücadelesinde Nasrullah Meydanında konuşma yaptığını hatırlatan Argon, bu yüzden dedesinin büyük önem verdiği Kastamonu’da kendisinin de ayrı bir sevgi taşıdığını söyledi. Dedesinin hem şair hem de topluma yardımı kendisine vazife bilmiş bir fikir adamı olduğunu belirten Argon, “Doğduğu andan itibaren dedemin hayatı savaşlarla geçmiştir. Etrafındaki acıyı görerek, vicdanında hissederek ve yüreği kanayarak bunları yaşamıştır ve sadece gördüklerini yazmıştır. Bu bakımdan o, çağının tanığıdır. "Safahat" bütünüyle bu tanıklığın belgesidir. İçinde var olduğu toplumun acılarının, kimsesizliklerinin yok edilmeye çalışıldığı bir milletin vicdanıdır. Haksızlıklara tüm varlığıyla karşı çıkmış, millet için haykırmış ama kendisi için susmuştur” dedi.
Dedesinin çok yönlü bir insan olduğunu anlatan Argon, “Dedem filozof, bilim adamı, baytar ve aynı zamanda pehlivandı. Milli mücadele yıllarında Anadolu’da ayak basmadık yer bırakmadan kadın, erkek hiç düşünmeden kendini vatan uğruna feda etti” diye konuştu.
Vatan, bayrak ve askerin dedesi Mehmet Akif için çok önemli olduğunu vurgulayan Argon, “Çanakkale şehitlerimizi anlattığı ifadeler her dinledikçe hepimizin gözünün önünde canlanır. Onun torunu olmak benim için büyük bir sevinç bunu bana Allah’ın bir hediyesi olduğunu düşünüyorum. Onu göremediğim için çok üzgünüm. Onu dede olarak tanıyamamak içimde bir ukdedir. Ben kendisini göremedim ama 3 ay önce kaybettiğim ablam Ümit (Ferda Argon) kendisini 4 ve 9 yaşlarında iken iki kez görmüştü. Dedem, tam kelimesiyle adam gibi adamdı. Kendisini Mehmet Akif Ersoy olarak şair yönüyle hem de dürüst kişiliğiyle dede olarak tanımayı kendisine sarılmayı çok isterdim. Fakat Asımın nesli olan sizler hepiniz onun torunusunuz” ifadelerini kullandı.
Dedesinin Mısır’a sürgün edilmediğini aksine küstüğü için Türkiye’den ayrıldığını belirten Argon, şöyle konuştu: 
“Dedem, sürekli peşinde polis bulunuyordu. Her yerde dedemi takip ediyordu. İstanbul’daki hükümet aleyhine söylemlerinin olup olmadığı takip ediliyordu. Hatta şuanda bile dedemin adına bu konuda bir dosya bulunuyor. Fakat beni üzen tek şey kendisi hakkında söylenen Mısır’a kaçtı, şapka giymemek için Mısır’a sürüldü sözleridir. Bu doğru değildir. Dedem, peşine takılan polisler nedeniyle küstü. Ayrıca dedemin hiç parası kalmamıştı. Bir yerden maddi imkanı yoktu. İki çocuğu ve hasta eşinin geçimini sağlamak için Mısır’a yerleşiyor. Burada 11 yıl boyunca kalıyor. Kendisi Mısır’da bulunduğu süre zarfında sürekli vatan hasreti çekmiştir. Asla şikayetçi olmamıştır. Kurulan Cumhuriyet hakkında asla menfi bir düşüncesi ve sözü olmamıştır. Asla siyasi bir konuşması yoktur. Bu sözler dedem gibi bir insanı basite indirmek için kıskanarak söylenmiş sözlerdir. Kendisi kişilik olarak hep başı açık gezen birisiydi. Fes giyilen zamanlarda da çok mecbur olmadıkça, resmi bir yere gitmedikçe fesini takmazdı. Mısır’dan dönerken gemiden indiğinde de başında şapka vardı.”
Argon, dedesinin siyasete girmediği için bazı kesimler tarafından hükümete karşı olarak düşünüldüğünü ifade ederek, şunları kaydetti: 
“Dedem, yazdığı eserler nedeniyle bazı kesimler tarafından gerici olarak bakılıyordu. Fakat böyle düşünenleri ben, hiç Safahat’ı okumadıklarını düşünüyorum. Eğer Safahat’ı okusalardı kimin gerici olduğunu görürlerdi. Bu yüzden ben kesinlikle dedemin gerici olarak ifade edilmesine katılmıyorum.”
Türkiye’de birlik ve beraberliğin sağlanması gerektiğini savunan Argon, “Yurdumuz, düşmanlar tarafından işgal edilmişti. Ankara’ya kadar gelen düşman nedeniyle TBMM’nin taşınması gündeme geldi. Fakat dedem Mehmet Akif, buna karşı çıkarak askerlerin moralinin bozulabileceğini söyledi. Dedem, konuşmasında ‘Ülkemizi işgal eden düşmanı mutlaka kovmalıyız. Onların gidecekleri bir ülkesi, vatanı var. Fakat bizlerin gidecek bir toprak parçası bulunmuyor. Bu yüzden vatanımızı savunmalıyız’ sözlerine üzerine şehrin savunuldu ve düşman işgalinden kurtuldu. Zaten mevzubahis vatan ise, gerisi teferruattır. Bu yüzden mutlaka vatanımıza sahip çıkmalıyız. Buda ancak birlik ve beraberlikle olur. Elimizde kalan son toprak parçasını da ancak birlik ve beraberlik olarak savunabiliriz” diye konuştu.
Ayrıca Argon, dedesinin Türk olmadığı yönündeki söylemlere de tepki göstererek, “Arnavutluk’un büyük çoğunluğu Müslüman’dır. Arnavutluk’ta yaşanan savaş nedeniyle Müslüman’lar öldürülüyordu. O dönemde İstanbul’da bulunan hükümet, Arnavutluk’a yardım etmedi. Bunun üzerine dedem, Arnavutluk’a yardım edilmesini ve onlarında Müslüman olduğu yönünde söylemleri oldu. Dedem, asla ırkçı değildi. Irkçılığa karşı hep mücadele etti. Arnavutluk’ta yaşanan olayda da dedemi cephe alıp Türk olmadığı yönünde asılsız söylemlerde bulunmuşlardır. Benim dedem, Türk’tür, kimsede Türklüğünden şüphe edemez” şeklinde konuştu.
Kastamonu Valisi Erdoğan Bektaş ise, Mehmet Akif Ersoy’un Kastamonu tarihinde önemli bir yeri olduğunu belirterek, “Mehmet Akif Ersoy, milletimizin moral ustalarından bir tanesidir. İstiklal Mücadelesi yıllarında Nasrullah Camii’nde verdiği vaazlarda mücadeleye destek vermek amacıyla insanları birbirleriyle bütünleştirici çalışmaların öncülüğünü yapıyor. Nasrullah Camii’nde yaptığı vaazlar kitaplaştırılarak ilgili kurumlar tarafından dağıtılıyor” dedi.
Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Seyit Aydın da, Türkiye’nin istikrarı, Türkiye’nin tarihi dendiği zaman akla Mehmet Akif Ersoy’un geldiğini söyledi. Hiçbir şairin kendi yaşadığı ülkesini Mehmet Akif Ersoy gibi güzel bir şekilde tarif edemeyeceğini ifade eden Rektör Aydın, şöyle devam etti: 
“Hiç yazar, hiçbir yazar milletinin istiklal mücadelesini bu kadar güzel yazamamıştır, yazamaz da. Dolayısıyla Mehmet Akif dünya çağında bir dava adamıdır. Milletin sembolü olmuş bir adamdır. Milletini de en iyi şekilde ifade etmiş bir yazardır. Şu anda marş olarak söylediğimiz İstiklal Marşı’nı da geleceği adeta görerek kaleme almıştır. Milletin karanlıktan çıkışını en iyi şekilde görerek tarif etmiştir.”
Konuşmaların ardından Selma Argon ile konferansın düzenlenmesinde katkısı bulunanlara plaket verildi. Daha sonra Cumhuriyet Meydanı’nda yapılan Mehmet Akif Ersoy’un rölyefi önünde hatıra fotoğrafı çektirildi.