MHP'li Maşalacı'dan bilgilendirme toplantısı!

MHP Kastamonu İl Başkanı Hacı İbrahim Maşalacı, Anayasa değişikliklerinin ana hatlarını açıkladı.

  • 711
MHP'li Maşalacı'dan bilgilendirme toplantısı!
TAKİP ET Google News ile Takip Et

MHP İl Başkanı ve Yönetim Kurulu üyeleri ile birlikte; Bozkurt'ta MHP Bozkurt ilçe teşkilatı, MHP'li Bozkurt belediye başkanı, MHP'li İl Genel Meclisi üyesi ve MHP'li Bozkurt belediyesi meclis üyeleri ile birlikte 16 nisan anayasa referandumu ve siyasi gelişmeler konulu bilgilendirme toplantısı yapıldı.

Maşalacı; Anayasa değişikliği ile hükümet sisteminde değişiklik yapılmakta; yürütmedeki iki başlılık giderilmekte ve yürütme yetkileri bir bütün hâlinde Cumhurbaşkanına ait olmaktadır.

Yasama yetkisi münhasıran TBMM'ye verilmektedir. Hükümetin kanun tasarıları ile yasamaya hâkim olması engellenmekte, yasama ve yürütme birbirinden tamamen ayrılmakta ve katı güçler ayrılığı tesis edilmektedir.

Cumhurbaşkanlığı kararnameleri; kanun hükmü ve gücü taşımamakta, kanunla düzenlenen konulara ilişkin olamamakta, TBMM'nin aynı konuda bir kanun çıkarması hâlinde hükümsüz kalmakta ve Anayasa Mahkemesinin denetimine tâbi kılınmaktadır.

Cumhurbaşkanının fiilî ve hukukî sorumsuzluğu sona ermekte, sadece "vatana ihanet" değil her türlü eylem ve işlem bakımından cezaî ve siyasî sorumluluk getirilmektedir.

Yüce Divan'a sevk kolaylaştırılmak suretiyle yasamanın yürütmeyi denetleme gücü artırılmaktadır.

Yasama ve yürütmenin katı biçimde ayrılmasıyla beraber vatandaşlarımız, iki ayrı seçimde birer oy kullanmak suretiyle yürütmeyi doğrudan seçme yetkisine kavuşmaktadır.

TBMM ve Cumhurbaşkanı seçimleri beş yılda bir ve aynı günde yapılması, Cumhurbaşkanı seçimlerin yenilenmesine karar verirse kendi görevinin de sona ermesi şartı getirilmektedir.

Hükümeti oluşturan parti ile yasamada çoğunluğu elde tutan partinin aynı olması zorunluluğu ortadan kalkmaktadır.

Yargının bağımsız olduğu gibi tarafsız olması da anayasal hükme bağlanmakta; 13 üyeden oluşacak Hâkimler ve Savcılar Kurulu'nun 7 üyesinin ilk kez TBMM tarafından seçilmesi düzenlenmektedir.

Cumhurbaşkanının (varsa) partisiyle ilişkisinin kesileceği hükmü kaldırılmakta, seçilme yaşı 18'e indirilerek gençlerimizin önü açılmakta ve TBMM üye sayısı 600'e çıkarılarak temsil yeteneği artırılmaktadır.

Yasama ve yürütme arasındaki güçler ayrılığı netleşecek Yürütmenin yasama organı içinden çıkmayarak ayrı bir seçimle işbaşına gelmesinin bir sonucu olarak, yürütmenin "kanun tasarısı" yoluyla kanun çıkarabilme yetkisi ve gücü de olmayacaktır. Cumhurbaşkanı, münhasıran TBMM'de çıkarılan kanunların yürütmesinden sorumlu tutulmakta; kanun çıkaramamakta, teklif dahi edememektedir.

Dolayısıyla yeni sistem güçler birliği ortaya çıkarmamakta, bilakis yasama ve yürütme arasında katı bir güçler ayrılığı sağlamaktadır. Bu şekilde yürütme ve yasama birbirinden daha net şekilde ayrılırken, denge ve denetim mekanizmaları güçlendirilmektedir. Böylelikle, Türkiye'nin yönetim yapısı netleşirken, kuvvetler arasındaki ayrım da doğal ve olması gereken kulvarına gelmektedir.

Yeni sistemde denge ve denetimine ilişkin mekanizmalar artacak Demokratik ve hukukun üstünlüğüne dayanan bir sistemde, yasama ve yürütme organlarına verilen yetkilerin kesin bir sınırı vardır ve her bir organın diğerlerinin yetkilerini suiistimal etmesini engelleyecek şekilde sistem denge ve denetim araçlarına sahiptir. Yeni hükumet sisteminde bunun birçok örneği mevcuttur. Örneğin, münhasıran kanun yapma yetkisine sahip olan TBMM, hem bu yetkisini kullanırken Anayasa Mahkemesinin denetimine açıktır hem de yürütme organının kanunları yasama organına tekrar görüşülmek üzere geri gönderebilmesi mümkündür.

Dengeleme ilkesinin bir gereği olarak, Cumhurbaşkanına verilen "kanunları geri gönderme" yetkisi de sınırsız değildir. Geri gönderilen kanunların salt çoğunlukla (301) tekrar kabul edilmesi hâlinde ise Cumhurbaşkanı söz konusu kanunu onaylamak zorundadır. Dahası, Cumhurbaşkanının kanun teklif etme yetkisi yoktur. Bu karşılıklı denge sistemi, güçler ayrılığının temel özelliklerinden biri olduğu kadar, organlar arasında uzlaşı ve uyumu gerektirmekte ve böylelikle krizlere mahâl vermeyen demokratik bir yapı ortaya çıkmaktadır.

Nasıl kanun koyma yetkisi münhasıran yasama organına verilmişse, uygulama yetkisi de münhasıran yürütme organına verilmiştir. Ne var ki, bu durum da yürütmenin her istediğini yapabileceği ve yasama ve yargı organının denge ve denetiminden muaf olacağı anlamına gelmemektedir. Bu şekilde yürütme hem yasamanın hem de yargının denetimine tabi olacaktır.

Yasamanın yürütme üzerindeki denetimi daha etkin hale gelecek Yasama organının yürütmeyi denetleyebilmesi demokrasi, hukukun üstünlüğü ve güçler arasındaki kontrol ve denge mekanizması açısından zarurîdir. Yapılan düzenleme ile Anayasa'nın "Türkiye Büyük Millet Meclisinin Bilgi Edinme ve Denetim Yolları" başlıklı maddesinde; meclis araştırması, genel görüşme, soru ve meclis soruşturması yer almaktadır. Dahası, mevcut anayasada yazılı soru önergelerinin belli bir süre içinde cevaplanması öngörülmezken yeni düzenlemede, yazılı soruların 15 gün içinde cevaplanması şartı getirilmek suretiyle bu denetim yolunun etkinliği şimdikinden de ileri bir noktaya taşınmaktadır.

Yürütmeyi doğrudan millet seçecek ve güvenoyunu bizzat millet verecek Hükümet sistemindeki değişikliğin doğal bir sonucu olarak yeni sistemde yasama ile yürütme katı şekilde birbirinden ayrılmakta, hükümet artık Meclis içinden çıkmamakta ve hükumet güvenoyunu bizzat milletten almaktadır. Dolayısıyla gensoru mekanizmasına yeni sistemde gerek kalmamış bulunmaktadır.

Anayasanın 98. maddesinde yer alan "gensoru" yolunun anayasa değişiklik teklifinde yer almaması bazı yersiz eleştirilere yol açmıştır. Oysa 105 ve 106. maddelerde düzenlenen "suçlandırma" mekanizmasıyla, Cumhurbaşkanının, yardımcılarının ve bakanların Yüce Divan'da yargılanması ve suçlu bulunması hâlinde görevlerine son verilmesi gibi ciddi sonuçları olan bir denetim yolu daha anayasada yer almaktadır. Kısacası, "gensoru" ifadesinin anayasada geçmemesi, yürütmenin denetimsiz kalacağı anlamına gelmemektedir. Hatta TBMM gerek görmesi hâlinde, Cumhurbaşkanlığı seçimini –kendi seçimini de yenilemek şartıyla– yenileme kararı alabilecektir.

Yasamanın yürütmeden ayrılmasıyla otoriterleşme engellenecek "Tek adam diktası" oluşacağı yönündeki iddiaların tam aksine, yeni sistemin getirdiği güçlü denge ve denetim mekanizmaları sayesinde otoriterleşme asla söz konusu olmayacaktır. Zira, yürütmenin bütün iş ve işlemleri yasamanın ve yargının denetimine tâbi olacaktır.

Otoriter bir rejim çıkacağı yönündeki iddialar, hem mevcut sistemdeki sorunları göz ardı eden hem de yeni sistemin getirdiği denge ve denetim mekanizmalarını görmezden gelen asılsız bir iddiadır. Bu iddialar, yasama ve yürütme organı için yapılacak iki ayrı seçimin de aynı siyasî parti tarafından kazanılacağı, dolayısıyla da hem yasama hem de yürütmenin tek partinin egemenliğinde olacağı varsayımına dayanmaktadır. Oysa yeni sistem, böylesi bir sonucu mutlak anlamda gerektirmemektedir.

Yeni sistemde yasama ve yürütme ayrı seçimlerle doğrudan halk tarafından seçilecektir. Seçimlerin sonucunu takdir edecek olan tek merci ise aziz Türk milletinin hür iradesidir. Yasama ve yürütme organının belirlenmesinde artık bir değil iki oy sahibi olan seçmenler, bir partiyi iki seçimin de galibi yapabileceği gibi, Cumhurbaşkanı seçilen kişinin (varsa) partisini TBMM'de azınlıkta bırakıp yasama ve yürütme arasında daha dengeli bir dağılım da ortaya çıkarabilecektir.

Yasama ve yürütmenin aynı partilerden olması zorunluluğu kalkacak Eski sistemdeki gibi TBMM'de çoğunluğu kazanan partinin hükümeti kurarak yürütmeye de mutlak anlamda egemen olması durumu bir kural olmaktan çıkmış; yasama, yürütmenin kaçınılmaz tahakkümünden kurtulmuştur.

Cumhurbaşkanı seçilen kişinin mensubu olduğu partinin TBMM'de çoğunluğu sağlayamaması pekâlâ ihtimâl dâhilindedir. Bu durumun yaşanması hâlinde iki organ arasında anlaşmazlık çıkması da her sistemde olduğu gibi imkânsız değildir. Eski sistemin krizlerinden çıkarılan derslerle, krizlere gebe olmayan bir sistem inşa etmek adına yeni sistem çeşitli araçlarla donatılmıştır. Yasama ve yürütme arasında uzlaşma ve birlikte çalışabilme ihtimalinin kalmaması hâlinde, seçimlerin hem yasama hem de yürütmenin kararıyla yenilenebilmesi ile olası bir krizin önüne geçmek artık mümkün olacaktır.

Cumhurbaşkanının en fazla iki kez seçilebilmesi ve seçimlerin yenilenmesi hâlinde iki organın birden değişecek olması, seçimlerin yenilenmesi kararına ancak son çare olarak başvurulmasını sağlayacaktır. Farklı siyasî iradeleri yansıtan organlar bu yola başvurmak yerine, müzakere yoluyla uzlaşmaya odaklanacaktır.

Yeni hükümet sistemi, Türkiye'nin en büyük ihtiyaçlarından biri olan "demokratik uzlaşı kültürünün" güçlenmesini sağlayacak, siyasî partiler arası yaklaşım farklılıkları azaltılacak, toplumun birlik ve beraberliği artırılıp siyasî çekişmeler en aza indirilecektir.

Yapılan düzenlemenin kriz doğuracağı iddiasının aksine yeni yapı, krizlerin önüne geçecek bir uzlaşı kültürünü pekiştirip vatandaşlar arasındaki ortak paydayı artıracaktır. Nitekim MHP, devlet ve toplum hayatında uzlaşmaya önem vermekte, milliyetçilik ve demokrasiyi uzlaşmanın temel dinamikleri olarak görmektedir. Anayasa değişiklik paketi de bizzat bir uzlaşının ürünüdür. 

Kavli karar Kastamonu halkınındır.”