"Meclis, çok geç olmadan ülkenin gerçek sorunlarına dönmeli"

CHP Milletvekili Baltacı, Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin görüşüldüğü TBMM'de iki kez kürsüye çıktı.

  • 575
&quotMeclis, çok geç olmadan ülkenin gerçek sorunlarına dönmeli"
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı, Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin görüşüldüğü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin  (TBMM) 56’ncı birleşiminde partisi adına iki kez kürsüye çıktı.

Serbest harita mühendislik bürolarının sorunlarını çözmeye yönelik tüm partilerin temsilcileri ile yürüttükleri ortak çalışma sonucunda sağlanan uzlaşmanın Meclis genel kuruluna saatler kala göz ardı edilmesine tepki gösteren Milletvekili Hasan Baltacı, AKP’nin Ahlat’a inşa edilmesi planlanan Cumhurbaşkanlığı Saray’ı için söz konusu teklifle düzenleme yapma ısrarını da aynı sertlikte eleştirdi.

"EĞER BÜROKRASİ PARLAMENTONUN ARKASINDAN DOLAŞIYORSA YAZIKTIR"

AK Parti ve MHP’de mesleği harita mühendisi olan milletvekilleriyle ortak çalışma yürütüp serbest harita mühendislik bürolarının sorunlarının çözümüne dönük bir uzlaşma sağlamalarına rağmen bu düzenlemenin hayata geçirilmemesine anlam veremediğini söyleyen Milletvekili Hasan Baltacı, “Coğrafi Bilgi Sistemleri Kanun Teklifinin içerisinde, harita mühendislerinin, 3 bin harita mühendislik bürosunun ve 3 bin harita mühendislik bürosunda çalışan yaklaşık 30 bin insanın beklemiş olduğu önemli düzenlemeler var. Aslında, bu teklifle getirilmek istenen düzenlemeler tekil anlamda bakıldığında olumlu ama uygulamada ortaya çıkan problemleri gidermesi mümkün değil. Bu kapsamda, Mecliste harita mühendisi olan milletvekilleri olarak, son bir, bir buçuk yıldır samimiyetle bir çalışma yürütüyoruz. Adalet ve Kalkınma Partisi’nden harita mühendisi olan Osman Boyraz, Selahattin Minsolmaz ve İlyas Şeker, Milliyetçi Hareket Partisi’nden harita mühendisi Baki Şimşek ve Cumhuriyet Halk Partisinden ben bir komisyon oluşturduk, "Bu sorunu nasıl çözebiliriz?" dedik. Bu lisanslı harita bürolarıyla ilgili yaşanan adaletsizliği çözmek üzere tüm paydaşları, sektörün tüm paydaşlarını birkaç kez bir araya getirdik. Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünden bürokratları da o toplantıya dâhil ettik ve soruna çözüm aramaya çalıştık. Büyük ölçüde yaklaştığımız, uzlaştığımız konular oldu. Sonuçta bu yasa maddesi önümüze geldiğinde "Biz on yıldır süren bir problemi çözelim. Ortada tek bir diploma var, iki tane meslek dalı oluştu. Bu haksız rekabetin önüne geçelim, tekelleşmenin önüne geçelim. Bir tarafta 240 tane lisanslı büro varken, 3 bin tane serbest harita mühendisleri bürosunun açlığa mahkûm edilmesinin önüne geçelim." dedik ve bütün milletvekilleri arkadaşlarımızla bir konuda samimiyetle uzlaştık. Dün, uzlaştığımız konularla ilgili her partiden milletvekili arkadaşımızla birlikte Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne gittik ve önerilerimizi tek tek sıraladık. Oradaki bürokrat arkadaşlarımızla birlikte bu sabah hazırlanan önerileri aldık, Meclise getirdik. Mecliste bu önerilerin imzalanıp onaylanmasını, bu yasanın değişmesini beklerken birden şöyle bir manzarayla karşılaştık: "Bunu bu kanun teklifinde değiştirmeyelim, başka bir kanun maddesi içerisine koyalım" denildi. Şimdi, değerli arkadaşlar, her partiden milletvekili uzlaşmış, bürokratlar uzlaşmış, kanun teklifini getiren, bu kanun teklifinin altına imza atan ilk imza sahibi Mustafa Demir burada bir haksızlık olduğunu kabul etmiş ve değiştirilmesi gerektiğini söylemişken şimdi, burada, son dakikada ne oldu bir türlü anlamış değilim. Yani herkesin uzlaşısı bu ülke için yeterli değil mi değerli arkadaşlar? Şimdi kim kime çalım atıyor, kim kime haksızlık yapıyor, kim kimin arkasından dolaşıyor? Eğer bürokrat milletvekilinin arkasından dolaşıyorsa, çalım atıyorsa Parlamentoya koca bir ayıptır, yazıktır. Eğer bürokrat samimi ise bizler samimi isek neden bu yasa bugün bu Mecliste değiştirilmiyor aklım almış değil. Yani daha nasıl bir toplantı yapılması gerekiyor, bu haksızlıkların daha nasıl ortaya konulması gerekiyor bir türlü anlamış değilim. Değerli arkadaşlar, biz eğer bu akşam bu yasayla ilgili herkesin uzlaşmış olduğu bir öneriyi burada geçirebilirsek inanın, Türkiye kazanacak. 50 bine yakın meslektaşımız var, onlar kazanacak. Yok eğer geçiremezsek 50 bine yakın meslektaşımız şöyle bir duygu yaşayacak: Lisans sahibi olan lobi kazandı. Bir lobinin kazanmış olduğu duygusunu bu ülkeye yaşatmayalım değerli arkadaşlar. Gelin, vaktimiz varken bu işi değiştirelim. Bakın, öyle bir şey ki anlatması çok zor, teknik bir mesele ama basit bir şekilde anlatacağım: Bir doktor düşünün, ameliyata giriyor, ameliyata girerken hastanın tansiyonunu ölçebiliyor. Ama o doktora ameliyat yapmazken "Senin tansiyon ölçme yetkin yok." deniliyor bu teklifle birlikte. Yani böyle bir garabet var ortada. Bu garabeti, hazır bu kadar uzlaşma varken birlikte çözebiliriz. Çok uzun süredir yaşanmamış bir şeyi bu ülkeye yaşatabiliriz, uzlaşmayla bir haksızlığın önüne geçebileceğimizi tüm Türkiye'ye gösterebiliriz. Bence vakit çok geç değil. Bu Parlamento gece üçe kadar da çalışır, sabah beşe kadar da çalışır. Bu haykırışı lütfen duyun. Bir başka torba kanuna, bir başka kanuna lütfen ertelemeyelim, hazır herkes uzlaşmışken, sizden rica ediyorum, bu kanunu adalet temelinde çözelim.” diye konuştu.

"İNSANLAR BİRER BİRER İNTİHAR EDİYOR AMA SİZ; ‘BİZ O SARAYA YASAL KILIF UYDURACAĞIZ’ DİYORSUNUZ"

Söz konusu Kanun teklifinin Ahlat’a inşa edilmek istenen Cumhurbaşkanlığı Saray’ını Anayasa Mahkemesi’nin kararının üzerinden atlatacak düzenlemeler içermesini de sert cümlelerle eleştiren Milletvekili Hasan Baltacı, “Ben aslında bir hakkı teslim ediyorum. Bu sıralara baktığımda, aslında Sayın Erdoğan'ın siz AK Parti milletvekilleriyle ne kadar gurur duysa az olduğunu düşünüyorum. Çünkü üç hafta geçmiş, araya deprem girmiş, çığ felaketi olmuş, uçak düşmüş; üç hafta boyunca bu grup Ahlat'ta ki saray için ısrarla Meclise gelmiş, gecenin ikisinde Ahlat'taki sarayı yani Anayasa Mahkemesi’nin iptal etmiş olduğu Ahlat'taki o sarayı "Gecenin ikisinde çıkaracağım." demiş. Bu grup şunu demiş: Deprem olmuş "Araştırmayalım." demiş. Çığ düşmüş, çığın altında 2 canımız kalmış, o 2 canı kurtarmak için 34 can daha feda etmişiz "Önemli değil." demiş. Bu grup "O saray yapılacak kardeşim." demiş. "O saray Anayasa Mahkemesinin verdiği karara aykırı da olsa, Anayasa'ya aykırı da olsa bir tarafından dolaşacağız, mutlaka biz o saraya yasal, hukuki bir kılıf uyduracağız." demiş. Bakın, intiharlar Meclisin kapısına kadar dayandı. Birkaç gün önce Hatay'da intihar olayı yaşandı. Dün Kastamonu'nun Taşköprü ilçesinde bir intihar oldu. İşte dün geldi, Meclisin kapısının önünde bir vatandaşımız intihar etmeye kalktı. Niye? Çünkü siyaset toplumun gerisine düşmüş durumda. Her ne kadar ısrarla bu Meclise geliyor olsanız da aslında bu Meclis toplum nezdinde Türkiye'nin hiçbir sorununu çözmediğini bir kez daha tescil etmiş durumda. İşsizlik yüzde 40 seviyelerine gelmiş, biz burada millet bahçelerini nasıl yaparız onu düşünüyoruz. Ahlat’ta ki saraya bir kılıf uydurmak durumunda kalıyoruz. Saray yapabilirsiniz ama ben size şunu hatırlatmak istiyorum: Tarihin tekerleği asla geriye doğru işlemez. Sizden önce de saraylar yapanlar oldu. Yapılan sarayları ya yıkıldı, ya müze oldu. Gelecekte müze olacak bir saray için gecenin bu vaktinde ter dökmeye değmez arkadaşlar, değmez. Bunu bir kez daha ısrarla söylemek istiyorum. Eğer bu Meclis ter dökeceksek hepimizin uzlaşmış olduğu ve binlerce kişinin beklemiş olduğu yasal düzeleme üzerine ter dökmeliydik. Keşke o madde çıkmış olsaydı da mühendisler istedikleri yasaya kavuşmuş olsalardı ve toplum şunu görmüş olsaydı keşke: Yani "Bu Meclis uzlaşabilirse toplumsal sorunları da çözebiliyor." demiş olsaydı ama maalesef bu gece görüyorum ki bu ısrar bu sorunun çözülmeyeceğine dair. Israr ediyorsunuz, ısrarınızı anlıyorum ama siz de şunu anlamak zorundasınız: Ne kadar ısrar ederseniz edin, 31 Mart gibi bir olay yaşandı, o olaydan ders çıkarmadınız. Tekrar ısrar ettiniz, 23 Haziranda bir seçim oldu, ondan da ders çıkarmadınız. Ben ısrarınızı takdirle karşılıyorum ama bu toplumun sorunlarını çözmediğimiz sürece, masa üstünde bıraktığımız sürece ve aynı zamanda sizin sadece ideolojik ve siyasi programınıza hizmet etsin diye Anayasa'yı delmek için uğraşırsanız, emin olun, toplum hepimizin önüne geçecek. Onun için bir kez daha söylüyorum, çok geç olmadan bu ülkenin gerçek sorunlarına bu Meclis dönmek zorunda.” ifadelerini kullandı.