Sancaktaroğlu'ndan Sendikalara Cevap

Eğitim Bir-Sen Kastamonu Şube Başkanı Orhan Sancaktaroğlu, iddiaları yalanlayarak, bu iddialara kendi sendikalarındaki üyelerin bile inanmadığını belirtti.

  • 683
Sancaktaroğlu'ndan Sendikalara Cevap
TAKİP ET Google News ile Takip Et


Türk Eğitim-Sen ile Eğitim-Sen’in iddialarına cevap veren Eğitim Bir-Sen Kastamonu Şube Başkanı Orhan Sancaktaroğlu, iddiaları yalanlayarak, bu iddialara kendi sendikalarındaki üyelerin bile inanmadığını belirtti.


Eğitim Bir-Sen Kastamonu Şube Başkanı Orhan Sancaktaroğlu, yazılı yaptığı açıklamada, şunları kaydetti: “Sendikamıza ahlaksızca yakıştırmalar yapan yatay sendikanın başkanı, artık haddini aşmıştır.  Söylediği yalanlarına kendi üyeleri bile inanmamaktadır. Sendikamıza iftira atıyor”

“ARTIK BARDAK TAŞMIŞTIR”

“Yatay sendika başkanı hezeyan ve iftiralar içeren açıklamalarına bir yenisini daha eklemiştir” diyen Sancaktaroğlu, “Duyduğu bilgilerin doğruluğunu araştırmadan yapmış olduğu bu tür açıklamalara, kendi üyelerine olan saygımızdan dolayı bugüne kadar cevap vermedik, cevap vermek istemedik. Ancak yatay sendika başkanının yapmış olduğu son basın açıklaması artık bardağı taşırmıştır. Sendikamıza ahlaksızca yakıştırmalar yapan yatay sendika başkanı, artık haddini aşmıştır. Değneksiz olduğunu düşündüğü köyde oraya buraya sataşmakta, iftiralar zincirine yenilerini eklemektedir” dedi.

“SENDİKACILIKTAN ÇOK, SİYASET YAPIYOR”

Diğer sendikaların, sendikacılıktan daha çok siyaset yaptıklarını ileri süren Sancaktaroğlu, “Yatay Sendika başkanı yapmış olduğu okul ziyaretlerinde sendikacılığı bırakıp siyaset yapmaktadır. Bizim yaptığımız iyi işleri kendi kazanımları olarak aktaran, yanlış uygulamaların adresi olarak da sendikamızı gösteren malum sendika başkanı şunu çok iyi bilmelidir ki, artık söylediklerine kendi üyeleri bile inanmamaktadır” diye konuştu.

Eğitim Bir-Sen Kastamonu Şube Başkanı Orhan Sancaktaroğlu, şöyle devam etti: “Sendikacılığı Ulusal Birlik Hareketi adı altında 41 çakma STK ile 28 Şubat’ın 5’li çetesine özenerek, darbecilere ev sahipliği yapmaya indirgeyen ve yörüngesinden saptıranların ağzına sendikacılıkla ilgili cümle kurmak yakışmıyor. Yıllarca devletin bürokratik mekanizmalarına çöreklenenlerin milli iradeyi güçlendirmek yerine bürokratik barikatla darbeye, kavgaya ve kargaşaya hizmet etmeleri artık tüm toplum tarafından sorgulanmaktadır. Sendikacılığı darbecilere ırgatlık, yandaşlık ve payandalık olarak algılayanların; ruhlarına işlemiş ve üzerlerine yapışmış olan kirlerden arınma yerine millete tehditler savurma alışkanlığı devam ediyor.

Oturdukları koltukları kaybetmemek uğruna eski Türkiye sevdasıyla yanıp tutuşanlar bilsinler ki: Onlar eski Türkiye’yi geri getirmek için “Gezi Zekalılar” ile bu ülkenin mazisinde nasıl bir yer tuttuğu bilinen yapılarla kol kola yürüyüşler yaparken bizler sendika olarak üyelerimize ‘yönetici sınavlarına hazırlık kursları’ düzenledik. Çalışıp emeğinin karşılığını alarak bu mevkilere gelen üye ve yöneticilerimize yapılan saygısızlığı kabul etmiyoruz.

Eski Türkiye sevdalıları bilmelidirler ki, yeni çıkan kanunla artık hiçbir makam ve mevki ömre baki değildir, buralar, oturup ömür boyu kalkmayan, millete efendilik edenlere değil çalışan, üreten, milletine ve ülkesine hizmet edenlere geçici olarak emanettir. Bu şuur ve gayretle görev alan tüm arkadaşlarımıza güveniyor, başarılı olacaklarına inanıyor ve başarılar diliyoruz.

Yapıştıkları koltukları bırakmamak uğruna, bu ülkenin iradesine kumpas kuran, çeşitli kurumlara sızarak dış güçlerin maşası olan paralel yapıyla işbirliği yaparak çıkarttırdıkları bazı kararların arkasına sığınanlar bilsinler ki bu tür askeri, bürokratik ve yargısal vesayet eski Türkiye ile birlikte tarihin tozlu sayfalarında kalmıştır.

Son olarak açıklanan, müdür yardımcılıklarına atananların yarısının kendi üyeleri olmasına rağmen, ötekinin varlığına dahi tahammül edemeyen, kendi düşüncesi ya da ideolojisinden başkasına yaşam hakkı tanımayan, yöneticiliği kendilerine mubah, geri kalan herkese günah olarak gören, çalışmayan, üretmeyen, oturduğu koltuklardan ömür boyu kalkmak istemeyen kendini doğuştan imtiyazlı gören bu kesimin Yeni Türkiye korkusunu anlayabiliyor ve yaşadığı ruh halini tedaviye muhtaç görüyoruz”