TÜRKAV, Hacı Eşref'i kabri başında andı

İlimizin son dönem velilerinden gösterilen 'Deli Eşref' ya da hacı olduktan sonra 'Hacı Eşref' olarak bilinen Eşref Benlioğlu kabri başında anıldı.

  • 1963
TÜRKAV, Hacı Eşref'i kabri başında andı

TÜRKAV Kastamonu Şubesi, ilimizin son dönem velilerinden gösterilen “Deli Eşref” ya da hacı olduktan sonra “Hacı Eşref” olarak bilinen Eşref Benlioğlu’nu kabri başında andı.

TÜRKAV Şube Başkanı Hamdi Özden, anma programında Hacı Eşref Benlioğlu ile ilgili şu açıklamayı yaptı:

“Deli Eşref veya hacı olduktan sonra Hacı Eşref olarak bilinen Eşref Özbenli (eski şöhreti ile ve mahallî ağızla Benlizâdeler veya Benlioğlu/Benloğlu) H.1324/M 1906 yılında Kastamonu’da doğdu. Aslında varlıklı bir ailenin oğludur. Aile, eski İnebolu yolu üzerinde bulunan Hacıorta köyündendir. Babası Hacı Mustafa, 1912 Balkan Harbi’nde asker iken şehit olmuştur. Eşref Özbenli’nin yaşı icabı nasıl bir eğitim gördüğüne dair herhangi bir belge bulamamakla birlikte, sahih derecede namazlarını kılmasına; az ve öz konuştuğunda hikmetli konuşmalarına bakılırsa onun en azından bir mahalle mektebi eğitiminden geçmiş olduğu anlaşılmaktadır. Tavır ve hareketleri ile meczup biri olarak tanınan Deli Eşref, çarşı ve sokaklarda dilenir; çok az konuşur, sabır kelimesini sıkça söylerdi. Herkesin verdiği parayı almaz ve herkesten de para istemezdi. Bilhassa buluntu paraları kabul etmez; ayyaş, kumarbaz gibi kişilerle, kazancında helallik görmediklerinin paralarını, verseler de almazdı. Topladığı bu paraları kimsesiz fakir kişilere, öksüz ve yetimlere, muhtaç okul öğrencilerine, çeyiz hazırlığı yapan fakir kızlara, kırlarda ve köy yollarında bakımsızlıktan kullanılmaz hale gelmiş suların tamiri gibi hayır işlerine sarf ederdi. Rastladıklarından ‘Kuruş ver; kuruş, kuruş…’ diyerek para istermiş ancak o asla mücerred bir para dilencisi olmamıştır. Aldığı paraları, manevi bir ilhamla, helal ve temizlik derecelerine uygun keselere koyar ve onları uygun olan yerlere harcarmış.”

deli eşref kabri başında anıldı

Hacı Eşref’in tek başına bir vakıf gibi faaliyetler yaptığını, okulların açılmasıyla, şehirdeki ve bazı köylerdeki ilkokullara giderek muhtaç öğrencileri tespit edip, kimi okula 50 pabuç, kimi okula 40-50 önlük, kimine defter, kitap ve benzeri zaruri ihtiyaçlar götürdüğünü de söyleyen Hamdi Özden, şöyle devam etti:

“Bunları aldığı esnafa peşinen borçlanır, hesaplar açtırır ve topladıklarını kesesi doldukça o dükkanlara götürüp boşaltır, sayılanı hesaptan düşürterek peyderpey borçlarını kapatırdı. Onun bu halini bilen hiç bir esnaf itiraz etmez, hatta bizim de hayrımız dokunsun düşüncesiyle aldıkları mallarda ikramda bulunurlardı. Yaptıklarına ilaveten topladığı paralarla sokakta yaşlı, bakımsız bir fakir görse kadın olsun, erkek olsun hemen en yakın bakkaldan yiyecek bir şeyler alır hatta ihtiyaç durumuna göre giyecek malzemesi de alarak kendisine verirdi. Şehrin hangi mahallesinde olursa olsun yaşlılıktan dolayı evinden çıkamayan düşkünleri araştırır, ihtiyaçlarını alarak evlerine kadar götürürdü.”

Kaynaklara göre, Hacı Eşref’in yanında üç adet para kesesinin bulunduğunu da belirten Hamdi Özden, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:

“Sahipleri marûf ve güvenilir kimseler olan bazı kişiler (Muzaffer Ertaş) ve bazı dükkanlarda emanet para kutuları da varmış. Mesela Halıcı merhum İbrahim Selvi’nin, şehrin diğer güvenilir esnafının; daha sonraki yıllarda Kemal Pattabanoğlu’nun dükkanları böyle yerlerdenmiş. Oralara zaman zaman kesesini boşaltır, biriktirdiği paraları bütünletir, bir hayır için böylece stokta bulunurmuş. Aniden gidip, mesela bana 10 lira ver, diyerek para istediği dükkan sahiplerinin, çekmecelerinde bulunan kutusunu açtıklarında tamamı tamamına 10 lira bozuk para bularak şaşkınlığa düştükleri çok olurmuş. Eşref tarafından sayılması, hesabının yapılması mümkün olmayan bu halin izahı gerçekten zordur. Eşref, küfür bilmediği gibi küfürbazlardan uzak durur, onların verdiklerini almazdı. Çok gezer, gezdikleri yerlerde daima alim ve şeyh kişileri ziyaret eder, şayet fotoğraflarını eline geçirirse onları cebinde taşırdı. Şehirlerarası selam getirenleri, önceden karşılayarak alır; selamı getiren, unutup söylememişse hemen karşısına çıkarak ‘Hani benim emaneti niçin vermedin?’ der, böylece muhatabını şaşkınlığa uğratırdı. Bunun örnekleri oldukça fazladır. Hacı Eşref topladığı paralarla hırsızlara cüzdanını kaptırıp parasız kalanlara, hastanede çaresiz bekleyenlere yardım elini uzatır. Yürütülen bazı hizmetlerin altında bulunan gerçek eli bilmediğimizi itiraf etmeliyiz.”

Hamdi Özden, Kastamonu halkı tarafından sevilen bu değerli şahısların unutulmaması gerektiğini, TÜRKAV olarak manevi büyükleri hatırlamanın bir görev olduğu bilinciyle hareket ettiklerini ve bu zatın vefat tarihi olan Şubat ayında hava şartları uygun olursa Kastamonu halkına yönelik geniş katılımlı bir anma programı yapmayı planladıklarını söyledi.

Ayrıca Hacı Eşref’in mezarına giden yolun yapımında emeği geçenlere teşekkür ederek konuşmasını sonlandırdı.

Anma programı Hacı Eşref’in kabri başında okunan Yasin’i Şerif’in ardından yapılan hatim duasıyla sona erdi.