Bugün 28 şubat..
İrtica yalanıyla millete zulmedilen kara bir gün.
Post- Modern adlı zulmün yaşandığı bir gün.
Karanlık bir gün.
Kısaca ;
Turgut Özal'ın Adnan Kahveci'ye hazırlattığı kürt raporu,
Kahveci ailesinin şaibeli ölümü,
ve artan terör eylemleri..
Birer zemini oluşturmuştu.
Bunların yanında Kardak krizi ve şuan halen sıkıntısını çektiğimiz parlamenter sistemin getirdiği sorun yani hükümetin kurulamayışı,
zemini gittikçe hararetlendirmeye başlamıştı.
Necmettin ERBAKAN ve Tansu ÇİLLER ortaklığı ile bir koalisyon sürecine girmiştik.
Ve asıl süreç başlamıştı.
N. Erbakan'ın ilk gezilerinden olan MISIR gezisinde Kaddafi'nin bir çadırda Türkiye hakkında çirkin görüşlerine karşı Erbakan'ın hiç bir şey söylememiş olması Türkiye'de bulunan başta medya olmak üzere, muhalefet tarafından sert bir dil ile eleştirildi.
Erbakan'ın bir iftar programında tarikat liderlerini davet etmesi orduda rahatsızlığa sebep olmuştu.
Bir kaç gün sonra yüksek rütbeli askerler toplanarak irticanın hükümette olduğunu tartıştı.
Her yıl Sincan'da yapılan ''KUDÜS GECESİ'' programı orduda hareketliliğe sebeb oldu.
Sincan Belediye Başkanı Bekir YILDIZ mahkum edildi.
20 tank ve 15 zıhlı araç Sincan sokaklarından geçiş yaparak adım adım gelecek felaketin haberini veriyordu adeta.
Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven ERKAYA'nın ''İrtica PKK teröründen daha tehlikeli'' sözleri kulakları bir feryada alıştırmak istermişcesine söylenmiş bir söz gibiydi.
Tarihin en uzun MGK toplantısı bu süreç içinde yaşandı.
Hükümete ek karaklar iletildi.
Bu ek kararları sırasıyla yazmak isterdim lakin yazının çok uzaması taraftarı değilim
Kısaca milleti zora sokacak her karar uygulandı.
Medya susturuldu.
Halk korkutuldu.
Nasıl olduğunu henüz anlaya bildiğimiz hayalet düşmanın bize verdiği zarar azımsanmacak kadar çoktu.
Erbakan istifasını sunduktan sonra Süleyman Demirel hükümeti kurma görevini Mesut Yılmaz'a vermişti,
ve artık 28 Şubatçılar ne diyorsa o oluyordu.
Ülke allak bullak bir durumdaydı tabiri caizse altüst olmuştu.
Refah partisinin kapatılması görüşülürken konuşan Vural Savaş inanılmaz bir demeç verdi.
''Hiç bir parti Refah partisi kadar kapatılmayı hak etmemiştir'' demesi son noktayı koyar nitelikteydi.
28 Şubat süreci kara bir gündü.
Anayasa Mahkemesi Refah partisini kapattıktan sonra dahada kararan gün ülkenin üzerine çökmüştü.
O süreçte yaşayanlar daha iyi bilir ki zor bir süreç atlattık,
en az 8-10 yıl normalleşme süreci yaşadık.
Artık irtica yalanı ile gelenler son oyunlarını oynamaya başlamıştı.
Karalara bürünmüş kişileri o gün tanıdık.
Bütün ülkede irtica var mış gibi davranılmaya başlandı.
Başörtülü ve elinde Kur'an olan herkes irtica bahanesiyle zulüm gördü.
Müslüm Gündüz ve Fadime Şahin'i ilk o dönemde tanıdık ve bu kişilerin birileri tarafından kullanıldığını çok geç anlaya bildik.
Her kesime irtica tablosu ezberletildi ve zulmün adı değil kendisi vardı.
Zulmün ne şekilde yaşandığı ve yaşatıldığını anlatmaya gerek yok zira hepimiz artık herşeyin farkındayız.
28 Şubat'ta Lailklik elden gidiyor denildi,
Şimdi günümüzde irtica diye adlandırdıkları herşey bir bir yapıldı.
Laiklik bir yere gitti mi?
Gitmedi..
ama rahatsız oldular.
Misal en son TSK'da başörtüsü yasağının kalkması birilerini rahatsız etti.
Birileri çıkıp ''KARARGAH RAHATSIZ'' dedi.
Kim rahatsız ? Kim bu kişiler ?
Hiç fazla uzağa gitmeyin.
Sadece bu haberin yapılmasından sadece ve sadece 1 gün geriye gidelim.
New York Times rahatsızlığını belirterek ''Ordu eskiden Laik kimliği savunucuydu'' diyerek haber yaptı.
Şimdi kimlerin rahatsız olduğunu daha net anladık.
Daha çok rahatsız edeceğiz kimse merak etmesin.
Şimdi size çok sevineceğiniz bir haberim var.
Yazımın başında belirtmiş olduğum gibi 28 Şubatçılara en güzel cevap.
1995 yılında mezuniyet törenin konuşması engellenen başörtülü öğrencileri Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü Alim YILDIZ çiçeklerle karşılayıp
makamına kabul etti.
Birileri yine rahatsız çünki onlar bu milletten rahatsızlar.
Ve bizde millet olarak onları rahatsız aksatmayacağız.
Saygı ve sevgilerimle
