Öyle bir gün düşünün ki adalet,eşitlik için oluşturulduğunu iddia edip sonrada kendi içinde ayrıştırmacılığın âlâsını yapsın. Adına önce "kadınlar günü"desin sonra da 3. Enternasyonel Komünist partiler toplantısında "Dünya Emekçi Kadınlar Günü"olarak değiştirmeyi uygun görüp kadının hakkını savunmak için yola çıkıp kadını da kendi arasında 'emekçi' ve 'emekçi olmayan' şeklinde gruplandırsın.
Ne demek emekçi ..?
Yani maddi gelir sağlayan 'para para para 'dan ibaret değer bulan kadının günü kutlu olsun.Yoksa evde en zor, en nadide hizmetle evinin değeri mücevheri olmak tercihinde bulunan kadınların günü değil.Bir kere ne kadar da adil bir gün olduğunu buradan anlayabiliyoruz (:
İkincisi beni bir kadın olarak rahatsız eden durum ise kadınların tapılacak bir boyutta yüceltilmesi.Kadın niçin böyle ezik bir ruh halinde anlam veremezken anlamsızlıktan bir anlam çıkarıyorum.Kadının rol model anlayışından kaynaklanıyor.
Oysa bize Hz.Fatıma annemiz temsiliyle kadının yüceliğini Rabbimiz vermiş yani Sevgili Peygamberimizin soyu kızı Hz.Fatıma ile süregelmiş,bundan daha büyük bir devrim bir inkılap olabilir mi..
Aslında değinmek istediğim en önemli husus kadını yüceltirken basamak olarak erkekleri kullanıp onları ezilmiş bir noktaya taşıyanlar.Madem eşitlik istiyor hemcinslerim niçin ERKEKLER GÜNÜ yok öyleyse.Hem eşitlik asla adalet demek değil.Benim bildiğim hak arayan eşitliğin değil adaletin peşinde olmalı.Kadınlar günü var,kız çocukları günü var,mor çatılı kadınlar derneği var da niçin erkeklere böyle haklar verilmiyor.
Kadınların sadece kendilerinin ilgiye ihtiyaçlarının olduğunu düşünerek büyük yanılgıya düştüklerini söylemeliyim.
Psikiyatrist yazar Mustafa Ulusoy beyefendi "erkekler kadınlardan 10kat daha fazla ilgiye muhtaç,bunu hanımlar bilmeli"diyor.
Aslında insanı bir bütün olarak göremeyişimizin eseri bu ayrıştırma.Bugün tecavüzlerin yaşanması kadın yada erkek sorunu değil İNSANLIK sorunu.Yani insan olarak MERHAMET ten ve ŞEFKAT ten yoksunlaşmamızdan dolayı bu iğrenç olaylar vuku buluyor.Merhametini ve şefkatini kaybeden insan ise canavarlaşıyor.Artık kadın çiçektir edebiyatı oldukça sıkıcı.Çiçek koparılınca değil toprağa kök salınca,toprakta değerlidir.
Hemcinslerime şunu da söylemek istiyorum.Yek bana hep bana anlayışından bir an evvel vazgeçmeli.
Dişiliğiyle değil kişiliğiyle ön planda olan kadın güçlü kadın güçlü insandır.
Kadının değerini cesedi kadar olduğunu her noktada ima eden bu anlayışı ancak düşünen ,karakteriyle,kimliğiyle var olan kadın ;kadının sadece bedenden değil akıl kalp ruhla bir bütün olduğunu bu duruşuyla imzalayabilir.
Bugün evliliklerinin bitmesinin önemli nedenlerinden biri de kadınların hep beklenti içinde ve alıcı konumunda olması.Oysa kadın Rahim esmasının en ekmel temsilcisiyken MERHAMETİNİ ve ŞEFKATİNİ bu gösterişten ibaret günlerin olumsuz etkisiyle örtbas edildiğinin farkına varamıyor.
Bu hususu İsmet Özel beyefendi çok güzel anlatmış .Şöyle söylemiş:
''Peygamber Efendimiz aleyhisselatü vesselama ilk iman eden kim?
-Hazreti Hatice annemiz.
Devamında eklemiş,
Hz.Hatice'nin efendimize iman etmesiyle Peygamberimizin nübüvvet görevi tamamlanmıştır.''
Bu bir abartı olarak görülebilir fakat içinde muhteşem bir hakikati barındırmaktadır.Yani kadınlardan 10 kat daha fazla erkekler eşinin gözünde önemsenmek ,değer bulmak istiyor.Herhangi bir tavrını,işini bir erkeğin eşi onayladıktan sonra diğerlerinin pek de önemi yok gibi..
Velhasılı kelam...
Kadınlar yüceltilirken(ihtiyacı yok buna(: )tapılası bir metaa haline getirilip erkeğin konumunun basit,alaşağı edilmesi de mimsiz,kapitalist asrın oyunu.Biz de toplum olarak ne yazık ki gafil avlanıyor,oyuna geliyoruz.Daha uyanık olmalı bu oyunlara gelmemeli düşünmeli,akletmeliyiz.
Artık hepimiz biliyoruz ,Allah bizim şekillerimize dış görünüşümüze bakmıyoR.Kalplerimize ve işlerimize bakıyor.İnsan insanla hayat bulurken üstünlük de kadınlık yada erkeklikle olmuyor.Üstünlük isteyenler birbirleriyle takva için yarışsınlar.
Dünya ve beraberinde insan an be an ölümle buluşmaya hazırlanırken halceğizlerinizin,birbirinizin kıymetini bilin hanımefendiler /beyefendiler.
Sultan Süleyman'a kalmayan dünya bize mi kalacak yoksa?
