Pınar ÖNALAN

Sen oyunun kaçıncı bölümündesin...

Pınar ÖNALAN

  • 825

Okudun mu..!

Bilmiyorum, okumamış da olabilirsin,yahut okuyup dikkat etmemiş de ...
Farkettin mi..?
Bir oyunun kuralları daha en başından anlatılır ki sonra bilmiyordum, duymadım itirazlarıyla ortalığı velveleye vermeyelim. Bizim görevimiz kuralları can kulağıyla dinleyip, oyunun kurallarına göre hareket etmek..Yoksa heran yolda kalabilir ve heran hataya düşebiliriz.

Sen oyunun kaçıncı bölümündesin?

Ben Cahit Sıtkı'yla aynı satırları yazıyorum bu bölümde.Sesim soluğum ilkbaharı terennüm ederken ,bir an da sonlanabilir oyunum.

Mesele ne diye merak edip şaşkın şaşkın bakıyor gibisin!!

mesele oyunu kurallarınca oynuyor musun,yoksa oyunda olduğunu  unutuyor musun ..?

ve her oyunun içinde imtihan edildiğinin bilincinde  yürüyor musun bu  yolda.?

Dünyanın oyun ve oyalanma yeri olduğu öğrendiğimden  beri mahzun olmuyorum uzun uzun, kızgınlığım ,küskünlüğüm,hırçınlığım,hoyrat davranışlarım çok uzun sürmüyor artık. Anlık oluyor, küskünlüklerim de, kırgınlıklarım da; bir çocuğun oyunda kızgınlığı kadar en fazla.Bir çocuğun kızgınlığı başka bir oyuna geçinceye kadar yahut o oyundan ayrılınca sonlanır .

Bugün anneler günü.Yani benim annemin günü.Ben annemi en çok Uhud Dağı'na benzetiyorum.Uhud Dağı gibi o beni seviyor ben onu seviyorum.

Annelerin günü olur mu şimdilik bu konuyu teğet geçiyorum. Konu anneler günü olunca çocukluğumun fotoğraflarını kurcalıyorum hafızamda. 
Ehli dünyanın şanslı dediği türden bir çocukluğum oldu,bana göre nasipliydim.
Yokluk, yoksunluk gibi kavramları yaşamadım,belkide babam zor zamanlar geçirdi ama bize hissettirmedi.Her şeyin en kıymetlisine ulaştım,envai çeşit oyuncaklarım oldu , bir kız çocuğu için en mühim oyuncak bebekleri elbette.

Barbi bebeklerim,parmak bebeklerim hiç unutmayacaklarım arasında. Evet, maddi manevi nasipli bir çocukluk geçirdim, oyuncaklarım elimden hiç alınmadı.

Annem dini konuları hem öğreniyor, hem de bizi eğitiyordu öğrendiği bilgilerle. Oyuncaklarımın  elimden  alınmamasına rağmen bunun olabileceğini  öğrendim annemin öğrettikleriyle..Paylaşmanın güzelliğini sevdirdi bu öğretiler bana.

Büyüdükçe dünyanın oyun ve oyalanma mekanı olduğunu daha iyi hissettim. Çocukluğumda oyuncaklarım elimden alınmasada; yaş aldıkça zamanın bizden aldığı gençlik, güzellik kavramlarının yerini başka kavramlara bırakmaya hazır olduğunu gördüm.Allah adil ve mutlak adalet sahibi.

Sabit olan ne var ki bu alem de,her an yenilenen dünyamızda; sabit gibi görünen dağların bile hareket halinde olduğunu öğrendim. Akıp giden oyunun içerisinde hiç bir şeyin sahibi olmadığımızı anladım, hüzünlendiğim anlar oldu elbette ama hüznün girdabında sıkışıp kalmadım,hüznümün,efkârımın kimden geldiğini bilince  kızmadım kimseye kızamadım.
''Eşim, çocuğum ''deyip artık onları garantilediklerini sananların da koca bir yanılgıya düştüklerini gördüm.
Anladım ki....
Hiç birşey benimdir diyemem, sadece yanımdadır, diyebilirim.

Öğrendim elbette, sonunun başında dürüldüğü hayattta mızıkçılık yapanların da olabileceğini.
Bizim de bir çocuk gibi mızıkçısın işte! Mı zık çııııı diyebileceğimizi sadece. Zülmedenlerden olmamamamız gerektiğini de....
Ötesi bizi aşar,mahkeme-i kübra var, hem küskünlüğümüzde bir çocuğun küslüğü kadar olmalı bizi üzme tarafında rol alanlara karşı.

Demiştim, bir çocuk en fazla başka bir oyuna daldığı anda unutur tüm hataları..
Ve anneler uyarır...
Aman kızım/oğlum...
Oyuna dalıpta caddeye atlama,sağına soluna arabalara dikkât et..
Seni alıp gitmek istiyenlere sakın kanma.
Bu oyun ve oyalanma mekanında bize de yapılan uyarı tam da böyle...
Aldanma bu dünya hayatına, sadece bu dünyadan geçiyorsun,
Bu muhteşem sarayın sahibini tanımak için geldin buraya.
Dünya oyununa dalma, dalıp da asıl vazifesini unutma
Ne kadar şan şöhret sahibi olursan ol. Öldüğün gün hiçbiri kâr etmiyor.Kimse  bir şey yapamıyor senin için.

''Allah rahmet eylesin ve Rabbim ailesine sabır versin'' diyebiliyor  insan en fazla.Burası f/ani buranın yüzüne aldanma.
Allah ile bir gönül bağın olsun, herkesin seni terkettiği demde bir Rabbinle kalacağını unutma.

Güvenme ne tahtına, ne tacına, ne de bahtına!

'bir namazlık saltanatın olacak
taht misali o musalla taşında'

Herkes seni terketti,bir terk Rabbin seni terketmedi ve Rabbin  sana küsmedi. Şimdi henüz vaktin varken,henüz kaskatı kesilmemişken vücudun, henüz toprağın bağrına düşmemişken
secde et seni yoktan yaradana.

''Ömür yetmez, verdiğin bir nefesin şükrüne,
Ne mümkün bedel biçmek, yaşattığın bir güne.
Cennetleri vâdettin, hem de Kur'ân üstüne.
Haykırırken tabutlar, musallada an be an; 
Nasıl olur da Sana, secde etmez bir insan! ''(cengiz numanoğlu)

Yorumlar 1

Yazarın Diğer Yazıları