Mehmet YILDIZ

OKUMAK VE YAZMAK HAKKINDA

Mehmet YILDIZ

  • 516

Yazmak ne büyük bir nimettir. Yazmak; içini dökmektir. Yazmak şair olmak, yazar olmak değildir. Yazmak; gayet doğal bir eylemdir. İnsana kendini buldurmadır yazmak. Yazmak ne demek? Okumak ne demek? Sorularının cevabını doğru bulduğumuz takdirde bizi kendimize götürecektir. Hayat daha farklı, daha yaşanabilir ve daha verimli bir hal alacak. Keşke daha önce bu iki kelime ile tanışsaymışım diyeceksiniz. Konuşmanız, düşünceleriniz, hayalleriniz, istekleriniz değişecek; daha mutlu, huzurlu, bilinçli, kültürlü biri haline geleceksiniz. Peki, her şey bu kadar basit miydi? Bu sorunun iki cevabı var. Evet basit ve hayır basit değil. Çünkü yazmayı ve okumayı doğru anladığımız zaman basit olur. Lakin yanlış düşünceler ile hareket edersek basit olmaz.

Yazmaya gelmeden önce ilk başta okumak eyleminden bahsedelim. Okumak, yazmaya götüren öncü adımdır. Kitap, yazı, gazete, şiir. Her ne olursa olsun bu eylem içerisindedir. Şuan okuduğunuz bu yazı da bu eylem içerisindedir. Önemli olan okumaktır ama okumak için okumayalım. Yani sırf eylemi gerçekleştirmek için okumadan alınan verim, bizi yazmaya götüren öncü adım değildir. Okuyarak bilinçlenmek, okuyarak öğrenmek, okuyarak yaşamak gereklidir. Buna ek olarak okuma tek taraflı da olmamalıdır. Yani sadece roman veya sadece şiir okuyarak okumayı tam manasıyla gerçekleştirmiş olamayız. Binaenaleyh, edebi kitapların, şiirlerin romanların yanında sosyolojik kitapların, deneme kitaplarının, dini kitapların da okunması gerek. Okuma hakkında denilecekler bu kadarla sınırlı kalmamakla birlikte yazımızda bu kadardır.

Okumadan sonra gelen eylem yazmaktır, diyoruz çünkü çıraklık, kalfalık bitmeden usta nasıl olunmuyorsa bu işte de usta olmanın yolu okumaktan geçer. Okumadan yazmak sizce mümkün olabilir mi? Zanaatı bilmeyen berbere tıraş olmak; sanatı bilmeyen yazarın yazısını okumaktır. Evet, yazmak da bir sanattır. Ressam nasıl ki iç dünyasını resme dökerek sanat eseri ortaya çıkarıyorsa yazar da iç dünyasını kâğıda dökerek bir sanat eseri ortaya çıkarmış oluyor. Bu sanat eserini yapmak, yazar ve şair olmak yani yazmak zor gibi görünen ama yazdıkça derinlere inilerek git gide güzel bir hal alan bir olgudur. İnsanın dili ile ifade edemediği şeyleri dışarı vurması olan yazmak görünen kadar zor olmasa gerek. Evet, belki büyük yazarlarımıza ve şairlerimize haksızlık ediyor gibi olabiliriz ama öyle değil. Her kim ki içindekini yazıya dökerse ona özgün bir sanat eseri ortaya çıkmaktadır. Ve benim asıl kastetmek istediğim de bu sanat eserini ortaya çıkarmanın çok zor olmadığıdır. Yazma hakkında da söylenecek son konu şudur ki: Yazılan yazıyı birilerine beğendirmek için yazmak ve her yazılanı çöpe atarak olmadı demek yanlıştır. Bunun en büyük nedeni de dediğimiz gibi herkese öz bir eser vardır. Bu yüzden yazı olduğunca öz ve içten geldiği gibi yazılmalıdır. Montaigne’in dediği gibi yazı yazarken tüm kitapları aklımızdan çıkarmalıyız ki yazılan yazıya etki edip de sanat eserinin sanatçıya ait olmasını engellemesin.

Özetleyecek olursak, okumak ve yazmak eylemlerini birleştirirsek insan hayatına muazzam bir etki edecek yapı oluşur. Tabii bu yapının oluşması için okumanın ve yazmanın kaidelerini yazımızda bahsettiğimiz üzere doğru tahlil etmemiz gerek. Bu kaideler ile hareket edecek olursak hayat daha yaşanabilir ve daha verimli hale gelebilir. Bu dediklerimi en iyi anlayanlar okuyarak yazanlardır. O kişilerin hayatları diğer insanların hayatlarından daha farklıdır. Çünkü artık sanatçı konumundadır. Sanat eserleri ortaya çıkaran kişilerdir. Ve normal bir yaşamları yoktur diğer insanlara göre. Sadece yazarları kast etmiyoruz. Yazar yazısı ile, ressam resmi ile, mimar yapıtı ile bu ayrıcalıkları hak eder. Konumuz gereği yazmadan ve yazarlıktan söz ettik.

Binaenaleyh, okumak ve yazmak…

Yazarın Diğer Yazıları