Düşünce ve duygular buna göre şekillenir
Eğitim ve gelir seviyesi arttıkça bakış açısıyla birlikte düşüncelerde değişir.
Aşkta olunca,
Yaşamın tadı hissedilir.
Evlilik törenlerinde dişiye gelin denir.
Gelin demek zifafa hazırlanmak ya da hazırlanmış anlamına gelir.
Asya toplum yaşamlarında öteden beri sürüp gelen anlayış şudur;
Kızlar regl olduklarında evlenebilecek kadar büyümüş olduğu kabul edilir.
Çünkü regl olmak üreme gücüne erişmekle eş anlamdadır.
Bu olay sorgulanmaz ve masaya yatırılmaz,
Ta ki bir cinayet olmamışsa,
Bir kör kurşun vurmamışsa genç bir bedeni,
Bir bıçaktan kan akmamışsa,
Sorgulanmaz!
Ve değişmesi içinde çaba gösterilmez.
Avrupa yaşamlarında ise biraz farklıdır olayın boyutu,
Kızların evlenmesini üreme, ya da regl dönemine erişimle değil,
Yaş sınırına göre belirler,
Bu sınır 18 yaşıdır.
Yani bir yanda fiziksel gelişme ve büyüme,
Diğer yanda akıl ve bilinçlenme esas alınır.
Aynı anda birden fazla erkekle birlikte olabilir,
Birden fazla orgazm yaşayabilir.
Sevgisi, ana kucağının şefkati başka hiçbir şeyin yerini tutmaz..
Ananın yokluğunu hiçbir şey dolduramaz…
Ve kadın senede bir çocuk doğurabilirken,
Bir erkek her gün bir çocuk doğurtabilecek kadar üretkendir.
Baba da öyledir…
Varlığı güç verir adama,
Çocuklar babalarını kaybettiklerinde o güne kadar yaşamadıkları,
Yüreklerinde derin bir boşluk,
Ve yalnızlık hissederler…
En tatlı yaşamlar,
Sevginin doya doya yaşandığı
Aileler de yaşanır.
Ve aileyi aile yapan
Kadındır.
[Bu arada; huzuru balkonundan bakıp, denizin mavisinde arayan, yalnızlığını kendi iç dünyasında tek başına yaşayan Davut’a; çilek tarlasında hiç düşünmeden çileklerin tadına bakabileceğini, aşk için uzak diyarlara gidebileceğini, rüyalarında hep kırmızılıyı gören Mustafa’ya bir selam olsun…]
Kaynak: Aşk Yazarı Mustafa Çifci- www.mustafacifci.com