Ayhan ÇİFTÇİ

İstanbul'un fetih fitilini Candaroğulları yaktı…

Ayhan ÇİFTÇİ

  • 1270

Ecdad tarih yazmış, torunları okumasından imtina ediyor diyorlar ya, işte bu anlayışı kırma mücadelemiz devam ediyor.
Ecdad hakkında bildiklerimize bir yenisini daha eklemek istiyorum.
Eminimki birçoğunuzun da çok hoşuna gidecek.
O zaman buyurun başlayalım.
İstanbul’un fethinde Candaroğulları’nın bilinen rolleri vardır.
Mesela, Candaroğlu İsmail Bey, İstanbul'un fethinde yer almıştır.
27 Mayıs 1453 gibi girişilecek kati hücum arifesinde, Chalkokondyles’in yazdığına göre, 2. Mehmed tarafından, şehrin yağma edilmesine gerek kalmaması amacıyla teslim teklifinde bulunmak üzere, imparatorun yanına gönderilmiştir.
(Yaşar Yücel, Anadolu Beylikleri Hakkında Araştırmalar 1)
Fetihte surlara ilk gelen Candaroğlu İsmail Bey’dir.
Şehrin teslim edilmesini kumandasındaki askerleriyle Fatih adına, Bizans İmparatorundan istemiştir.
Ancak verilmemiştir.
 
Fatih’in annesi Devrekanilidir
Yine İstanbul’un fatihi Sultan 2. Mehmet’in annesi Devrekânili Hatice Halime Hüma Hatun’dur.
Artık bu konuya dair kaynaklar oldukça çoğalmıştır.
Öne çıkanları kısaca kayıt geçmesi açısında belirtmek isterim.
Fatih Sultan Mehmet’in dünyaya gelişi hakkında bakınız kıymetli tarihçi Reşat Ekrem Koçu ne diyor: … “Miladi 1432 yılı Mart’ının 29/30’uncu gecesi ve bir Pazar gününün sabahı saatinde ki güneş Arslan burcundaydı, İkinci sultan Murad Han’ın, Sinop Hükümdarı İsfendiyar Bey
(Kardeşi 2. Süleyman’ın Yıldırım Bayezid tarafından öldürülmesinden sonra Kastamonu’nun topraklarının Osmanlı’ya katılmasından sonra Sinop’ta beyliğin tek varisi olarak başa geçti, Ayhan Çiftçi notu)  kızı Hatice Halime Hüma Hatun’dan bir oğlu dünyaya geldi. Baba (2. Murad) sabah namazını kılmış, seccadesinde Kur’an okuyordu. Sureti Muhammed’i bitirmek, sure-i Fethe başlamak üzereydi, bir oğlu dünyaya geldi müjdesini verdiler. Genç adam, henüz yirmi sekiz yaşında, ikinci oğlunun gelişini sevinç gözyaşlarıyla dolarak karşıladı. “Ravza-ı Murad’da bir gül Muhammed’i açtı” dedi.  … kundak içindeki masumun kulaklarına, tekbir ve ezanlarla adını üçer kere “Mehmed” diye seslendi ve Bu şehzade Mehmed’imin kudümü şanına, aleme gülab-ı meserret saçılsın” dedi.  (Kaynak: Münevver Ayaşlı, İstanbul Dersaadet, sayfa 54-55)
Fatih’in öz annesi Hüma Hatun’dur ve oğlunun hükümdarlığından önce 1449’da Bursa’da ölmüştür. (1000 soruda Osmanlı İmparatorluğu-2, sf 33,  Erhan Afyoncu)
1425 yılında 2 Murad, İsfendiyar Beyin oğlu 2. İbrahim’in kızı Halime Hatun ile evlenirken, 2. Murad, kız kardeşlerinden Selçuk Hatun’u 2. İbrahim ile evlendirmiştir. Diğer kız kardeşi Sultan Hatun’u da İsfendiyar Beyin diğer oğlu olan ve Osmanlı hizmetine girmiş bulunan, Çankırı Sancak Beyi Kasım’a vermiştir.
(İ. H Uzunçarşılı “Çelebi Sultan Mehmed’in kızı Selçuk Hatun Kiminle Evlendi? Belleten, 82, 1957, sf255)
Bunun gibi kaynakları çoğaltabiliriz.
Ancak benim asıl değinmek istediğim konu başka.
 
Savaşın fitilini ateşlediler
Fethin kıvılcımını başlatan da yine Candaroğulları Beyliği askerleridir.
O dönem Candaroğulları Beyliği Devrekâni’yi yazlık olarak kullanan yine ilçede adına hamam (bugün harabe vaziyette, yüzüne bakan yok, tel örgü bile çekilmemiş) ve cami hayratı da olan İsmail Bey, Fatih’in dayısı olarak, bir kumandan olarak askerleriyle sefere iştirak etmiştir.
Bu arada Candaroğulları Beyliği'nin 1461 yılına kadar bağımsız olarak varlığını sürdürdüğünü belirteyim, yanlış anlaşılmaya mahal kalmasın.
İstanbul’un fethine tekrar dönecek olursak, İstanbul’un fethi hakkında birçok laf edilmiştir.
Ancak savaşı başlatan kıvılcım es geçilmiştir.
İbni Kemal ve Tursun Bey’de Rumelihisarı yapılırken Osmanlı askerilerinin köylülerden istediği koyunların verilmemesi üzerine çıkan kavgada ölen ve yaralananlar üzerinden başladığı anlatılan ve Fethe giden mücadelenin başlangıç hikayesini, Bizanslı tarihçi Dukas ise şöyle nakletmiştir.
 
“Rumeli Hisarı inşa edilirken Osmanlı ordusuna katılmak üzere 2. Mehmet’in eniştesi olan İsfendiyaroğlu (
İsfendiyar bey, İsmail Bey’in dedesidir, Ayhan Çiftçi notu) da İstanbul önlerine geldi. Silivri civarlarında askerlerinin atlarının ekili tarlalara girmesi üzerine köylülerle aralarında münakaşa başladı. Atlara müdahale eden Bizanslı, bir seyis tarafından dövüldü. Bunun üzerine köylünün akrabaları Türklere saldırdılar. İki taraf arasındaki çatışmada birçok insan öldü. Daha sonra padişahın huzuruna çıkılıp durum anlatılınca, 2. Mehmet köylülerin cezalandırılmasını emretti. Bizanslılar bu hadise üzerine şehrin kapılarını kapatıp, İstanbul’daki Türkleri hapse attılar. Sonradan özür dileyerek, esirleri serbest bıraksalar da iş işten geçmişti. Fatih, Bizans’a savaş ilan etti.” (1000 soruda Osmanlı İmparatorluğu-1, sf 246,  Erhan Afyoncu)
 
 
 
 
 

Yorumlar 2
hasan 15 Nisan 2016 18:16

Tesekkurler üstad belediyecilikte,gazetecilikte, tarih, kültür ve rehberlik te senin işin başarılarının devamını dilerim.

ahmet 15 Nisan 2016 17:13

Ayhan hocam kaleminize sağlık, inanın bunu ilk defa sizden duyuyorum ve gurur duydum

Yazarın Diğer Yazıları