Biz de Varız

Engel olma destek ol

Biz de Varız

  • 37076

Uzm. Öğrt. Rıfat Çakır
Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürü

ENGEL OLMA DESTEK OL

Sekiz ay önce başlamıştık köşemizi yazmaya. Bu süreç içerisinde meslektaşlarımız ile özel gereksinimli bireylerimize eğitim veren resmi kurumlarımızı ve özel gereksinim durumlarını anlatmaya, tanıtmaya çalıştık dilimiz döndüğünce.

Köşemizin bugünkü yazısında ise yıllarca uzayıp giden bir kaygıyı, korkuyu, tedirginliği, bir bebeğin dünyaya gelmesi ile başlayan mutluluğu, o bebeğin ve ailesinin geçirdiği evreleri, özel eğitimi, özel gereksinimli bireyleri, eğitim imkanlarını ve uygun eğitimi alabilmeleri için hangi yolu izlemeleri gerektiğini anlatmaya çalışacağım sizlere. Bunları anlatırken bilimsel araştırmalar ışığında hareket edecek ama sizleri akademik tanımlara, kanun ve yönetmeliklerin bürokratik terimlerine boğmadan masal tadında anlatmaya çalışacağım yaşananları. Ama gerçek bir masal…

Şimdi deminde bir çay doldurun bardağınıza şekerli ya da şekersiz. Ve benzer kaygıları yaşayıp yaşamadığınızı düşünerek okuyun bu yazıyı. Evet, günümüz tıp dünyasında değişik teknik ve testler uygulanmak suretiyle, uzman doktorlar tarafından özel gereksinim durumları daha erken teşhis edilebilse bile süreç, üç aşağı beş yukarı aşağıdaki gibi gelişmektedir.

Bir adam ile kadının birbirlerini sevip evlenmelerinin ardından, dünyaya gelen çocuk ile başlar rutin ya da rutin dışı yolculuk. Her adamın gönlünde erkek çocuğu, her kadının gönlünde kız çocuğu umudu yatsa da, aslında, sağlıklı olması en büyük dilektir anne ve baba için.

Bebek doğar isim verilir önce… Bizim bu köşemize sesimizi duyurabilme adına “Biz de Varız” ismini verdiğimiz gibi. Ardından fiziki görüntüsüne bakılır bebeğin, eli ayağı düzgün mü, bedensel bir sıkıntısı var mı, yok mu diye. Normal ise eğer derin bir nefes alır anne baba, ama bu her şeyin yolunda olduğu anlamına gelmez yine de. Zamanın cevap vermesi gereken soruları vardır daha.

Günler tek tek düşerken takvim yaprağından üç ayın sonrasında bebeğin gözlerinin önünden geçen nesneyi ya da sizin etrafında dolaşmanızı takip edip etmemesi ile görüp görmediği kanaatine, el çırpma, parmak şıklatma, odanın diğer köşesinden gelen ani bir sese tepki verip vermemesi ile işitip işitmediğinin farkına varırsınız. Normal ise derin bir nefes alırsınız yeniden ama bu da yetmez her şeyin yolunda gittiğini anlamak için. Zaman yine akmaya devam eder, yarınlarda cevaplayacağı sorular bırakarak zihninizde.

Birbiri ardına yarışırcasına geride kalırken aylar, sizin yapmanız gereken bebeğin sağlıklı bir duygusal gelişim kazanabilmesi için ona sevginizi, ilginizi, sıcaklığınızı göstermeniz, hissettirmenizdir. Çünkü bir bebeğin kendisine bakan az sayıda kişiye erken dönemde bağlanmasının duygusal sağlık ve fiziksel gelişim açısından hayati önemi vardır. Üçüncü yaşına doğru ilerlerken bebeğin derdini anlatabilir tarzda konuşması dil gelişiminin sağlıklı olduğunu gösterir. Söylediği kelimeler ev de neşe kaynağı olur size. Bu süreçte, bebeğin dile aşina olabilmesi için onu teknoloji ile baş başa bırakmak yerine, sürekli iletişimde olmak, yapmamız gereken en doğru iş, izlememiz gereken en doğru yoldur kanaatimce.

Bebeğin düzgün bir şekilde konuşuyor olması ile kaygılar yerini umuda bıraksa da her şey bitmiş değildir yine de. Kendisini üç yaşa doğru gösteren otizm spektrum bozukluğu, yaramaz, afacan gibi aşırı hareketliliği tanımlayan terimlerin arkasına saklanan dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ve zihinsel yetersizlik, özel öğrenme güçlüğü gibi daha çok çocuğun ilkokula başladığı yıllarda kendini fark ettiren özel gereksinim durumları bir kurt gibi kemirir durur zihninizi. Eğitim-öğretime okul öncesi kurumlarda ya da ilkokul birinci sınıf ile başlayan çocuklar için ilgili sınıf düzeyinin sonunda öğretmenleri tarafından akranlarına göre farklılık gösterdiği yönünde bir bilgilendirme yapılmamış ise velisine, her şey yolunda demektir. Yalnız bu düşük bir ihtimal dahi olsa yarın başka bir olumsuzluğun ortaya çıkmayacağının garantisi değildir. Ama sevinçtir, mutluluktur, umuttur sekiz yılın üstüne yaşanacak yeni yıllar için.

Kısaca anlatmaya çalıştığım bu süreç, çocuğun 8 yaşına kadar geçirdiği evrede anne-babanın belki dışarıya fark ettirmediği ama içinde yaşadığı, yaşattığı şüphelerdir. Buraya kadar her şey yolunda gitmişse ne güzel, ne mutlu. Ya gitmemişse… İşte o zaman başlar anne babayı ve yakınlarını etkileyecek, bir ömür boyu sürecek yorucu, yıpratıcı ve engellenmişliklerle dolu yolculuk.

Her ne kadar günümüzde genetik sebepler, çevresel etkenler, doğum öncesi, doğum anı, doğum sonrası nedenler, sosyo-kültürel ve ekonomik durum gibi pek çok değişkenin etkisi ile özel gereksinimli çocuk sayısında artış yaşansa da tüm anne babaların sağlıklı çocuklara sahip olması, var olan özel gereksinimli bireylerimize toplumumuzun “Engel olma destek ol” anlayışı ile yaklaşması dileklerimle…

Yazarın Diğer Yazıları