Antik Roma'nın en önemli hekimlerinden olan Galen (Bergamalı Galen), yaşadığı döneme damgasını vurmuştur. Tıp ve psikoloji alanında birçok deney ve çalışmalar yapmıştır. Galen, antik çağın en üretken Yunan yazarıdır. Galen'in yazdıkları arasında, bir kişinin efsanevi Atlas'ın (Yunan mitolojisinde gök kubbeyi omuzlarında taşıyan titandır) bir gün yorulacağından ya da hastalanacağından ve gökyüzünü düşürüp dünyayı ezip yok edeceğinden duyduğu saplantılı endişe ve kaygısından bahsetmiştir. Galene göre bu durum kişinin vücudunda aşırı derecede biriken kara safra sıvısından (melankoli) dolayı korku, kaygı ve agresyona neden olduğu yönündeydi. Modern psikoloji kaygı bozukluğunu; sürekli, aşırı ve durumla uygun olmayan bir endişe durumu olmasıdır şeklinde açıklar. Kaygının oluşmasında genetik, psikolojik ve sosyal faktörlerin etkilerinin olduğunu biliyoruz.
Diğer taraftan bu hikayedeki kişiye baktığımızda, kişinin aşırı derecede kaygılandığı ya da korktuğu Atlas'ın olmadığını gelişen bilim sayesinde biliyoruz. Bugün bize belki de bu hikayedeki kişinin kaygıları çok komik gelebilir. Antik Roma döneminde yaşayan bu kişinin kaygıları bilinmezlikten gelmekte olduğunu görüyoruz. Böylelikle Atlas’ın sağlığından kaygılanan bu kişi kendi sağlığını tehlikeye atmış oluyor. Bugün biz Atlas’ın dünyayı omuzları üzerinde tutmadığını biliyoruz. Peki bugün dönüp kaygılarımıza baktığımızda ne görüyoruz? Acaba biz bugün "Atlas titanının hastalanmasından" mı kaygılanıyoruz yoksa kaygılarımızın arkasında birtakım gerçekler yatıyor mu?
Referans
- Mattern, S. (2011). Galen and his patients. The Lancet, 378(9790), 478-479.
- Hankinson, R. J. (1991). Galen’s Anatomy of the Soul. Phronesis, 36(2), 197-233.
Klinik Psikolog Canahmet BOZ
