Hatırı sayılır, saygın, itibar gören, değerli, güvenilir anlamında kullanılan bir kelime muteber. Türkiye'nin muteber insanları kimlerdir diye, önce Google'a sorayım dedim. Cevap veremedi, alakasız başka başka şeyler çıktı. Hani yani, biraz kopya çekeyim demiştim ama olmadı. El mahkum kendi listemi kendim yapacağım.
Elbette ilk sıraya Atatürk'ü koyuyorum fakat o, aslında muteberlik makamının da ötesinde bir yerde. Biliyorsunuz, tarihimizde bir çok büyük devlet adamı vardır. Biz Türkler bu bakımdan şanslı milletlerdenizdir. Bilge Kağan'dan bu yana kimler kimler gelmiş geçmiş. Hangi birini saysak şimdi. Bir şeyin çok olması, bol olması değerini azaltır ya hani, belki de bu nedenle kıymetlerini pek bilemiyoruzdur. Alpaslan'ı, Fatih'i, Yavuz'u, Süleyman'ı, Atilla'sı, Mete'si ve daha neleri neleri... Elin çıka çıka bir Napolyon'u çıkmış ortaya, haliyle kıymetine kar yağdırıyorlar. İki de, Sezar ve Büyük İskenderleri var topu topu diyeceğim ama korkuyorum İlber Hocadan; köşeden çıkıp, çıkışır bana şimdi CAHİL diye. Ne Cahil olduğumuzu, sayesinde öğrendiğimiz ne iyi oldu, ne iyi. Bilmiyorduk çünkü cahilliğimizi! Önce ne olduğunu, ne olmadığını bileceksin ki; olamadıklarını olabilesin! Eksiklerini tamamlayasın Hocamızın birçok üstün meziyetinin içinde, belki de en değerlisi, fikrimce cahilliğimizi tescillemesi olmuştur. Şeytan tüyü olanlardan o; ne söylerse söylesin, herkes tarafından kabul görebilen sevimlilikte... Söylediklerinin doğruluğunun yanında, beden dilinin her daim relax görünümü, onu gören herkeste bir rahatlama ferahlama duygusu oluşturuyor. Bizde rahatlama duygusu oluşturan birisinin fikirlerini kabul etmek, karşı fikirde olduğun durumlarda bile kolaylıkla mümkünleşiyor. Duyguların insan için önemi burada nasıl somut bir hal almış değil mi. Yaşam içinde böyle örneklere rastlamak çok zordur oysa. Demek ki insanlarla anlaşmak için, aynı fikirde olmaktan ziyade yumuşak tavırlar içinde olmamız önemli. Hem de öyle önemli ki, bir nevi sihirli değnek sanki. Bence yaşayan muteberlerimizin başını İlber Hoca çekiyor fakat Atatürk'ümüzün muteberliği yarım kaldı, onu bir tamamlayalım. O bir kere değil iki, üç, dört yani defalarca muteber olmuş birisi. İlk muteberlik kazanımı Çanakkale Savaşıyla olmuş, ikinci muteberliğini kongreler yapıp milleti örgütlemesi ile almış, üçüncüsünü Büyük Taarruzla, dördüncüsünü devrimleri ile, beşincisini kadınlara verdiği medeni haklarla çatııır çatır almış. El alem bir tane muteberliği zar zor alırken, o silip süpürmüş ortalıkta muteberlik adına ne varsa! Muteber üstü muteber biridir Atatürk'ümüz, sevgilimizdir o bizim.
Bir diğer muteberimiz ise Türkan Saylan'dır. Benim onu layığıyla fark etmem, ne yazık biraz geç oldu. Yaşadığı zamanlarda da kendisinin farkındaydım ve takdir de ederdim, ancak gerçekten hak ettiği değeri, gidişinden sonra hayatını anlatan kitabı okuyunca anlayabildim. Ülkemizden cüzzam hastalığını def etmesi, onu tartışmasız muteberlik seviyesine çıkartıyor. Bir diğer muteberimiz Uğur Dündar'dır. O da Soğuk Oluğu kapattırarak bu mertebeyi bileğinin hakkıyla almış, ilkeli yaşamı ile örnek olmuş, değerli bir insandır.
Sondan bir önceki muteberimiz ise Ajda Pekkan'dır. İş disiplini ile Türkiye'deki herkese açık ara fark atıyor kendisi. Onun yaşında sahnelerde konser verebilen başka bir kadın şarkıcı ülkemizde olmadığı gibi, sanırım dünyada da yok. Kendi jenerasyonundaki tüm dünya kadın muadillerini bertaraf etmiş durumda. Tina Turner'lar, Dalida'lar falan hep sollandı. Aynı performansı gösterebilen, yaşdaş olduğu bir Cher kaldı! Kendisini istediği bir yere konumlandırdı ve o konumda kalmak için, ameliyatlarda dahil olmak üzere, yapması gereken her şeyi yaptı. Muteberlik makamını bileğinin hakkıyla aldı. Görüldüğü üzere benim liste pek uzun değil maalesef.
Sonuncu sırayı ise; herkesin kendisine özel, ona ait olan muteber kişisine ayırdım. İşte o kişinin adını da, buraya siz kendiniz yazın bugün!.. O kişi kimdir? Gerçekten böyle birisi yakınınızda var mıdır?... Yoksa da, niye yoktur?!
Sevgilerimle
