Ebubekir AKTAŞ

Kervanın neresindeyiz

Ebubekir AKTAŞ

  • 4206

Bir kervan yolculuğundayız. Saatleri, günleri, ayları ve yılları tüketiyoruz. Yolculuğumuz bazen neşe ile geçiyor bazen hüzün ile. Bizi vuslata erdirecek bineğimiz ise ömrümüz. Bulunduğumuz yaşam içerisinde seyrediyoruz bizi alıp götüren alemi. Sahip olduğumuz evlatlarımız, paramız, gayrimenkullerimiz, arabalarımız ve bütün varlığımız imtihanımızı zorlaştırıyor. Sahip oldukların çoğaldıkça insanın sorumluluklarını artırıyor. Bir göz odaya sahip isen bir lamba, bir kanepe, iki pencere senin sorumluluğun altındadır. Ama sayısız odaya sahipsen senin de saymakla bitiremeyeceğin sorunların olacaktır. Bu örnek sahibi olduğunu düşündüğümüz her şey için geçerlidir. Gerçi insan gerçekten sahibi olduğu hangi şeyi geride bırakabilir ki bu sebeple insan dünyada hiçbir şeye sahip değildir diyebiliriz.

-Nasıl mı?

Et tırnaktan ayrılmaz misali gibi. Tırnağımız ve parmağımızı kaplayan et bir bütündür. Başına onları ayıracak bir iş gelmediği sürece ayrılmaz.

Dolaysıyla sahip olunan bir şey kişinin yanında olmalıdır. O ne yaparsa yapsın ondan ayrılmamalıdır. Ölüm gelinceye kadar bizim muhafaza edip öldükten sonra da bir bütün olarak ahiret hayatına yolculuk ettiğimiz vücudumuzda bulunan ellerimiz, gözlerimiz, ayaklarımız vb. uzuvlarımızın kabre kadar olan serüvendeki sahipleriyiz biz aslında. Çünkü insan sahip olduğu şeyleri yanında her yere götürür. Yanımızda götüremeyeceğimiz her şeyin birer emanetçisiyiz. Kısacası sahibi olduklarımız bizimledir. Sahibi olamadığı şeylerin ise sadece arkasından bakakalırız. Biz bu kervanın yolcusu olduğumuzu hanın sahibi olmadığımızı sık sık hatırlamalıyız. Hatırlayıp yaşantımıza devam ettiğimiz sürece hileden ve hurdadan uzak kalacağız demektir. Bir insanın hayatında da hile hurda yok ise o kişi hiçbir şeye sahip olmasa ne yazar.

Mesrûrî der ki
Hileyle hurdayla hiçbir zaman yol alınmaz.
Doğru yolda gideni Hak yolda koymaz.

Yazarın Diğer Yazıları