Geçtiğimiz yıl Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarihine geçen bir başarıya tanıklık ettik. Kara, Hava ve Deniz kuvvetleri teğmenlerinin birincilikleri kadın subaylarımız kazandılar. Bu sadece bireysel bir başarı değil, Cumhuriyetimizin eğitimde ve fırsat eşitliğinde geldiği seviyenin bir göstergesiydi.
Uzun ve zorlu eğitim süreçlerinden başarıyla geçen bu genç kadınlar, cesaretleri, bilgileri ve azimleriyle tüm Türkiye’ye umut verdiler. Ancak bu büyük başarı 31 Ocak 2025 günü akşamı acı bir kararla gölgelenmiş durumda.
Yemin törenleri sonrasında ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ diye sevinçlerini paylaşırken bunun ‘disiplinsizlik’ iddiası ile disiplin soruşturmasına uğrayan ve neticesinde ‘İHRAÇ’ edilen 5 teğmen ve onları çok güzel yetiştirdiklerine inandığımız 3 komutan, sadece kendileri için değil, Cumhuriyet değerlerine inanan herkes için bir vicdan yarasıdır!
Teğmen olmak, uzun ve meşakkatli bir eğitim sürecini, disiplinli bir yaşamı ve yüksek bir sorumluluk bilincini gerektirir.
Birkaç ayda, sıradan bir ilanla subay yetişmez. Onlar yıllarca süren emek ve özveriyle hem akademik hem de fiziksel olarak üstün yetkinliklere ulaşmışlardı. Üstelik ihraç edilenlerden Ebru Eroğlu teğmen, 5 dil biliyor, birçok spor branşında birincilikleri olan, komando eğitiminde üstün başarı gösteren, dünyada bir eşi de olmayan teğmendi! Böyle bir cevheri nasıl yok sayarız, anlamak mümkün değil! TSK ve ülkemiz adına büyük bir kayıptır.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk her zaman askerleri ile gurur duydu. Bu gün onun ismini anan genç subayların cezalandırılması toplumda derin bir hayal kırıklığı yaratıyor.
Bizler, Türk Silahlı Kuvvetlerini modernleştiren ve dünyada saygın bir konuma getiren anlayışın, liyakatin ve adaletin yanında olmalıyız.
Bu toplumu üzen ‘ihraç’ kararının yeniden gözden geçirilmesini, adaletin sağlanması ve bu başarılı subaylarımızın hak ettikleri şekilde mesleklerine devam edebilmesi için herkesin sesini duyurması gerekiyor. Çünkü Mustafa Kemal’in askerleri bu vatanın yılmaz savunucularıdır ve onların başarıları, geleceğimize ışık tutmaktadır.
Toplumun vicdanı sızlamaktadır. Umarım hak arama süreçlerinde bu karardan dönülür ve onlar çok sevdikleri TSK’da görevlerine iade edilir.