İbrahim KARATAŞ

Birbirini Tanımanın Önündeki Büyük Engel Ön Yargı

İbrahim KARATAŞ

  • 494

Ön yargı, bir kimse veya bir şeyle ilgili olarak belirli bir koşul, olay ya da görüntülere dayanarak önceden edinilmiş olumlu veya olumsuz yargı, peşin hükümdür.

Günümüzde toplumsal ve ikili ilişkilerde sıkça rastladığımız bir durumdur. Olmadık yer ve zamanda bilip bilmeden karşımızdaki kişiyi yargılarız. Bu durum, gerek genel olsun gerek birebir olsun ölçüp biçmeden, karşımızdakinin duygu ve düşüncelerini önemsemeden, kişiye söz hakkı vermeden, sözlü saldırıda bulunarak muhatabımızı dolaylı yollardan idam etmektir. Bu tür söylemler bazen kasıtlı olsa da çoğunlukla bilinçsizlik ve düşüncesizlikten kaynaklanır.

Örneğin işe müracaat eden bir kişiyi düşünün. Herhangi bir şirket veya kurumun kapısından içeri girdiğinde orada bulunanlar kişiyi ilk kez görmüşler ve hakkında hiçbir bilgiye sahip değiller. Ama o insan hakkında tanımadan fikir yürütmeye başlarlar. Bilmiyorlar ki önyargı her daim yargı sahibinin elinde zehirli bir oktur. Bu okun sahibinden başkasını da vurduğu yoktur.

Ön yargı genel olarak kısa süreli kurulan arkadaşlıklarda, gelişi güzel muhabbetlerin sonrasında, menfaate dayalı birlikteliklerde karşımızdakini tanımadan verdiğimiz peşin hükümlerin tümüdür. Uzun süreli ve sağlam dostluklarda bunu göremeyiz.

İnsanlar bazen karşı tarafa baskın gelmek adına kendi fikirlerini dayatmaya çalışır. Bunu başaramayınca aynı kişiye ağır eleştiri yöneltip, aba altından soba gösterir. Bilmişlik taslayarak karşısındaki kişiyi kırar ve bunu marifet sayar. Sürekli konuşur ve karşısındaki kişiyi susturur. Çevresinde kendi gibi birkaç kişi daha bulduğunda psikolojik baskı yapar, muhatabın etki alanını daraltır. Belirli bir süre sonra bakar ki kişi onlardan uzaklaşmıştır. Bunu alışkanlık haline getirdiğinde tekrar arayış içine girer ve kendine yeni mağdurlar seçer. Aslında kişi ruhen hastadır ve bu durum onun rahatlama biçimidir. Alışkanlık haline gelen bu durum kendisi için rahatlama yolu, karşı taraf için kâbustur. İnsanlar böyle davranışı olan insanlardan uzak durmaya çalıştıkça ruhen hasta olan kişide kendini diğerlerinden güçlü görmeye başlar. Bu tür davranışı olanlara ”Arlı arından utanmış, arsız korkuttum sanmış.” deyimi biçilmiş kaftandır.

Karşımızdaki kişiyi tanımadan olur olmaz fikir beyan etmek son derece yanlıştır. İyi veya kötü hangi düşünceye sahip olursak olalım nazik ve kibar olalım çünkü insan kabalıktan kırılır. Açık giyinen bir bayana ‘Niçin açık giyindin?’ gibi sorular soramayacağımız gibi, kapalı giyineni gerici, yobaz vs olmakla yaftalamayız. “Hislerinize uyup adaletten sapmayınız...” ( Nisa 135) ayeti de ön yargısız yaşamı ifade eder. Ön yargılarımız eyleme dönüşmüşse bunun adı artık dışlamadır. Nefret ve taraf tutma dışlamanın muhtelif boyutlarıdır. Ön yargı insanın düşüncelerine kılıf, suizan yani mesnedsiz ve delilsiz bir yargıdır.

Hayata tek taraflı bakarsak tadını alamayız. Elimizde bir elma düşünelim. Görünüşte elmadır fakat bunun da çeşitleri vardır. Sulu olanı, ekşisi, tatlısı, sarısı, kırmızı vs. İlk etapta baktığımızda bize bazı çağrışımlar yapsa da onu tatmayınca onun hakkında fikir yürütemeyiz. Bu yüzden sabit fikirlerden vazgeçip düşünce alanımızı olumlu yönde genişletmeli ve kendimizi geliştirmeliyiz. Bu da bilinçli eğitimden geçer. Kişilerin rengi, dili, dini, ırkı, yaşadığı coğrafya ne olursa olsun onlara farklı düşünce ve gözle bakılmamalı. Toplumda önyargı beraberinde şiddet, nefret ve bölücülüğü getirir. Bu yönden hem birey hem de toplum açısından olumsuz birçok sonucu içinde barındırmaktadır.

İnsanın bilmediğinin düşmanı olduğunu unutmadan, çok sevdiğim bir söz ile yazımı noktalamak istiyorum. Çirkinlik diye bir şey varsa o da, insanların gözlerindeki ön yargılı ölçeklerdir.

Yazarın Diğer Yazıları