Hakk’ın ve hakikatin âşığı,
Ömrünü İslâm davasına adamış, İslâm şâirimiz!
Doğruluğa kul-köle olmuş, düşmanın karşısında dimdik durmuş,
Her zaman mazlumun safında bulunmuş milli şâirimiz!
Manevi ilim, fikir, zikir ve ahlâk âbidi.
Kur’an ve sünnet yolundan bir an olsun ayrılmayan,
Bir kalpte imân ve ümitsizliğin aynı anda bulunamayacağı düsturuyla yaşayan,
Tahkiki imânın sönmez meşalesi olan Türk şâirimiz!
“Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek” diyerek,
Dini ve milli benliğinden asla taviz vermemiş dava ehli, vatan âşığı şâirimiz!
Üstüne giyeceği sadece tek bir paltosu varken; bir yoksulun üşüdüğünü görüp,
Tek bir paltosunu da düşünmeden o yoksula veren merhametin timsâli şâirimiz!
Âkif’in üşüdüğünü görenlerin, “ödülü kabul etseydin hiç olmadı kendine bir palto alırdın!” demelerine karşı en hiddetli bakışıyla cevap veren kahraman şâirimiz!
Eşref Edip’in Âkif’e, “İstiklâl marşını niçin Safahat’a almadınız?” diye sorması üzerine,
“İstiklâl marşını millete hediye ettim. O milletindir, onun benimle alâkası kesilmiştir. Zaten o, milletin öz malı ve eseridir; ben yalnız gördüğümü yazdım” diyecek kadar müsâmahakâr olan, naif ve nâdide şâirimiz!
Hediyen bu milletin başı, gözü üstüne!
Bu millet hediyeni, en ulvî emanet bildi.
Bir ân olsun gölge düşürmemek için mücadele etti, ediyor, edecek de!..
Allah (c.c) bir daha bu millete İstiklâl Marşı yazdırmasın!
Ruhun şâd olsun.
Mekânın cennet, makamın âli olsun.
İstiklâl Marşı’mızın kabulünün 100. yılı da mübarek olsun.
