İnsanın doğup büyüdüğü yerler gibisi yoktur. Ne kadar güzel, meşhur yerlere gitsek de bir süre sonra memleketimizi özleriz. Memleketin havası, suyu, arkadaşlığı bir başka gelir bize. Memleket, yurt dışına gittiğimizde Türkiye, Türkiye içinde bir yere gittiğimizde kendi ilimiz, ilçemiz veya köyümüzdür. İhsan Ozanoğlu, bu duyguyu şöyle anlatıyor:
“Türk yurdunun gerçi her yeri şirin
Kastamonu’nun doğal güzelliklerini Hakkı Bayraktar şöyle dile getirmiş:
“Ormanı mubandır, suları berrak,
Türkiye’nin en çok beğenilen yerlerine gidersiniz. Ama bir süre sonra Kastamonu’yu özlersiniz. Dönüşte arabanızı Ilgaz’da bir çeşme başında durdurup buz gibi sudan kana kana içtiğinizde “Oh be. Var mı benim memleketim gibisi dersiniz.” Ilgaz’ın yeşili, Kadıdağı’nda yaptığınız piknik bir başka güzel gelir size. Emin Baydil bu duyguları şöyle dile getirmiş:
“Yeşilinde gölge güzel, çay güzel
Ilgaz, ünlü şair Zeki Ömer Defne’ye de ilham vermiş ve o meşhur “Ilgaz” şiirini yazdırmıştır:
“Dalı var; göklere yeşil direktir,
Sizin memleketinizin delileri bile bir başka güzeldir. Yavuz Bülent Bâkiler, “Kastamonu’nun Delileri” başlıklı şiirinde Deli Satıye’yi, Deli Ziya’yı, Deli Eşref’i tanıdıktan sonra şu mısraları yazmış:
“Siz de Kastamonu’nun delilerini
Memleketinizde yaşanmışlıklarınız vardır. Gençliğinizin geçtiği yerler vardır. Oraları özler ve unutmazsınız. Siyami Özel, “Aşk olsun Diye Yaşadık Bu Şehri Bivefada” başlıklı şiirinde bu duyguları şöyle ifade etmiş:
“Ah efendim benim de gençliğim vardı görecektiniz
Kastamonu’nun her ilçesinin ayrı bir güzelliği vardır. Bu güzellikler adeta sizi büyüler. Fuat Altun da bunu “Kastamonu” başlıklı şiirinde şöyle dile getirmiş. Yazımı bu mısralarla bitiriyorum:
“Cide, İnebolu, Abana, Bozkurt,
Eşsiz ormanları, ağaç denizi
Bitmez güzellikler, ben saya saya
Ayrıdır cazibesi vardır her yerin
Velâkin tesiri füsûnu derin
Âşıklar Sinâsı Kastamonu’nun”
Lâtiftir havası Kastamonu’nun.
Yeşillik, çemenlik def eder merak
Bağ, bahçe safası Kastamonu’nun.”
Kadıdağı, yudum yudum al beni,
Her mevsimde koynundaki ay güzel,
Kadıdağı, Kadıdağı çal beni.”
Gölü var; dağlara düşmüş yürektir.
Yolu var; içinde yitsem gerektir,
Bir Ilgaz, er Ilgaz, yar Ilgaz!”
Görebilseydiniz çok severdiniz.
Hallerine bakıp şaşırırdınız,
Ve ‘Bunlar ne güzel deli!’ derdiniz.”
Öfkeli, korku bilmez, her şeye baş kaldıran
O durgun Aşağı İmaret’ten
vurgun yemiş gibi geçerdim.
Akşam oldu mu dere boyu, Olukbaşı,
Vakıfta bir kahve vardı hani mor salkımlı
Ve gramofonda hep aynı türkü:
“Kale’nin ardında duman.”
Her biri güzel, sanki bir zümrüt.
Bir de güzel Devrekâni, Azdavay,
İnan görmeyenin haline vay vay!
Çatalzeytin, Küre büyüler bizi
Beher içen boncuk, bak dizi dizi
Dizili boncuktur il Kastamonu.
Taşköprü, Araç ve dahi Tosya.
Devrez ve Gökırmak bekliyor dostla.
Sahilleri güzel il Kastamonu.”