Mehmet USTA

İstif - a...

Mehmet USTA

  • 935

İSTİFA müessesesi; Demokratik Hukuk Devletlerinin Kamu-Devlet idareci ve yetkililerine tanıdığı ve sağladığı görevi bırakma, vazifeden ayrılma, vazgeçiş biçiminin Hukuki tanımıdır.

Hıyerarşik Devlet yapılanması içerisinde, seçilme- tayin- atama- geçici veya kalıcı vazifelendirme yöntemiyle, Kamu- Devlet kurumunun herhangi bir kademesinde yükümlü- vazife yürütenlerin, tercihen veya zarureten üslendiği o görevden ayrılma- el çekme iradesinin yazılı - imzalı beyanı, resmi prosedürdeki adıdır İSTİFA!

Mamafih İSTİFA; Demokratik- Hukuk Devlet yapılanması içerisinde ve Demokrasiyi benimsemiş- özümsemiş- içselleştirmiş Devlet- Kamu yükümlü ve görevlilerinin fiilen işlettiği- uyguladığı, kamuoyunca anlaşılan ve kabul gören bu manasıyla, işlevselliğinin devamen muhafazaya çalışıldığı Cumhuriyetle özdeş bir tanımdır.

2016 "hain FETO kalkışması" tabiriyle toplum zihnine yerleştirilmek istenen o meş'um süreç sonrasında bariz bir şekilde gelişen ve altı çizilerek vurgulanmaya çalışılan "YENİ TÜRKİYE" imaj ve sistem değişikliğiyle birlikte kısmen ve tedricen telaffuz edilmeğe başlayan,

İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu'nun bir gece yarısı algısı olarak ortaya koyduğu (sun'i) "AF DİLEME" beyanıyla T.C. DEVLET literatürümüze belki de ilk kez giren "AF TALEBİ" (bağışlanma) isteği, Sayın Cumhurbaşkanı katında kabul görmemiş, AF-EDİLMEMEK anlamında tarafına geri iade edilmişti.
Başka bir  anlatımla mesela; Sayın Soylu AF talebiyle boyun büktüğü, etek öptüğü kapıdan, sözümona işlediği vebalin altında kalmış olarak geri dönmüş, TEVBESİ kabul görmemişti...

Devlet geleneğinde örneği olmayan "AF DİLEME" anlayışı, bu alıştırma stratejisinin ardından artarak ve volüm yükseltilerek devam edegeldi, malesef!

Mesela!
Yine bir gece yarısı "At izi- İt izine karıştı..." bağlamında isyankar bir üslupla, bu kez de yazılı AFFEDİLME istek ve talebi Damat Albayrak eli ve diliyle hazırlanmış, hikmetinden sual olunmaz sırrınca da makamen kabule mazhar kılınmıştı bile...

Her ne kadar emrivaki modeliyle 1-2 Bakan ve teknokrat değişikliği uygulanmış olsa da, bunlar AFFEDİLME yöntemiyle değil, EL-ÇEKTİRME (azledilme) biçimiyle gerçekleşmişti.

Yukarıdaki örnekleriyle takvimsel periyotta sıralamaya çalıştığım AF UMMA- AF EDİLME- AFFA UĞRAYAN şanslılar kervanına katılabilen isimlerden birisi de bu kez Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk bey olarak dikkatleri çekti...

Ancak benim dikkatimi asıl celbeden şey, AF dileyen isimden ziyade, AF TALEBİNDE bulunan ATANMIŞIN oturtulduğu o makam idi.
Mamafih makamın adı MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI.

Yani hem MİLLİ kısmı,
Hem de EĞİTİM kısmıyla oldukça manidar olan MEB. temsil eden zatı muhteremin İSTİFA değil de, AF telaffuz etmesi idi...

Zira 19 yılda 14 kez değiştirilerek AŞURE ÇORBASI haline getirilen eğitim sistemi, yine 19 yıılık iktidar süresince 7 farklı isime yer verilen Milli Eğitim Bakanlığı görevi...

3 örnek üzerinden ta baştan beri altını çizmek istediğim esas nokta ise; alışılagelmiş DEVLET ETİĞİ ve öteden beri uygulanagelmiş DEVLET ADABI sadedinde görülmeyen- duyulmayan "AF TALEBİ" idi.

Binaenaleyh... Laik- Demokratik- Sosyal- Hukuk Devlet geleneğinde AF değil İSTİFA müessesi işlevselleşmeli ve içselleşmeliydi...

Hiç kimse "Öküz altında Buzağı aradığımı" düşünmesin!

Halk arasında amiyane tabirle AF ile İSTİFA kastedilen sonuçları itibarıyla aynı anlamda karşılık bulabilir, anlaşılabilir, tamam da...

DEVLET NİZAMI açısından ve ETİK değerler muhtevasında AF ile İSTİFA, birbirinden çok farklı kavram ve anlamları ihtiva etmektedir TDK (Türk Dil Kurumu) açısından da...

Tıpkı 100. yaşına girdi- girecek TÜRKİYE özel isminin önüne "YENİ" 'Belirleyici Sıfat' ekinin zikrediliyor olması gibi...

TÜRKİYE CUMHURİYETİ = İstifa,
Yeni TÜRKİYE = Af talebi.

Ne yalan söyleyim, bana masumca gelmiyor bu değişiklikteki sır ve gizem...

Bildiğimiz ve inandığımız üzere AF (bağışlanma) tabiri, biz Türk ve Müslüman toplumda daha çok, Din'i Kavram- İslami bir terim olarak karşımıza çıkmakta...

Fiili uygulamada ise; "KUL'un bilerek veya bilmeyerek işlediği hata- günah ve kusurlarından dolayı, Yüce ALLAH'IN manevi huzurunda BAĞIŞLANMA- MAĞFİRET- AF beklenti ve umudunu tazelemesi, dilemesi, arz ve niyaz etmesi, Rabbının Yüce katına el- avuç açarak yalvarıp- yakarma Duasının eyleme dönüşmüş hali" olarak benimsenir ve kabul görür.

Oysa DEVLET idare ve geleneğinde KURALLAR MANZUMESİ vardır ve işlevseldir.
DEVLET; bünyesinde görev alan fertlerin GÜNAH- KUSUR ve HATALARIYLA ilgilenmez!

DEVLET idaresinde SUÇ varsa CEZASI,
KUSUR varsa TAMİRİ,
HATA yapılmışsa TELAFİSİ mümkündür.

DEVLET kademesinde görev ve yetki alanlar şayet; kasten ve taammüden SUÇ- KUSUR ve HATAYA düşerler- düşmüşler ise, bunun karşılığında bir ÜST MAKAMDAN, Amir veya Komutanından AF- ÖZÜR- BAĞIŞLANMA dileyerek çekip-çıkıp- sıyrılıp gitmezler- gidemezler.

Mamafih TÜRKİYE; Demokratik-Laik- Sosyal bir Hukuk Devletidir.

Yazarın Diğer Yazıları