Mehmet USTA

Lisan-ı hal...

Mehmet USTA

  • 2787

İnsanın kendisini ifade etme biçim ve metodlarından birisi (dil) lisanıdır.

Yaşamı boyunca ilişki içerisinde bulunduğu diğer canlılarla iletişime geçmek, onlarla rabıta sağlamak, insana mahsus duygu, düşünce ve fikri durum ve yapısını en açık ve anlaşılabilir biçimde ifade edebilmenin yegane unsuru "Lisan-ı hal" de diyebiliriz...

Binaenaleyh... "Kişi dilinin altında gizlidir" kelamı kibarı da bunu ifade eder.

Yeri gelmişken şu örnekle de bu konuyu genişletebiliriz.

2017 yılında 8. Uluslararası Türk Dili Kurultayının açılış konuşmasını yapan Sn. Recep Tayyip Erdoğan dili; "milli ruhumuz" olarak nitelemiş ve Yunus Emre'nin sözün ve dilin önemini, "Sözü bilen kişinin, yüzünü ağ ede bir söz. Sözü pişirip diyenin, işini sağ ede bir söz. Söz ola kese savaşı, söz ola bitire başı." dizeleriyle ortaya koyduğunu ifade etmişlerdir.

Yukarıda zikrolunan Sn. Cumhurbaşkanına ait bu tanımlamadan da anlaşılacağı üzere Dil; aidiyeti ve milliyeti belirleyen "Milli Ruh" tur.

Bu tanımlamadan hareketle söz sırası, tam da siyasi kimliklere gelip dayanmışken... Siyaset arenasında serdedilen Dil- Lisan- Uslup konusuna dikkat çekmek, son zamanlarda çirkinleşen, çirkefleşen siyasi üslup ve siyasi söylemlerin, toplumsal dengeyi tahrip ettiği, içtimai ve sosyal alanda yarılma ve kırılmalara ön-ayak olduğuna da dikkat çekmek istiyorum.

Tarihi süreç çerçevesinde bakıldığında; beylikler- devletler- hatta imparatorluklar kurmuş, eylem ve ef'alleri, adil hükümleri ve Lisan-ı münasip ahvalleri mucibince 4 kıtayı cem edebilmiş, tek çatı devlet idare ve iradesinde 600 yıl dünyaya hükümranlık edebilmiş bir nesil ve ırkın,
Cumhuriyet dönemi ve 1945-46 yılıyla 'çok partili' döneme geçişi de dikkate alınarak ele alınıp değerlendirildiğinde; 'üslub-u beyan liaynihi insan' kavram ve tabirine hassasiyet gösterildiği, yapıcı bir dil ve üslubun İdare-i maslahat açısından müsbet kazanımları beraberinde getirdiği görülesi bir gerçekliktir.

Yine maziye dair sıkıntılı dönemler de dikkatlice analiz edildiğinde; ne zaman ki Siyasi üslup şirazeden çıkmış, ayrıştırıcı ve ötekileştirici Dil (ses) volüm yükseltmiş, lügat ve terimler tensibine mügayyır serdedilmeye başlanmış ise... idame-i devlet, huzuru millet, saadet-i cemaat, içtimai ve sosyal hayatta sıkıntıya düşüldüğü apaçık görülmüştür.

Yakın tarih itibarıyla bakıldığında yine, Anarşi- terör- kargaşa fitilinin ateşlenmesinde, toplumsal yarılma ve kırılmanın yükselmesinde en etkili zaman ve enstrümanlardan birisinin de LİSAN-I SİYASET olduğu zahiri gerçektir.

100 yılı bulan Cumhuriyet tarihi içerisinde 'Demokrasinin inkıtaya uğradığı- uğratıldığı karanlık dönemler' öncesi ve sonrasıyla objektif analiz ve tahlile tabi tutulduğunda...
Ahlaki ve Örfî değerlerimizden, İnsani ve Evrensel ölçüt ve kıstaslardan saptırılmış bir dil, nezaketten ve zerafetten yoksun, saygısız ve saygınsız siyasi çekişme tarz ve üslubunun ivme kazandığı dönemlerle örtüştüğü vicdanen de tescillenmiştir.

Binaenaleyh... Tarihsel süreç içerisinde kullanılan DİL (lisan-üslup) sebebiyle içtimai hayata dair gözlemlenen müsbet ve menfi sonuçlara dair kanaatimi böylece ifade ederken...

Şu gerçeği bir kez daha vurgulamak isterim ki; "DİL BİR MİLLETİN HAFIZASIDIR."

Zira KONFÜÇYÜS; "Bana bir dil verin size bir ulus yaratayım" demiştir.

Yine GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK; "Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması milli hissin gelişmesini sağlar. Türk dili; dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki bu dil şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır" tespit ve tahlilinde bulunmuştur.

Bu tavsiyeden de hareketle diyorum ki; her ne kadar "Hafıza beşer nisyan ile malûl" olsa da... DİLİMİZİ de MİLLETİMİZİ de, KÜLTÜR ve ADETLERİMİZİ hassasiyetle sevelim ve koruyalım.
En önemlisi de AHLAKIMIZA temel teşkil eden İSLAMÎ NORMLARDAN kopmayalım- uzaklaşmayalım.

Bu ÜLKEYİ, bu MİLLETİ, bu ECDADI, bu TARİHİ, medeniyet tarihinin bu KÖKLÜ MİLLETİNİ diliyle, diniyle, ahlakı ve kültürüyle muhafaza edelim, koruyalım ve sahip çıkalım.

Ve en önemlisi de...
TAHRİP EDİCİ DİL,
TAHRİK EDİCİ ÜSLUP, 
BÖLÜP PARÇALAYAN LİSAN-I HAL-İ AHVALDEN uzak duralım ve kaçınalım.

Sürç-i lisanımız olduysa affola...

Saygılarımla.

Yazarın Diğer Yazıları