Sami TAŞCI

BU ATEŞ İMAN GÜCÜYLE SÖNER Mİ?

Sami TAŞCI

  • 307

Her şey bir cümlede gizli: Köylerinde okul olmadığı için, tek bir devlet yurdu bile olmayan ilçede ortaokula gitmek zorunda olan yoksul kız öğrenciler, yangın çıkışı kilitlenmiş ahşap tarikat yurdunda yanarak can verdi!

Her şey cansız bedenleri bir ambulansın içine üst üste atılan çocukların ailelerinin cümlelerinde gizli: Dördüncü sınıfa kadar ailesinin yanında okuyan Cennet, köyde ortaokul olmadığı için ilçe merkezine gitmek zorunda kalmış. Doktor olmak istiyormuş. Babası diyor ki “Tek yurttu burası. Eleştirme şansımız da yoktu ki. Mecburduk. Ücretsiz kalıyordu. Hafta sonları da gelemiyordu, ulaşım sağlanamamıştı. Ben kendi imkanlarımla kızımı alıyordum. Belediye Başkanına ‘Ücretsiz servis verin; çocuklarımız eve gelebilsin hafta sonları’ dedik. Onu da çok gördüler. Kızım okumak istiyordu. Hangi liseyi kazanırsa imkanlarımı zorlayıp yollayacaktım ileride. Durumumuz yok ama elimden geleni yapacaktım.”

Yoksulun çocuğuna köyünde okul yok. Olan da 4+4+4 sistemiyle kapatıldı. Çocuklar taşımalı eğitime mahkum edildi. Devlet taşımalı eğitimde de ailelere yeterli maddi desteği sunmadı. İlk ve ortaokuldaki 100 öğrenciden ancak birinin devletin yurt imkanından yararlanabileceği bir yokluk düzeni kurulurken, il ve ilçelerde karanlık tarikat yurtlarına bedelsiz arsalar tahsis edildi. Binalar hibe edildi. Nakdi yardımlar yapıldı. Aileler mecbur bırakıldı tarikatlara, cemaatlere... Bunların kurduğu yurtların/pansiyonların denetlenmesi için değil, denetlenmemesi için özel “ihtimam” gösterdi iktidar. Kaymakamı, müftüsü, belediye görevlisi, milli eğitim müdürü hepsi birden bu karanlık oluşumların kendi meşreplerince işlettiği yurtlara/pansiyonlara koruma kalkanı oluşturdu.

Babaların ya madende ya ormanda çalıştığı, anaların ücretsiz aile işçiliği yaptığı Aladağ’ın köylerinde devlet, “bütçe kısıntısı” nedeniyle köylerin okullarını kapattı ama her köye dev camiler inşa edip, imamlar atamayı, bir devlet yurdu açmayıp 6 milyon 639 bin liraya müftülük binası dikmeyi iş bildi.

Yoksulun “Hiç değilse çocuğum okusun” deyip kimi zaman göz yumarak, kimi zaman bu tarikatların cemaatlerin etkisinde kalarak kendilerince bir gelecek hazırlamaya çalıştıkları çocukları yanarak ölmüyorlarsa bedenen, ruhen ve fikren suistimal edilerek başka bir cehennem ateşine atıldılar. Yaşanan istismar vakalarında, çocukların göz göre göre çıkan yangınlarda canlarını yitirmesi üzerine açılan davalar sürüncemede bırakıldı. Aileler davalardan el çektirilirken, devlet, “Hizmetleriyle öne çıkmış kurumlarımız” diye sahip çıktı bu karanlığa.

Kız çocuklarını ya okula gidememekle ya da gidip bedenine, canına kastedilmesi tehdidiyle baş başa bırakan bu düzende kağıt üstündeki sosyal devletin ‘sosyal’i tarikatlara, ‘devlet’i sermayeye peşkeş çekildi. Olan yine yoksula, yoksulun çocuğuna oldu.

Şimdi çıkıp “Hepimizin evine ateş düştü”, “takdiriilahi” filan açıklamaları yapıyorlar, çünkü yaşananların taammüden bir devlet cinayeti olduğunun üstünü “iman gücüyle” örtmeye çalışıyorlar. Genç kadınların ve kız çocuklarının gündemde sadece tacizle, istismarla, evlilikle, köhne tarikat yurtlarında başlarına gelenlerle yer bulabildikleri bu cehennemde, Türkiye tüm varlığıyla tepeden tırnağa yaldır yaldır yanarken, bu yangını “fıtrat”la, “kader”le benzin taşıyarak harlıyorlar.

İşte bu tablo, yayın yasağı getirerek korumaya çalıştıkları “Huzur ve güven ortamının” kimin için güven, kimin için cehennem olduğunu ortaya koyan tablodur. Anası tarım işçiliğine giderken kamyon kasasında, babası maden ocağında, kendisi ne idüğü belirsiz bir tarikat yurdunda can veren yoksul çocuğun yanmış bedeni üzerine inşa edilen huzur ve güven ortamına rıza göstermemizi bekliyorlar.

Huzurlu da değiliz, güvende de değiliz. Çocukların yaşamlarına kastedenlere, hepimizin hayatını bu köhnemiş karanlığa hapsetmek isteyenlere huzur da güven de vermeyeceğiz!

Yorumlar 1
Recep Sönmez 18 Temmuz 2017 20:26

Doğmalardan kurtulmak için BİLİME inanmak gerekir.Tarikatlar,dini vakıflar bu ülkeye sömürmek için bir arac haline getirildi. İlkokullardan başlayacak SIBYAN okulları Bilime değil hurafelere dayalı eğitim yapar.Ezbere dayanır ve akıl gelişimini yavaşlatır.Gericiliginde istediği tamda budur.

Yazarın Diğer Yazıları