Sami TAŞCI

TAŞERON İŞCİLERE ATILAN KAZIKLAR

Sami TAŞCI

  • 441

AKP’nin taşeron işçileri kadrolu yapacağı haberleri çıkıp, hazırlanan 696 sayılı KHK basına düştüğünde, biz de dahil, pek çok kişi bu düzenleme ile işçilerin tümünün kadroya geçirilmeyeceği gibi taşeron işçiliği de kaybedebileceğini yazmıştık.

Doğrusu taşeron işçi olarak çalışanların tümünün bütün kazanılmış hakları ile birlikte kadrolu işçi yapılması ve taşeron firmaların işyerlerinden çıkarılması idi.

AKP sözcüleri tüm taşeron işçilerin kadroya geçirileceğini tekrar tekrar açıkladılar. Bizim kaygılarımızı, muhalefetin AKP’ye çamur atması, gerçek dışı iddialarla işçilerin kafalarının karıştırılmaya çalışılması olarak göstermeye çalıştılar. Öngörülerimiz gerçekleşti.

AKP, taşeron işçilere önce feragat dayatması yaptı. Kadrolu olmak için işçilerden açtığı davalardan feragat etmesini ve eski işyerinden bütün alacaklarını aldığını beyan etmesini istediler. Bunları yapmayanları almayacaklardı. İşçiler istemeye istemeye istenileni yerine getirdi.

Feragat da yetmedi, bu kez güvenlik soruşturmasını geçemedin diye taşeron firmadan ayrılan, “alacaklarımı aldım” diye sulhname imzalayan ve davalardan feragat eden işçiler ortada bırakıldı.

Oysa, bu işçilerin tümü taşeron firmalara girerken sabıka sicil kaydı alıp öyle işe girmişti. Hiç birinin bir mahkumiyeti, hatta hakkında açılan bir soruşturma dahi yoktu.

O halde, güvenlik soruşturması diye kadroya alınmayan ve taşeron firmadan da ayrılıp ortada kalan işçiler niye bu akibete uğradı?

AKP, OHAL KHK’leri ile ihraç ettiği yüz binden fazla kamu emekçisi gibi, taşeron işçilerin bir kısmını da ihraç etmiştir. Bu ihraç edilenler de çoğunlukla AKP muhalifi, Alevi, sendika üyesi, hakkını arayan işçiler içinden seçilmiştir. İşçiler, ücretlerimiz düşük, iş güvencemiz yok, sosyal haklarımız kısıtlı diye şikayet edip kadrolu işçi olup haklarına kavuşmayı beklerken işinden de olmuştur.

İşçilere “dava açın” deniliyor. AKP’nin politikalarına, idari işlemlerine karşı karar vermeye çekinen bir yargı. En az dört sene sürecek dava süreci. İşsiz kalan işçilere birkaç bin liraya mal olacak dava masrafları.

Güvenlik soruşturması nedeniyle işe alınmayan taşeron işçiler, memuriyete kabul edilmeyen memur adayları, göreve ve uzmanlığa başlayamayan doktorlar, mecburi hizmetini yapamayan doktorlar... Bunların hepsi, OHAL kalktığında, yargı rutin çalışmasına başladığında haklarını elde edeceklerdir. Üstelik devlet bu mağdur kişilere yüklü tazminatlar da vermek zorunda kalacaktır.

O halde, güvenlik soruşturması gibi fişleme uygulamalarına derhal son verilmeli ve mağdurlarının hakları iade edilmelidir. Aksi takdirde AKP bu hukuk dışı uygulamaların hesabını ileriki günlerde veremez.

Yorumlar 2
Sami Taşcı 06 Nisan 2018 10:38

Taşeron işcilerimiz diger itiraz dilekce örneklerini Evrensel gazetesi sitesinde bulabilirler.3 Nisan

TAŞERON İTİRAZ DİLEKCE ÖRNEĞİ 05 Nisan 2018 09:23

Bu dilekçe kurumun Tespit Komisyonu'na verilecektir. - Bu itiraz dilekçesi üzerine yine ret verilirse, 60 gün içinde idari yargıda dava açma (ve ayrıca işe iade davası açma) hakkı saklıdır. İTİRAZ DİLEKÇE ÖRNEĞİ ………. Tespit Komisyonu’na, 696 sayılı KHK ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 1 Ocak 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan tebliğinde aranan tüm koşulları sağlamam, kadroya geçiş sınavında başarılı olmam ve gerekli tüm belge ve evrakları teslim etmeme rağmen; kadroya geçişim hakkımda yapılan arşiv araştırması/güvenlik soruşturması sonuçları nedeniyle yapılmamıştır. Taşeron işçilerin kadroya geçişi için 696 sayılı KHK’nın 127. maddesi uyarınca aranan koşullardan biri de Devlet Memurları Kanunu’nun 48. maddesinin (A) bendinin (8) numaralı alt bendine göre “Güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olmak”tır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 1 Ocak 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan tebliğinin 7. maddesine göre kadroya geçiş için başvuran işçiler adına arşiv araştırması yapılması gerekmektedir. Yani Devlet Memurları Kanunu’na atıfla aranan koşul, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca arşiv araştırması ile sınırlanmıştır. Ancak birçok il ve kurumda arşiv araştırması yerine güvenlik soruşturması yapıldığı anlaşılmaktadır. Sonuçları tarafıma ayrıca tebliğ edilmediği için şahsım hakkında arşiv araştırması mı, güvenlik soruşturması mı yapıldığını bilme olanağım bulunmamaktadır. Bununla birlikte şahsım hakkında arşiv araştırması yerine güvenlik soruşturması yapılmış olması halinde, bunun ilgili tebliğe ve dolayısıyla mevzuata aykırı olduğunu ve güvenlik soruşturmasının sonuçlarının yasal anlamda tarafımı bağlamadığını belirtmek isterim. Öte yandan ilgili tebliğin 7. maddesinde şu hüküm yer almaktadır: “İlgili mercilerden intikal eden arşiv araştırması sonucunda elde edilen bilgilerin değerlendirilmesi tespit komisyonunca yapılır”. Söz konusu değerlendirmenin yapılacağı aşama ise şüphesiz tespit komisyonunun tebliğin 9. maddesi uyarınca yapmış olduğu inceleme aşamasıdır. Bu aşama çoktan sona ermiştir. Ancak çalıştığım kuruma arşiv araştırması / güvenlik soruşturması sonuçları tespit komisyonunun çalışmalarının tamamlamasının, sınavlara hak kazanan işçilerin listesinin yayınlanmasının ve hatta sınavların gerçekleştirilmesinin ardından ulaşmıştır. Kadroya geçmek için tüm koşulların tamamlanmasının ardından, arşiv araştırması/güvenlik soruşturması gerekçe gösterilerek kadroya geçişim yapılmamış olup; bu durum Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 1 Ocak 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan tebliğine açıkça aykırıdır. Kaldı ki, kadroya geçişe engel teşkil edecek herhangi bir mahkumiyet ya da cezam olmadığı halde sonuçlarının tarafıma tebliğ edilmediği bir arşiv araştırması/güvenlik soruşturması gerekçesiyle kadroya geçiş hakkımın engellenmesi, Anayasa’nın 38. maddesinde yer alan“Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz” kuralına ve masumiyet karinesine de aykırıdır. Ayrıca belirtmem gerekir ki tarafıma gösterilmeyen ve tebliğ edilmeyen arşiv araştırması/güvenlik soruşturması sonucunun “olumsuz olduğu” yönündeki iddiayı hiçbir biçimde kabul etmemekteyim. Arşiv araştırmasının/güvenlik soruşturmasının olumsuz çıkmasına yol açabilecek bir durum da söz konusu değildir. Tebliğin 7. maddesine göre arşiv araştırması sonucunda elde edilen bilgilerin değerlendirilmesi yetkisi tespit komisyonuna aittir. Arşiv araştırması ya da güvenlik soruşturması sonuçlarında yer alan ve tarafıma tebliğ edilmeyen bilgileri kabul ya da ikrar anlamına gelmemek üzere, tespit komisyonunun takdir yetkisini şahsımın aleyhine kullandığı, kadroya geçişim yönünde karar vermek yerine aksi yönde karar verdiği anlaşılmaktadır. Eski hükümlü işçilerin bile eski hükümlü belgesi alarak kadroya geçişi için yönetmelik değişikliğine gidildiği koşullarda, herhangi bir mahkûmiyeti olmayan şahsımın kadro hakkından yoksun bırakılması hakkaniyete de aykırıdır. Yukarıda yaptığım tüm açıklama ve hukuki dayanaklar ışığında, işbu itirazımın Tespit Komisyonunuzca incelenerek kabulünü ve kadroya geçişimin için gereğinin yapılmasını saygılarımla arz eder; aksi takdirde yasal ve Anayasal tüm haklarımı kullanacağımı, idari yargıda ve iş mahkemesinde dava yoluna gideceğimi bilgilerinize sunarım. İsim Soyisim: TC Kimlik No: İmza: Adres: Telefon numarası:

Yazarın Diğer Yazıları