Selahattin DEMİREL

Evliyalar Şehrindeki ve Ülkemizdeki Ayılar

Selahattin DEMİREL

  • 358

Önce farz namazların ardından okunan teşrik tekbirleri bir ikindi vakti veda etti ve sonra da bayram “bana eyvallah” deyip aramızdan ayrıldı, artık bayram bitmişti!

Neler gördüm bu bayramda? 16 Ağustos gecesi İstanbul Esenler Otogarı’ndan neredeyse yarım saat gecikmeli kalkan otobüsle memleket yoluna düştüm. Daha o günden yoğunluk başlamıştı ve o gece itibariyle benzine, mazota sağlam bir zam yapılmıştı. Malum, döviz kurları, yakıt fiyatlarını da etkiliyordu.

Bolu’dan geçerken eski yolu kullanan kaptan şoförümüz, diğer yoldaki yoğunluktan dolayı bunu tercih ettiğini söylüyordu. Kastamonu’ya yaklaşırken hem kaptanlık hem de muavinlik yapan ve kaptan koltuğunu diğer şoföre bırakan ağabeye, iki görevi icra edişini anımsattım, “ben otobüs sahibiyim.” dedi. Birçok büyük otobüs firmasında olduğu gibi Kastamonu yerel firmasında da şahıs otobüsleri, firmaya çalışıyorlardı. Uykusuzluktan, yorgunluktan ve bu işin pek de yapılacak cinsten olmadığından yakınan hem muavin hem kaptan hem de otobüs sahibi ağabeye, bunu değiştirmek için bir projeniz var mı? diye sorduğumda, “proce, otobüsçülüğü bırakmak!” diyordu.

İlçeme geldiğimi, hem yolu takip edişimden hem de otobüsten iner inmez yanımızdan geçen bir aracın yolda savurttuğu tozlardan anlamıştım, evet Devrekâni’deydim ve yolların durumu içler acısıydı.

“Daha başka neler gördün? Ondan bahset!” diyen varsa, sıralayayım:

­­­­­­­­­­­­­Arefe günü benzin istasyonunda lüks sınıftaki aracına benzin alan bir hanımefendinin benzinin son fiyatına, elindeki fişi kontrol ederek uzun süre inanamadığını ama yapacak da başka bir şeyinin olmadığını,

Eşinin mezarının yanına kendisi için de yer ayırıp iki kişilik bir aile mezarı yaptıran ve çok sayıda 5 litrelik su şişesini de bu mezarın yanına dizen amcalar, ağır ameliyat geçiren ama umudunu hep güçlü tutup yaşama sevincine hayran kaldığım teyzeler, “hoş geldin, iyi bayramlar, bayramınız mübarek olsun” nezaketinden çok uzakta olan hiç de küçük sayılmayacak gençleri,

Geçen sene Hakk’a uğurladığı annesinin kuş uçmaz, kervan geçmez bir köy mezarlığındaki mezarı başında aralıksız bir şekilde Yasin ya da Mülk Suresi okuduğunu tahmin ettiğim bir ablayı, kızları ve torunlarını onu bekler bir vaziyetteyken, Hakk’a uğurladıkları yakınlarının mezarlarının olduğu ilçe mezarlığında da kek-çikolata-şeker dağıtan insanları,

Ve yolları kötü ama kendi güzel ilçemde belediyenin anons hoparlöründe “bir adet çocuk bulunmuştur, kaybedenlerin…” ilanını ve özellikle ilçe meydanında düşürülen cüzdanların, kredi kartlarının ve araç-ev anahtarlarının her şeye karşın yine bu anons yoluyla sahibine ulaştırılmaya çalışıldığını,

Derin dondurucularına kurban eti yığan Müslümanları, arka camında “Şefaat Ya Resulullah” yazan Kartal marka aracıyla ailecek köy köy gezip kurban eti toplayan bir pay talipçisini gördüm.

Görüp duyduklarımın en fecileri;

Kastamonu’da hastaların neredeyse kullanmaya zorunlu bırakıldıkları bir özel hastanenin yeni doğum ünitesinin enfeksiyon yüzünden kapatılmasını, bebeklerin devlet hastanesine yönlendirilmesini ve anlı şanlı Kastamonu yerel basınımızın-köşe yazarlarının bu konuya hiç değinmeyişini,

Doğadaki, hayvanat bahçesindeki ve sirklerdeki ayıları tenzih ederek söylüyorum ki sayıları az olmayan AYI’ları da gördüm. Ne mi yapıyorlardı? Bol bol silah sıkıp sözüm ona “erkekliklerini” ispat ediyorlardı. Kundaktaki bir bebeği, oyun oynayan bir çocuğu, yoldan geçen bir yolcuyu, kitap okuyan birini korkutmanın vebalini hiç mi düşünmüyor bu magandalar? diye sordum.

Bu cinsin kimi üyeleri de trafikte seyir hâlindeyken içtikleri bira kutularını yollara atıp çevremizi temiz tutma konusunda yeterince bilgilendiriyorlardı bizleri! “Evliyalar Şehri” bu Kastamonu değildi muhakkak, milliyetçi nutuklarla “14 bin evliya var burada” deyip 14’ünün bile ismini sayamamak da bir başka tezattı! Ve bu cinsler sadece bu şehirde değil ülke genelinde hiç de az sayıda değillerdi!

Ayılar İçin Zorunlu Bir Açıklama

Siz, hiç silah sıkan, içtiği birayı, direksiyon başında içmesi yetmiyormuş gibi yollara atmayı meziyet sayan bir ayı gördünüz mü? Onlar insan değil ki ateş etsinler, alkol alıp trafik terörü estirip çevreyi de katletsinler değil mi?

Biz, kabalık edenleri ayılara benzetirken ayılar da kabalık eden hemcinslerini insana benzetmesinler, ne dersiniz? Barış Manço’nun “A de bakıyım…” diye başlayan “Ayı” isimli sanat ve anlam yüklü eserini de bu ayıları bile gocunduran magandalara armağan ediyorum.

Atatürk Devrekâni’de

28 Ağustos 1925’te İnebolu’dan Devrekâni’ye geçen Mustafa Kemal Paşa, ilçemizin İstiklâl Savaşı yıllarındaki Müdafa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı olan Mehmet Fuat Müftüoğlu’nun çiftliğinde misafir oluşunun 93. Yıldönümü münasebetiyle düzenlenen etkinliğe ben de katıldım. Protokol ağırlıklı bu törenle ilgili ayrı bir yazı yayınlamak istediğimden, şimdilik değinerek geçiyorum.

Zafer Bayramı, Mustafa Kemal Paşa ve Kartallı Kâzım

İstiklâl Mücadelesi’nde gayret gösteren, canından geçip şehit olan, türlü fedakârlıklarıyla bizlere her zaman umut etme dersi veren şehitlerimizi, kahramanlarımızı Mustafa Kemal Paşa ve İstiklâl Savaşı komutanlarımızla birlikte rahmet ve saygıyla anıyorum.

Her 30 Ağustos’ta Atatürk’le beraber aklıma bir kahramanımız daha gelir: İbrahim Göleber.

Kim mi bu kahramanımız? Üstat Nazım Hikmet’in meşhur Kuvayi Milliye Destanı’nda kod adı Kartallı Kâzım olarak bahsedilen kahramanımız. Nasıl anlatmıştı şair onu? Düşmana çalışan bir işbirlikçiyi alt etmesiyle anlatıyordu:

Demek istediğim,
böyle günlerde bile, böyle bir adamı bile bu çeşit öldürüp
ortalık duruldukta, yıllarca sonra mehtaba baktığın vakit
üzüntü çekmemek için,
ya insanlarda yürek dediğin taştan olacak,
yahut da dehşetli namuslu olacak yüreğin,
Kâzım'ınki taştan değildi çok şükür,
fakat namuslu.
Ne malûm? dersen :
Dövüştü pir aşkına,
yaralandı birkaç kere
ve saire.
Ve kavga bittiği zaman
ne çiftlik sahibi oldu, ne apartıman.
Kavgadan önce Kartal'da bahçıvandı,
kavgadan sonra Kartal'da bahçıvan...

İstiklâl Savaşı kahramanı Kartallı Kâzımlara, Çanakkale Kahramanı Seyit Onbaşılara selam olsun…

Yorumlar 1
tevfik r 15 Eylül 2018 09:34

kastamonuda bağımsız ve tarafsız olan korkusuz, sindirilmemiș ve maddi çıkarlar pesinde olmayan özgür bir gazete okumak istiyorum size katiliyorum.

Yazarın Diğer Yazıları