70 milyonluk yılbaşı ikramiyesi tam bilete çıkmıştı ve ödülün sahibi talihli henüz ortaya çıkıp parayı tahsil etmedi.
“Şu kadar zaman geçti, şu kadar zarar etti, parayı alıp şöyle yatırım yapsaydı şimdi şu kadar kazanacaktı!” diye haberler yapıldı bu talihli hakkında.
Hani, zenginin malı, züğürdün çenesini yorar dedikleri buydu işte. Talihli hayatta mıdır? Kimdir, nerelidir? Kaç yaşındadır, kadın mıdır, erkek midir, iyi midir, kötü müdür? soruları zihinlerde dolanırken kim düşündü talihlinin bu ödülü reddetmesi ihtimalini?
Öyle ya! Bugüne kadar Milli Piyango tarihinde büyük ikramiyelerin sahibi çıkmış, sonra aradan yıllar geçip bu ödülleri nasıl kötü kullanıp eski hayatlarını arar hâle geldikleri üzerine de pek çok yayın yapılmıştı ama böylesi hiç olmamıştı! İşte oldu belki de! Ne yani olamaz mı?
Kemal Sunal’ın “100 Numaralı Adam” filmindeki Mülayim gibi kısa bir süre sonra hayatta olmayacağını bilen talihlinin ikramiyeyi alıp halka açık tuvalet yaptırarak “Ben bu saatten sonra gelen paranın içine…” dediği bir ruh hâlinde olabilir belki bu talihli de.
Esrarengiz Hayırsever
Ya mahallede kapıların önüne para dolu zarfları koyan hayırsevere ne demeli? Mahallelilerin “Hızır” diye andıkları bu kişi, önce Beyoğlu Hasköy’de görülmüştü, sonra da Regaib Kandili’nde Başakşehir’de aynı hayırlı eylemi yaptı.
1000’er liraların bulunduğu zarfları ihtiyaç sahiplerini soruşturarak kapılarına bıraktı ve içerisine bir de not yazdı:
“Paylaşmanın asaletini, bencilliğin çirkinliğine değişmeyen bir kardeşiniz olarak, sizden dua edecek kimsesi olmayanları duanıza katmanızı ve bu gece kapınıza gelmeme vesile olanlara dualarınızda yer vermenizi tüm kalbimle isterim. Hayırlı kandiller"
Kimdir, nedir, necidir? Ve en önemlisi o eski Türk Filmleri’nde gördüğümüz bu güzel hareketi bizlere hatırlattığı için mutlu mudur?
Bu soruların cevabını bilmiyoruz ama ben bu esrarengiz kişinin hareketinden çok mutlu oldum. Onca kötü olaya şahit olan bizlere böylesi güzel bir olayla “bu dünyada iyiler de var” dedirttiği için Allah selamet versin kendisine.
Başka güzel haberler de var mesela. 12 Mart 1921’de kabul edilen İstiklâl Marşı’mızın 10 kıtasını güzel bir video ile bizlere izleten Devrekâni Kaymakamlığı’nın hayırlı girişimi gibi.
İzleyenlere ilçeyi hem drone hem de normal kamera görüntüleriyle gezdiren bu videoda devlet memurları, sivil halk ve öğrenciler İstiklâl Marşı’nı okuyorlar. Videoya internetten ulaşabilirsiniz. Bu güzel çalışmada yer alanları tebrik ediyorum.
Bunca güzel haberin yanında bahsetmekten kaçamadıklarım var:
— Yeni Zelanda’da camiye yapılan terör saldırısında 50 Müslüman’ın şehadetinden ve bu saldırıyı yapan 28 yaşındaki Avustralyalı Tarrant gibi faşist, İslamofobik manyakların Avrupa’da ve Amerika’da hiç de az olmadığından,
— Kastamonu Kuzeykent’te polis memuru Serkan Taşçıoğlu’nun beylik silahıyla intihar etmesinden,
— Çatalzeytin Yemişli köyündeki evinde yalnız yaşayan 85 yaşındaki Tahir Kaya'nın tüfekle öldürülmesinden de haberdar olduk ne yazık ki!
Ve her şeye karşın Çanakkale Zaferi'ni bugün bir kez daha hatırlayıp şehitlerimizi rahmetle andık. Mustafa Kemal Paşa'nın ve diğer Çanakkale komutanlarının dehalarını anlamaya çalıştık. Ne demişti şair?
“O gün birlik tohumları ektik
Bugün neden biçilmez?
Sizler birlik oldukça
Çanakkale'ler değil
Edirne'den Ardahan'a
Ülkemin bir karış toprağı geçilmez..!”
Kitap Önerisi
Neydi sloganımız? Siz, siz olun kitapsız olmayın! İşte öneri kitaplarım:
— O. Henry, Öyküler
— Sabahattin Ali, Değirmen
— Ziya Osman Saba, Cümlemiz
Müzik Önerisi
Yakında dinlediğim şarkılar:
— Ahmet Şafak, Geriye Aşk Kalır
— Özdemir Erdoğan, İnsafsız
— Volkan Konak, Ağla Beni
Bu önerilerden sonra Âşık Veysel’den bir şiirle bağlayalım:
“Gönül sana nasihatım
Çağrılmazsan varma gönül
Seni sevmezse bir güzel
Bağlanıp da durma gönül
Ne gezersin Şam'ı Şark'ı
Yok mu sende hiçbir korku
Terk edersin evi barkı
Beni boşa yorma gönül
Yorulursun gitme yaya
Hükmedersin güne aya
Aşk denilen bir deryaya
Çıkamazsın girme gönül”
