Selahattin DEMİREL

İnebolu İtalya'nın bir ilçesidir!

Selahattin DEMİREL

  • 809

Yılmaz Güney’e bir gün nereli olduğu sorulduğunda “Babam Sivereklidir” demiş. Soranlar, Siverek ismini ilk defa duymuş olacaklar ki şaşırarak “nerededir bu Siverek?” demişler. Çirkin Kral, aydın geçinen bu zevatın cehaletine kızıp ciddiyetle “Siverek, Napoli’nin bir kazasıdır!” diye cevaplamış. Yine aymamışlar ve üstelemişler:

“Biz İtalya'yı çok iyi biliriz. Yanlışınız olmasın. Napoli'nin böyle bir kazası yoktur.”

Yılmaz Güney, bunu bir yazısına konu ederek şöyle yazmış:

“Siverek İtalya'da olsa bileceklerdi. Siverek Urfa'nın bir kazasıydı. Urfa da Türkiye'de bir şehirdi.

Bizim memleketin insanları iyidir, akılları çoktur; İtalya'yı bilirler, Fransa'yı bilirler. Çinistanı, Falanistanı bilirler lakin kendi yurtlarını bilmezler. Dünyanın öte ucundaki ülkelerin yardımına koşmak için can atarlar. Onlar için şiirler yazar, onlar için ağıt yakarlar. Falanistan köylüsünün acısını anlatan kitaplar kapışılır, benim memleketimin insanlarına sırtları dönüktür, onları görmezler, göremezler…"

İşte, Yılmaz Güney’in bu şikâyetini haklı çıkaran bir olaya rastladım ben de. İnebolu-Küre arasındaki Zarbana Çayı üzerine yapılmak istenen Kaya Regülatörü ve hidroelektrik santralıyla ilgili ÇED raporu olumlu çıktı ve Zarbana, HES’e teslim edilmek üzere! Lakin bu olayı duymazdan, görmezden gelen yerel gazete ve diğer basın kuruluşlarını görünce aklıma, Yılmaz Güney’in bu Siverek yakınması geldi. Sayıları hiç de az olmayan birileri, İnebolu’nun Kastamonu ilçesi olduğunu bilmiyorlardı sanki ve bu sebeple de ne Zarbana Çayı çevresinde başlayacak doğa katliamı tehlikesini ne de buna karşı mücadele edenleri görmüyorlardı! Görmemek, duymamak daha kolaydı!

Hatırlatayım hanımlar, beyler! İnebolu, Kastamonu şehir merkezine 90 km uzaklıkta güzel bir kıyı ilçemizdir ve İstiklâl Savaşı’nda hem İstanbul’dan kaçırılan hem de Sovyetler’den gelen cephanenin taşınmasında büyük sorumluluk almıştır.

Geçende Daday ve İnebolu’daki cezaevleri kapatıldığında ayağa kalkan siyasiler ve bunları manşet haber yapan gazeteler ne hikmetse Zarbana mücadelesini, HES’inize Karşı Hepimiz Platformu’nu, “HES’tir Git” gibi mükemmel bir pankartı görmemeyi tercih ettiler!

Cezaevi, esnaf için önemli bir gelir kapısıdır ama “cezaevi olsun, içi mahkûm dolsun, biz de mal satıp kâr edelim!” bakışından daha geniş düşünceli bir yaklaşım olamaz mı? Adalet Bakanımızın son açıklamasından, güzel ülkemin cezaevlerinde 260 bin mahkûm olduğunu öğrendik. Ya bu cezaevlerinin kapasiteleri? Konuyu dağıtmayayım ama zihniniz biraz karışık kalsın!

Zarbana’da Kaya Regülatörü ve HES yapımına dönük Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın verdiği Çevresel Etki Değerlendirme raporunun olumlu sonuçlanmasına karşı iptal davası açıldı. Bu mücadele, HES’inize Karşı Hepimiz Platformu üyelerince sürdürülüyor. Peki, kim bu insanlar? Siyasi görüş farklılıklarını dikkate almadan ata-dede yadigârı topraklarının talana uğramaması için bir araya gelen yurttaşlarımızdan oluşuyor bu platform. Mücadelelerini sosyal medya vesilesiyle öğrenebilmiştim ki şehir basını adına üzüntü verici bir durum, tabii bu üzüntüyü okuyucu taşıyor, o başka! İnebolu Postası’naysa konuya karşı ilgili yayınlarından ötürü teşekkür ediyorum. En azından, İnebolu’nun Kastamonu ilçesi olduğunu bilen birilerinin varlığı beni mutlu etti.

Mücadele için bir araya gelen insanlarımız özellikle Doğu Karadeniz üzerinden HES’in kötü örneklerini veriyorlar, “bizde de böyle olacak, bu işin şakası yok!” diyorlar. Devletin desteğiyle enerji şirketlerinin elektrik üretimi adı altında kârlarına kâr katıp doğayı ve o doğanın insanını tahrip etmesine seyirci kalmaktan artık bıkmadınız mı?

Yılmaz Güney, yazısına devam ediyordu:

“Onun için namuslu bir insan, doğup büyüdüğü toprağın insanını bilmek, onun kısmetine düşen acılara ortak olmak zorundadır.

Onun için; doğduğu yere dünyadan pencereler açmak, oraya ışık götürmek, ora halkının bilinçlenmesini sağlamak zorundadır.

Memleketinden kopmuşları, bozulmuşları uyarmak zorundadır.

Memleketini unutanlardan hesap sormak, ihmal edenlere karşı durmak zorundadır…”

Haklıydı Yılmaz Güney. HES’inize Karşı Hepimiz Platformu’nun mücadelesine kulak verelim, gerçekten “hepimiz” olalım ki şuralı-buralı, şu görüşlü-bu görüşlü diye bizi bölmek isteyenler kaybetsin!

Yazarın Diğer Yazıları