Selahattin DEMİREL

Mahallede operasyon var!

Selahattin DEMİREL

  • 580

Geçen yıl Devrekâni’de bir kahvehane sahibi ilçede uyuşturucu hap ticaretinin kolayca yapıldığından bahsedip “Burada yaşarsan eğer ya 5 vakit namaz kılacak ya da durmadan içeceksin!” diye bir yorumda bulunmuştu. Kahvehaneci bu işin ortasını bugüne kadar ya bulamamış ya da hiç aramamıştı!

Aslında bu yorumun nedeni, ayakta durmakta zorluk çeken iki gencin az önce kahvehaneye girmesiydi. Gençlerin bu hâle geliş yöntemi şöyleydi: İçkiler büfeden alınıyor, çevre köy yollarında -özellikle de baraj çevresinde- sohbet eşliğinde içiliyordu. Kuruyemiş ve cips de bu eylemin içinde kendine yer buluyor, sigara da alkollü ağızları boş bırakmıyordu tabii!

Bense karşılaştığım bir dostumun davetiyle bu kahvehanede bulunuyordum. Kahvehane sahibi de sohbetimize dâhil olduğunda yazı girişindeki sözleri ve tespitleri yapmıştı.

* * *

Geçen hafta öğleye doğru mahallede jandarma ekipleri kendini gösterdi. Nedendir bilinmez, “İnşallah ölü yoktur!” gibi bir sözü ediverdim kolayca! Eğer olan olmuşsa bir cinayet de bu olanlara eklenmeseydi bari!

Acar gazeteciliğim peşimi bırakmıyordu. Çünkü şehirdeki gazetecilik, sadece ajans muhabirlerinin insafına bırakılıyor, gazete muhabirlerinin âdeta kayıt ve deşifre yapan kurye gibi çalıştırılması normal sayılıyordu! Böylece yerel basın gelişmiyor, koltuğunu haksız yere işgal edenlerin işi de tehlikeye girmemiş oluyordu! Konum bu değil!

Jandarmaların yanına gittiğimde iki uzman çavuş kapıda bekliyordu. “Bilgi veremeyiz, sizin de burada beklemeniz doğru değil!” diyorlardı. Şu dünyada ne doğruydu ki zaten! Epey bir zaman sonra ekibin komutanı kendini belli etti. İnebolu merkezli bir uyuşturucu operasyonu kapsamında evde arama yapıldığını belirtti. Yakın saatlerde şehir merkezindeki operasyonlarda da uyuşturucu haplar ele geçirilmişti.

* * *

Kahvehaneci, sarhoş iki gencin hâlinden yola çıkıp “Bunlar bir şey değil, ilçede uyuşturucu haplar satılıyor!” diyordu. Ve sonunda çok feci bir şey itiraf ediyordu: Hap tacirlerinin ilçedeki ıssız yer konumundaki Tekke Kayası’nı depo olarak kullandıklarını ve polise şikâyet etmesine rağmen ilgilenilmediğini söylüyordu.

Şehirde ve ülkede uyuşturucu hap trafiğinin yoğunlaştığını haberlerden anlıyoruz. Bu kirli sektörün maşalarını görüyoruz da baronları niye tespit edemiyoruz? Ülkemiz uyuşturucu trafiğinde kilit noktada! Bu yanıyla yıllardan beri palazlanan bir yapıyı deşifre edip ortaya çıkarmak yine de zor olmasa gerek!

Ne olursa olsun, içkideki pahalılıktan bahsedip uyuşturucuya olan ilgiyi normal sayamayız! Bu ilgiye giden yolu tespit edip tez zamanda ortadan kaldırmak, satıcılarla beraber kirli trafiğin kurucularını meydana çıkarmak görevini Yeşilay’a yükleyemeyiz değil mi? Haydi ne duruyoruz?

* * *

Uyuşturucu haberini yapan ajans muhabirleri ve benzer haberleri gazeteye geçen yazı işleri görevlileri! Bu haberleri verirken hapların adını yazmanız yetmezmiş gibi bir de memleketin plaka kodunun bu haplarla yazılmış hâlini yansıtmanız pek doğru olmadı! Galiba reklamla kafayı bozmanın etkisiyle haberlere de öyle bakıp uyuşturucu hapların tanıtımını yapmaya çalıştınız! Tez zamanda akıl sağlığı dilerim!

DERNEK ŞOV!

Devrekâni’de bir liseye kerli ferli birkaç adam giriyor, ellerinde iki çuval. Okul müdürüyle görüşüp ellerindeki çuvalların verdiği güvenle birkaç da fotoğraf çektiriyorlar. Çuvallarda kışlık ayakkabılar ve montlar var. Ne güzel, ne yardımsever insanlar bunlar böyle!

Ama bir dakika! Madem bu dernek çok iyi niyetli, neden önceden okulla iletişime geçip ihtiyaç sahiplerini ve onların ihtiyaçlarını soruşturmuyor? Hadi o ayakkabıya ve monta ihtiyacı olan çocuklar var, peki ayak ve beden numaralarını niye istemedi bu yardımsever dernek?

Öğretmenler Günü’nde ilçedeki okullarda öğretmenlere tatlı ikramında da bulunan derneğin yöneticileri! Niyetiniz iyilikse bunu şova dönüştürmeyin, yardımınızı sosyal medyada duyuracaksanız da ihtiyaç sahiplerini rencide etmeden onların gerçek ihtiyaçlarını tespit edip öyle hareket ediniz! Yoksa ki yardım görüntüsüyle derneğin ve bağlı bulunduğu kişilerin reklamından başka bir şeye yaramaz bu! Ama sizin niyetinizde kendi reklamınızı yapmak yok değil mi?

İL BAŞKANIYLA YAZAR KARŞILAŞIRSA!

Şehirdeki bir marketin en üst katı… Bir köşe yazarı marketten buraya çıkıp yürümeye başladığında ona doğru gelen birkaç kişiyi görmektedir. Bunlar iyi giyimli ve sanki az önce önemli bir meseleyi markete bağlı olan üst kattaki bu restoranda görüşmüş gibi bir görüntü vermektedir!

Şık giyimli adamların içinde biri köşe yazarının dikkatini çekmiştir. Çünkü o, bir partinin il başkanıdır. Fakat içinde il başkanının da bulunduğu bu birkaç kişilik ekip köşe yazarımıza doğru mu yürümektedir? Hayır, onlar yan taraftan asansörle aşağıya inmeye yönelmişlerdir.

Köşe yazarı ne mi yapmıştır? O da lavaboya yönelmiş aklındakileri bir kez daha içinden şöyle saymıştır:

“Aylar önceki ‘Dikkat! Afetlerin nedenini açıklıyorum!’ başlıklı yazımda bu il başkanının partisine bağlı olan gençlik kolları başkanıyla ilgili Kastamonu Belediyesi’nde önceki dönemde ne görev yaptığı bilinmeden ve işe gitmeden maaş almasına değinmiş, yerel basının korkaklığından bahsedip “ya istifa et ya açıklama yap!” diyemeyişini eleştirmiştim. Herkes yine susmuştu…”

Kimdi bu köşe yazarı? Ben de peşindeyim onun! Zaman zaman aynada karşılaşsak da selam vermiyor bana ama bir gün barışacağımıza inanıyorum!

Belki Ahmet Telli’nin şiiri onu bulmakta bize yardımcı olur!

“Bu kent öldürüldü diyorlar
Kurşuna dizildi bir gece yarısı
Hayaletler geziniyormuş şimdi
Sokak aralarında ve caddelerde
Baykuş tüneği olmuş alanlar
Ve yarasalar uçuşuyormuş...
Silah ve esrar kaçakçıları
Altın çağını yaşarlarken
Artıyormuş bir yandan da
Kumarhaneler, meyhaneler
Borsa oyunları hileli iflaslar
Birbirini kovalayıp dururken
Nasıl çıkmışsa pek bilinmiyor
Yaygınmış şimdilerde rus ruleti
İntiharların sayısı bilinmiyor
Çoğalıp duruyormuş fahişeler
Ve artık bunların hiçbiri
Olay bile sayılmıyormuş şimdi
Bu kent öldürüldü diyorlar
Bahar gelmez artık buraya
Bir kent nasıl öldürülür göz göre göre
Ben inanmıyorum kim ne derse desin

Hele vakit gelsin, sevda dal versin
Uzanacağız bir sabah çiçekli bir ağaca
Unutmayalım aşkın sımsıcaklığını
Suskun bekleyişlerini varoşların
Kitapları, fabrikaları unutmayalım
Unutmayalım dağların öyküsünü
Zincirlerini kırmasını bilir bir kent

Ölüm suretini gezdiren serseriler
Sızıp kalacaklar birazdan
Ve bir tül gibi yırtılırken çevren
Bu kent yeniden yaşanacaktır
Bir kent nasıl öldürülür göz göre göre
Ben inanmıyorum kim ne derse desin.”

Yazarın Diğer Yazıları