Bak arkadaş ;
Bir oyun ve oyalanmadan ibaret olan dünya hayatı sana " bir üzüm yedirir , yüz tokat vurdurur " söyleyeyim .
Yok öyle üç kuruşa beş köfte !
Her şeyin bir bedeli var ...
Nimet külfetiyle gelir burada .
Ne kadar çabalasan da bir varlık bir yoklukla sınanacaksın unutma .
Ne kadar uğraşsan da öyle ömrünün sonuna kadar sürekli elemsiz , acısız , dört dörtlük bir dünya hayatın olmayacak ...
Çünkü dünyanın böyle bir kabiliyeti yok !
Bil ki , bindiğin tren hızlıdır , yol kısadır ey dost !
Sakın koparmaya çalışma yoldaki o gülleri.
Zira ne gülü sevecek ne onu koklayacak kadar uzun değildir yolculuğun .
Hem ne tam istediğin gülü koparabileceksin ne de tam istediğin gibi...
Sonra eline batan dikenler yanına kâr(!) kalır , benden söylemesi ...
En iyisi sen gel " pencerelerden seyret " manzarayı .
Arkana yaslan , rahatına bak .
Burnuna geldiği kadarıyla yetin güllerin kokusundan ...
Trendeki ikramları da geri çevirme .
Onların lezzetiyle iktifa et , bu sana yeter !
Baksana ! hayat yolculuğunun tadı , rahatı böyle çıkıyor ...
Öbür türlü beyhude !
Yorma kendini .
Varacağın menzile hazırla kendini ...
Âmine annemizin dediği gibi
" Her canlı ölür
Her yeni eskir
Her yaşlanan, kocayan, zeval bulur, yok olur"
Çünkü burası dünya ...
İşte böyle .
Şimdi anladın mı?
__________
Anladı ve ekledi :
Madem dünyanın böyle bir kabiliyeti yok ,
O zaman pes ediyorum ey dünya !
Sende olmayan bir şeyi ısrarla senden istemek ...
Hayır , bu akıl kârı değil .
Bu zulmü ikimize de yapamam !
Hem sana yazık hem bana...
***
Şayet nazlı , güzel bir kadın gibiysen
Yine boşuna koşturuyorsun beni peşinden.
Biraz uzaklaşmak istesem senden .
Bu sefer sen geleceksin koşarak peşimden .
Çünkü sen benim püsküllü belamsın ,
Çünkü imtihanım senledir , bilirim ...
***
- Şunu mu demek istediniz?
" Hakiki ve elemsiz lezzet sadece imandadır ve iman iledir ? "
-Tebrikler bildiniz.