Bugünlerde gündem yine deprem .
Kesin deprem olacak söylentileri herkesin
( yani çoğunluğun ) dilinde..
Bir kere bir şeyi kırk kere söylerseniz ve kesin olacak gözüyle bakarsanız o şey kesin olur. Çünkü ağzımızdan çıkan hiçbir söz boşa gitmiyor , değerlendiriliyor . Dolayısıyla bu söylenenler de dua hükmüne geçebilir, olmayacağı varsa da olabilir … Bunu durmadan dillendirmenin bir faydası yok !
Deprem riskine karşı binaları güçlendirdip maddi tedbir aldığımız gibi imanımızı güçlendirerek ve inandığımızı yaşayarak da manevi tedbir almalıyız .
Yoksa zulüm oldukça ( ki zulüm kavramı da çok geniştir . Mesela Allah’ın emrine karşı gelmekle insan en başta kendi nefsine
zulmeder.. ) faizi , zinayı , içkiyi , ahlaksız davranışları , sıla-i rahimi kesmeyi , akrabalık bağlarını koparmayı , bencilliği , namaz kılmamayı masum ve normal görüp hiçbir şey yokmuş gibi hayatımıza devam ettiğimiz sürece risk hep var olacaktır .
Öyle bir risk ki hem dünya hayatımızı hem ebedî hayatımızı tehdit eder bir risk ...
Sadece gördüğüne ve sadece maddi sebeplere inanan 21. yy insanı olarak
“ bunların depremle ne alakası var ” diye düşünenler mutlaka çıkacaktır. Ancak bu , işlenen günahlar karşısında arzın hiddete geldiği gerçeğini degiştirmeyecektir .
İnandığımız kitapta yani Kur'an -ı Kerim'de , geçmişte kavimlerin Allah’ın emirlerine uymadıkları için helâk edildikleri anlatılır. Bazen taş yağdırılmasıyla , bazen tufan ile , bazen şiddetli rüzgar , gök gürültüsü veya deprem gibi afetlerle ...
Zaten biz, halkları zalim olmadıkça memleketleri helâk etmeyiz . KASAS 59
Sonra da günahları sebebiyle onları helak ettik ve arkalarından başka bir nesil var ettik.” (Enam, 6/6)
Helak olan kavimlere örnek olarak Sebe toplumu verilebilir . Bu kavimin refaha ulaştıktan sonra Allah'a kulluk etmekten yüz çevirdiği ve sel felaketiyle cezalandırıldığı belirtilir.
Bunlar geçmiş zaman masalları değildir . Aksine ibretlik gerçeklerdir ve günümüz toplumları için de geçerlidir .
Herşeyin iki ciheti vardır : Maddi - manevi .
Fiilî dua olarak deprem , sel , erozyon vb. olaylara karşı tedbir elbette alınmalıdır . Ancak diğer boyut ihmal edilir ve o yönde bir tedbir alınmazsa ve bunun sonucunda emr-i ilâhi hâsıl olursa ;
ister kale gibi sağlam binalarda ister şatolarda oturulsun isterse 11 şiddetindeki bir depreme dayanıklı sağlam (!) binalar inşa edilsin , nâfile olacaktır .