Son günlerde sosyal medya ortamında şu satırlarla başlayan bir paylaşım oldukça dikkatimi çekiyor:
"Biz ergen falan da olmadık. Bizim ergenliğimiz anamızın bir terliğine bakardı. Anında fabrika ayarlarımıza dönerdik..."
Bu satırlar bende aşağıdaki duyguları çağrıştırdı:
*Keşke hepimiz fabrika ayarlarımıza/aslımıza dönebilsek.
*Keşke bu keşmekeş dünyanın ve nefsimizin zıvanadan çıkardığı yaradılış kodlarımızın mükemmeliğinin farkına varabilsek.
*Keşke nefsin bitmek, tükenmek bilmeyen arzu ve isteklerine karşı "yeter artık!" diyebilsek.
*Keşke fıtratın "kanaat"la beslenen/besleyen zenginliğini idrak edebilsek.
*Keşke yetinmenin, yetmekle eş değer olduğunu bilebilsek de, her daim "elhamdülillahi alâ külli hal/Rabbimin verdiği her hale hamdolsun" diyebilsek.
*Keşke;
Huzurunda huzur buldum
Huzurunda durdur ya Rab
Seni anmakla duruldum
Bu can sana kuldur ya Rab
dizelerini gönlümüze sindirebilsek.
*Keşke sadece kalıbımızla değil, kalbimizle de kulluk edip nefsi de secdeye indirebilsek.
*Keşke bu yazdıklarımızı sadece satırları süsleyen süslü cümleler halinde bırakmayıp, sadırlarımıza da (****) söyletebilsek, yaşayabilsek...
Keşke.
(****)Sadır: Göğüs, kalp, gönül.