İNSAN BOZULMADIKÇA, ÂLEMİN NİZÂMI BOZULMAZ
İnsanın görev ve sorumluluk alanlarını iç içe geçmiş dairelerle sembolize ederek belirleyecek olursak, insan bu mütedahil dairelerin tam merkezinde yer alır. Bu demektir ki insan her şeyden ve herkesten önce kendisinden sorumludur. İnsanın sorumluluğu da şüphesiz ki kendisine verilen/bahşedilen değerle doğru orantılıdır. Basit bir varlık değil insanoğlu; bütün âlemlerden numûneler var kendisinde. Hem mülk(madde), hem de melekût(manâ) alemine ait nice nice örneklerle örülmüş insanoğlu, tam kıvamında. Bazen meleklerle yarışıyor, hatta geçiyor, bazen de Allah(C.C.) korusun tökezleyip düşüyor aşağıların aşağısına. İnsanın boşuna yaratılmadığına ve başıboş bırakılmadığına/bırakılmayacağına dair o kadar çok ayet ve hadisler var ki; bunlardan bir kaçını yazımı tamamlarken yine yazacağım inşallah. Ayet, hadis ve kelâm-ı kibar denilen büyüklerimize ait sözleri en sonda yazıyorum ki; hem benim kırık dökük ifadelerime dayanak teşkil etsin, hem de yazılarım bu kutsal ifadelerle değer kazansın, hatta şereflensin diye. Şair ne güzel söylemiş:
Ve mâ medahtü Muhammeden bi makâletî, Velâkin medahtü mekâletî bi Muhammedin (sav)
Yani, zannetmeyin ki ben güzelsöz söyleyerek Muhammed’i(as) övüyorum, aksine benim sözlerim “Muhammed”(as)ile (O’nun ismi sözlerimin içinde olduğu için) güzellik kazanıyor.Peygamber Efendimiz’in(as) şairi Hassan bin Sabit(ra) böyle derse bize ne demek düşer, artık siz düşünün.
İnsan gerek fert gerekse toplum hayatında Kur’ân’ın emir ve yasaklarına uymak zorunda olduğu kadar, “fıtrat” denilen yaratılış kanunlarına da uygun hareket etmelidir ki, yaratılış itibari ile mükemmel olan denge ve düzen bozulmasın. Böyle davranması hem Yaratıcı’yı hoşnut edecek, hem de kişinin dünya ve ahiret mutluluğuna vesile olacaktır.
“İNSAN BOZULMADIKÇA, ÂLEMİN NİZÂMI BOZULMAZ.” M. Feyzi Efendi