Bazı arkadaşlar İstanbul Sözleşmesi'ni bahane ederek, Baro'nun açıklamasını haklı, Diyanet İşleri Başkanı'nın çıkışını yanlış bulan açıklama ve paylaşımlar yapıyorlar. Evet doğru. İstanbul Sözleşmesi kalbimize sokulmuş bir hançerdir. Tez elden iptal edilmelidir. Onun için de kampanya başlattık. "LGBT Dernekleri Kapatılsın, İstanbul Sözleşmesi Feshedilsin..." diye paylaşıyoruz.
Hükümet ve partiler elbette ve âcilen gerekeni yapmalıdırlar. Ama bu durum Diyanet İşleri Başkanı'nı HAKSIZ YAPMAZ. DİB Kuran'ın emirlerini ve yasaklarını tebliğ eder, etmelidir, etmek zorundadır. O da bunu yapmıştır. İşin ahlâkî ve dinî boyutu budur. Hukuk, daha doğrusu mevcut yasalar livâtaya cevaz verebilir, ama din ve ahlâk bırakın cevaz vermeği, lânetliyor. Başkan bunu anlatıyor. Vicdanlara sesleniyor. Eğer dese ki, "savcıları göreve çağırıyorum, bunları tutuklayın." O zaman kendi sahasının dışına çıkmış olurdu ve Barolar Birliği de onu hukuken eleştirebilirdi. Hayır, o kendine ait olan görevi yapıyor; dinin emirlerini tebliğ ediyor. Herkes uyup uymamakta özgür. Eğer bunu da yapmazsa, onların ahlâksızlığı yüzünden gelen musibetler bizlere de isabet eder. Kuran'da bunu anlatan çok kıssalar vardır. Şimdiye kadar yapmıyor diye eleştiriyorduk. Şimdi yapıyor; o halde yanında olmak ve arkasında durmak mecburiyetindeyiz ve böylesi çıkışların devamını bekliyoruz.
Böyle yapmak, bizleri, İstanbul Sözleşmesi'ne karşı verdiğimiz mücadeleden alı koymaz/ koyamaz.
Selam ve Saygılarımla...
