Kudüs mukaddes şehir
Sanki nurdan bir nehir
Ve tam elli senedir
Düşman elinde esir
Ocaklarda kaynayan
Yalnız acı ve zehir
Kalplerde merhamet yok
Sinmiş karanlık ve kir
Kudüs ümmetin yarası
Ve maalesef yüz karası
Ya KUDDÜS ya İlâhî
Temizle sînede pası
Dinsin ümmetin yası
Yüreklerdeki sızı
Mekke, Medine, Kudüs
Onlar yeryüzünde süs
Onlar şehr-i mukaddes
Onlar gönüllerde ses
O ses yankılanmalı
Aksâ nefes almalı
Akmalı çağlamalı
Ümmetin imtihanı
Aksâ cihadın adı
Kudüs bekliyor şimdi
Asrının fatihini
Gönüller feth’olmadan
Gelir mi bir Eyyûbî?
“SÜBHANELLEZÎ ESRÂ…”
O kutlu yolculuk yine başlasa
İbrahim Makamı’nda (as)
iki rekât kıyamla
Gelse Burak nur Nebî’nin yanına (SAV)
bizi de alsa
Ve bir kutlu zamanda
kutlu şehre varılsa
Secdeye kapanılsa
yüzyirmidötbin kutlu alınla (as)
Mihrapta Seyyidü’l Enbiya
Nur Muhammed Mustafa (SAV)
Mübarek, nurlu mekân
MESCİD-İ AKSÂ
Kudüs mübarek şehir
Kudüs Refref’e rampa
Yolcusunu bekliyor
Sefer var yüce Dost’a
“VE YEMÎN OLSUN ASRA!..”
Gelse Sahibüzzaman
Hakim olsa zamana
Hükmeylese adl ile
Karanlıklar yok olsa
O evlâd-ı Mustafa (SAV)
Ve Hâtemü’l Evliya (as)
Ve yüzyirmidörtbin evliyâ (ks)
Başlasa ‘Hacc-ı Vedâ’…