Volkan Yaşar BERBER

Metin Yanık yalnızlık

Volkan Yaşar BERBER

  • 1759

Atanızı, yurdunuzu, yerinizi unutturan öğeler daima insanlara yaşam boyu geri kazanılması zor yaralar açarlar. Çocukluğunun, gençliğinin nasıl geçtiğini anlayamadan büyüyen insanlara geleceği emanet edebilmemiz için bizlerinde ivediklikle sosyal yaşanmışlıklarımıza değer vermemiz gerekmektedir. Zamanın yenileyiciliği karşısından toplumlar örf ve adetlerinden yozlaştırılmadan yaşamlarının idame ettirilmesi elzemdir. Emperyalizmin dayattığı hayat standartlarının insanlara verdiği zararları bir zaman sonra geri dönüşülemez halde kavranılabilmektedir. Dünyanın nereden nereye geldiğini, reformlar, aydınlanma, mutlakiyet vb. global kavramlarla gözlemleyebilmenin yanısıra yaşam koşullarına toplumu uydurabilme yanında yeni tarz davranışlar yalnızlık gibi kalıcı hale getirilebiliyor.

İnsanlarımızın yaşam standartları ve mücadelesi yaşlılarımızı unutturuyor maalesef, yalnız yaşadığına tanık olduğumuz kişileri arada sırada ziyaret edip, onların gönlünü alalım hiç olmazsa uzaktan dahi olsa küçük bir tebessüm edelim. Sorunlarını dinleyelim çözüm üretemesekde yalnızlık yükünü taşımaya yardımcı olmaya çalışalım. Büyüklerimizi can kulağıyla dinleyelim ve işimiz, gücümüzün aramıza güç engeller dizmesine müsaade etmeyelim. Biricik Babam, Annem sözleriyle başlayarak onlara bu yaşına kadar yaşamadığı anları yaşatalım.

İnsanlarımızın yalnızlığa bakışında her daim bir eksikliğini tamamlayabilme gücünü yansıtır kanımca.. Kişi yalnızca, yaşlandığında, çevresindekiler azar azar yok olmaya başladığında kalmaz yalnız bilinen doğruları zaman kişiye gösterir ki kaderin cilvesinde gerçekçiliğin kaçınılmaz sonucudur. Uzun süredir itinayla takipçisi olduğum bir dosttan küçük hatıratlar neşr etmek isterim. Orta yaş üstü  Metin Yanık isimli yakın komşum sürekli yakınırdı yalnızlığından paranın her şeyi çözmediği aile fertlerinin zamane yenik kimisinin vefatı kimisinin ayrılığıyla son iki senede birkaç defa hastaneye yattığını hatta en az bir hafta kalıp oradan edindiği arkadaşlarıyla münasebetini idame ettirdiğini gözlemliyordum. Koyu bir sohbet ortamında sağlığını sıhhatini sorduğumda ‘hayırdır’ geri sorusuyla karşılaştım, hayırdır hayırdır inşallah karşılığı vererek sırrını açıvermişti bir an "bilirmisin ben ara ara bahanelerle neden gider yatarım hastanelerde..? Oralarda hemşireler, hastabakıcılar ve doktorlardan gördüğüm ilgi ve yakınlık çok hoşuma gidiyor..benim öz evlatlarımdan görmediğim yakın münasebet sevecenlik beni tekrar heyecanlandırıyor yaşama umudumu kazanıyorum." demişti.

İnsanlarımızın düşündüklerini söyleyebilmesi, yararlı gazete ve mecmuaları okuyabilmesi, konuşmaları yorumlayabilmesi, her kıstasta kitaba ulaşabilmesi sağlanıldığı vakit toplumun fedakar büyüklerine saygı ve sevgide kusur oluşmayacaktır. Bunun sonucunda bulgu ve düşüncelerini diğer insanlara iletebilme, iletişim kurma ihtiyacını hissettiğinde yaşamı boyunca zaruri gibi bilerek yaşını önemsemeden yalnızlığına bırakmayacaklardır. Fuzulinin "Eylesen tütiye ta lim-i eda-yı kelimat" yani "Sözü insan olur amma, özü insan olamaz." bilge görüşü her dönem önem arz eder.

Dikkat edilmediği takdirde öyle sorunlar çıkar ki maalesef çözüm üzerinde anlaşma iradesine sahip insanlara dahi sahip olamayız. Gerek devletin yetkili kurumları gerekse uzmanlarımız yaşanan sosyal yozlaşmayı göremezlerse üzülerek söyleyebilirim ki Avrupa toplumlarının yaşadığı büyük ailevi kopuklukları yaşamaya başlayacağız. Toplum içindeki bu ilgisizlik, her şeyden evvel bizlerin sessizliğimizin doğal sonucudur…

Yazarın Diğer Yazıları