Zafer SÖYLEMEZ

TÜRKİYE'DE SERMAYE

Zafer SÖYLEMEZ

  • 320

Dünya düzeninde var olan ülkeleri, üretim modeline göre kategorize etmek gerekirse üreten, ürettiği mallara pazar bulup ürünlerini pazarlayan ayrıca gelişimini, sanayi, teknoloji ve bilim üzerine kurmuş olanlar ile; Tüketen, gelişimini ucuz işçilik, tüketim ve kısa vadede istihdam yaratan sektörlere bağlayan ülkeler olarak düşünebiliriz.

Kapitalizm ile birlikte insanlığın hayatına giren serbest piyasa ekonomisi, Bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler iktisat kuramı, birinci kategoride olan yani üretim yapan ülkelerde refah ve demokrasiyi berberinde getirirken, ikinci kategoride olan ülkelerde derin sorunlara neden olmuştur.

Birinci kategoride serbest piyasada güçlü bir özel sektör vardır ve devlet denetleme görevini çok iyi bir şekilde örgütlemiştir. Serbest piyasanın asla sermaye tekeline dönüşmesine ve emeğin sömürülmesine sistem izin vermez.  İkinci kategoride olan ülkelerin ortak özelliklerine baktığımızda ise karşımıza çıkan tablo şu şekildedir. Sanayi ve teknoloji dışa bağımlıdır. İhracatta ucuz işçilik ön plandadır.  Üretim yerine tüketim teşvik edilir.

Ülkemizde piyasa üzerinde yeterli denetimin yapılamaması, işsizlik gibi kronik hale gelmiş soruna yapısal bir çözüm bulunamaması, serbest piyasa denilen mekanizmayı maalesef sermaye tekeline dönüştürmüştür. Sermaye komünizmi ya da Sermaye dayanışması da denilebilir bu yapıya.  Bu yapının sürdürülebilir olmadığı açıktır. Devletin sosyal destek ve ödemeler ile dengeyi kurmaya çalışması da aradaki makasın daralmasına hiçbir etki etmeyecektir.

Türkiye’de ise özellikle 1980 askeri darbesinden sonra sistematik olarak emek, sermaye arasındaki fark açılmış sarkaç sermaye tarafına fazlaca kaymıştır. Hatta darbe sonrası işveren sendikaları genel başkanı, ‘’Artık İşçiler değil patronlar konuşacak’’ diyerek, Türkiye’ye çizilen yolu açıklamıştır. Bu tabloda emek değerini yitirmiş, bilerek taşere edilmiş ve eğitimi engellenmiştir. Sistematik olarak sendikalar susturulmuş ve iş kanunları sermaye lehine düzenlenmiş ve halen düzenlenmeye çalışılmaktadır. Artık bu tablonun sürdürülemez olduğu ve tekrar gelir dağılımda adalet sağlanması şarttır.

Aslında fazlaca bir seçeneğimiz yok, ya kaliteli üretim yapıp hep beraber kalkınacağız ya da tüketip tükenmeye devam edeceğiz.

Saygılarımla

Yorumlar 2
Tolga Bayar 21 Ocak 2016 23:42

Çok doğru bir bakış açısı. Ucuz işçilik sonrasındaki kalitesiz ortam, kalitesiz mal ve kalitesiz piyasa. Yani ne kadar ekmek, o kadar köfte.

Mete 21 Ocak 2016 23:23

Son cumledeki cikarim cok onemli butun yazinin ozeti niteliginde lakin sunuda eklemek isterim sendikalar isci hakkini isverene peskes ceken isverenin gudumunde varlik gosteren bi hale gelmistir.Yazilarinin devamini bekliyor basarilar diliyorum.

Yazarın Diğer Yazıları