İnsanların en değerli varlıkları hiç şüphesiz canlarıdır. Atalarımız da “Önce can, sonra canan” demiş olmaları boşuna olmasa gerek. Çünkü ondan daha tatlı neyimiz var şu dünya hayatında değil mi? Her nedense umursamadığımız veya umursamaz davranışlar sergilediğimiz canımızı koruma adına neler yapıyoruz? Acaba pamuk ipliğine bağlı bir hayat sürdüğümüzün ne kadar farkındayız? Hepsi düşünülecek sorular. Fakat düşünmüyoruz. Hayatımızın ince bir ipliğe bağlı olduğunu bile bile atıyoruz kendimizi Azrail'in kucağına.
******
Dikkat ederseniz İslam dininde yani dinimizde körü körüne bağlanılmış bir kader anlayışı yoktur. Allah ne derse o olur. Tamam, Allah ne derse o olur. Ama ne zaman? Yapacağımız işin şartlarını yerine getirdiğimiz zaman. Bunun en bariz açıklayıcısı da TEVEKKÜL'dür. Peki, nedir Tevekkül? Kişinin, şartlarını yerine getirerek, işlerini Allah-ü Teâlâ'ya bırakması bir işe başlarken sebeplere yapıştıktan sonra O'na güvenmesi; kalbin, her işte Allah'a itimat etmesi, güvenmesidir. Bir başka ifade ile tevekkül, dine veya dünyaya ait herhangi bir hususta, insan olarak bizim alabileceğimiz bütün tedbirler alındıktan, konu ile ilgili tüm girişimler yapıldıktan sonra, o işin neticesinin Allah'a bırakılmasıdır.
Tevekkül, insanın kendine yüklenen bütün görevleri yaptıktan sonra işin sonucunu Allah'a bırakması, O'nun yaratacağı neticeyi güven ve rıza ile karşılayıp, insanlardan bir beklenti içerisinde olmaması; kısaca Allah'a güvenip, akıbetinden endişe etmemesidir.
Peki, özellikle belirtmek isterim ki; neden trafik kazalarında tevekkül sistemini ortaya koyuyoruz? İçkili bir şekilde direksiyon başına geçen bir sürücü ne kadar tedbirli sizce? Aşırı hız yapmayı hobi haline dönüştüren bir birey? Tepe başlarında veya ufku görülmeyen kavşaklarda yapılan sollamalar. Yada, aracının günlük, haftalık, aylık, yıllık bakımını yapmadan yollara düşen yüz binlerce araç ne kadar güven veriyor trafikte seyir halinde olan sizlere? Bu kazaların asıl mümessilleri bizleriz. Sebepleri mi?
İsterseniz bir kaçını sizlerle sıralayalım.
a) Acemilik,
b) Dikkatsizlik,
c) Uzun süre uykusuzluk,
d) Hatalı sollama,
e) Aşırı hız,
f) Fazla yük taşımak,
g) Alkollü araç kullanmak,
h) Bazı ilaçları kullandıktan sonra araç kullanmak,
i) Trafik kurallarını dikkate almamak,
j) Rutin araç bakımlarını yaptırmamak.
*******
Bu kazaların nedenlerinden bahsettik. Birde tevekkülü işin içine sokarak, bir plan ile bu işi yaparsak ne olur. Yani aşağıda sıralayacağım tedbir ve önerilerin tamamını yerine getirirsek kaza yapma riskimizin oranı ne kadardır?
a) Alkollü araç kullanmayınız,
b) Emniyet kemerinizi mutlaka takınız,
c) Araç kullanırken dikkatinizi dağıtmayınız,
d) Hız limitlerine uyunuz,
e) Far ayarlarınızı kontrol ediniz,
f) Tehlikeli sürüş ve yakın takipten kaçınınız,
g) Bisiklet ve motosiklet kullanırken kaskınızı takınız,
h) Karşıdan karşıya geçerken geçiş kurallarına ve ışıklara riayet ediniz,
i) Kavşaklarda durunuz, tehlikeli yerlerde sollama yapmayınız,
j) Acelelikten kaçınınız,
k) Trafikte dikkatli ve hoşgörülü olunuz.
İşte sizlere anlatmak istediğim olay bu. Öneri ve tedbirleri alarak yapılmış bir kaza yüce Allah'ın takdiridir. Öyle bir olaya inanma şartı da dinimizin emirleri arasındadır.
******
İşte değerli dostlar; felaket ve musibetler gelmeden evvel nasihatlerin kıymetini bilerek hayata yön vermek ne güzel. Değer mi hiç? Bilinçsiz kazalar yüzünden hayatınızı kaybetmeye. Değer mi hiç? Bu kazalar yüzünden yuvalarınızı yıkmaya. Ve en önemlisi değer mi hiç? O güzelim çocuklarımızı ana-babasız bırakmaya. Değmez değimli?
O halde uzmanların önerilerine kulak verip hayatımıza anlam katalım.
Unutmayın, can her şeyden tatlı. Sağlıcakla kalın efendim.
Yüzünüz Hep Gülsün.
