'10 Ocağı bayram değil dayanışma günü olarak görüyoruz'

Kastamonu Gazeteciler Cemiyeti (KGC) Başkanı Erkan Yılmaz, '10 Ocağı, yaşanan sorunlar nedeniyle 'Çalışan Gazeteciler Bayramı' değil 'dayanışma günü' olarak görüyoruz' dedi.

  • 1210
'10 Ocağı bayram değil dayanışma günü olarak görüyoruz'

Kastamonu Gazeteciler Cemiyeti (KGC) Başkanı ve Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu (TGK) Yönetim Kurulu Üyesi Erkan Yılmaz, medya sektörünün büyük bir darboğazdan geçtiğini belirterek, Resmi İlan Fiyat Tarifesi'nin vakit geçirilmeden güncellenmesini istedi.

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Dayanışma Günü nedeniyle, Kastamonu Gazeteciler Cemiyeti ve basın meslek örgütü ile bu kurumlara üye basın çalışanını temsilen yazılı açıklama yapan Erkan Yılmaz, medya kuruluşları ve bu kuruluşlarda çalışan medya emekçilerinin zor bir süreçten geçtiğine dikkat çekti.

Yılmaz şunları söyledi:

“10 Ocağı, yaşanan sorunlar ve geri alınan haklar nedeniyle 'Çalışan Gazeteciler Bayramı' değil 'dayanışma günü' olarak görüyoruz. Zira mesleki yasaların çıkarılmasından basın özgürlüğüne kadar birçok konuda düzenleme beklediğimiz bu dönemde medya sektöründe faaliyet gösteren kurumlar ve emekçiler olarak bir 10 Ocağı daha sayısız sorunla geride bırakıyoruz. Öncelikle gazetelerimiz çok zor durumda. Gazete maliyetlerini oluşturan kâğıt, kalıp ve mürekkep başta olmak üzere tüm malzemelerin döviz cinsinden fiyatları artıyor. Dövizde sağlanan kur düşüşü ne yazık ki malzeme fiyatlarına yansımadı.

Bu dönemde Basın İlan Kurumu resmi ilanları yerel gazeteler için büyük önem taşıyor. Ancak, Basın İlan Kurumu'nda Hükümet kanadının 12 temsilcisi atanmadığından, 1 yıla yakın süredir genel kurul toplanamıyor.

Genel Kurul en kısa sürede toplanmalı ve resmi ilan fiyat tarifesi sütun santim fiyatını satış sayısı 50 binin altındaki gazeteler için en az 35 TL yapmalıdır. Satışı 50 binin üzerinde olan gazeteler için de bunun paralelinde fiyat belirlenmelidir.

Genel kurulun toplanamaması halinde ise, yeni fiyat tarifesi BİK yönetim kurulu tarafından belirlemeli ve Cumhurbaşkanlığına sunulmalıdır. Tarife takip eden ayda değil Resmi Gazetede yayımlandığı günü takiben yürürlüğe girmelidir. Bu gecikmenin bedelini gazeteler ve bu gazetelerde çalışan meslektaşlarımız ödememelidir.

Bugünün önemine değinecek olursak; Bilindiği gibi 10 Ocak 1961, basında çalışanların haklarına ilişkin 212 sayılı yasanın uygulanmaya başlandığı gündür. Bu yasa, basın emekçilerinin sigortalı çalışmasını, işten çıkarılmaları durumunda ihbar ve kıdem tazminatlarının ödenmesini, yıllık ve haftalık olmak üzere belirlenen tarihlerde izin yapmalarını ve belki en önemlisi de gazetecilik faaliyetlerini özgürce yürütmelerini güvenceye bağlamaktaydı.

Ancak günümüzde meslektaşlarımız çalışma ve yaşama koşulları ile mesleki yeteneklerini geliştirme ve mesleklerini özgürce yapma olanakları bakımından 10 Ocak 1961'den daha iyi haklara sahip değildirler. Bu nedenle meslektaşlarımız açısından bir bayramdan da söz edemeyiz. Hep tekrarladığımız gibi 10 Ocak'lar ve 24 Temmuz'lar bizim için bayram günü değil, dayanışma günleridir.

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Bayramı’nı gerçek anlamıyla kutlayabileceğimiz günlere en kısa dönemde ulaşmayı diliyorum.”

“Kastamonu basınını destekleyin”

Yerel basının desteklenmeye ihtiyacı olduğunu vurgulayan Erkan Yılmaz, Kastamonululara bir de çağrıda bulundu.

Yılmaz; “Gazetelere, radyolara, internet haber sitelerine ve internet televizyon kanallarına reklam vermek, destek olmak ayıp bir şey değil, ayrıca bir sosyal sorumluluk projesidir. Çünkü sizin basına verdiğiniz her kuruş, reklam, kamu adına görev yapan bir yayıncılığa verilmiş reklamdır. Tabii ki gazeteler reklamlarla yaşayacak, abonelerle yaşayacak. Buradan özellikle rica ediyorum, Kastamonu basınını destekleyin” diye konuştu.

“Bülteni de, haberi de gitsinler billboardlara assınlar”

Yerel basına reklam vermek yerine bilboardları ve diğer alanları tercih edenleri de eleştiren Yılmaz; “Kastamonu’da uzunca bir dönemdir açık hava reklamcılığı hastalığı başladı. Bu kadar yerel medya reklamsız ayakta kalma savaşı verirken, Kastamonu’da her sokak başı adeta bir açık hava reklam çöplüğüne dönüştü. Bu bizi gerçekten vurdu ve çok etkiledi. Şimdi birçok kesim haber bültenini, günün anlam ve önemini içeren mesajları gazetelere gönderiyorlar, reklamı billboardlara asıyorlar. Medyayı kullanmayıp, billboardı veya açık hava reklamcılığını kullanan her kimse bundan sonra mesajlarını oraya assınlar ve haberlerini de oraya assınlar. Gerçekten çok sıkıntılı bir dönem ve dolayısıyla bu yerel medyanın yaşaması gerekiyor. Bir şehrin çözümleri için medya çok önemli” ifadelerini kaydetti.

“Kamu kurumlarına çağrımdır”

Kamu kurumlarının resmi ilandan kaçınma eğilimine dikkat çeken Erkan Yılmaz; “Son dönem de bazı kurumlarımız çağrımıza karşılık vererek resmi ilanları yerel basına yönlendirme adına adımlarını attılar. Ancak bu yeterli değil. Bürokrasinin, resmi ilanları kamuya yük olarak algılaması, son dönemde ‘resmi ilandan kaçınma’ eğilimini arttırmıştır. Tahtaya asma, işleri birleştirerek tek ilan verme, işleri parçalayarak ilandan kaçınma, doğrudan temin yöntemini seçme, acil alım yöntemine başvurma, kamu ihale mevzuatına aykırı olarak ilanları özet olarak yayınlama gibi yöntemlerle ilanlardan kaçınılmaktadır. 195 Sayılı Basın İlan Kurumu Kanunu, Kamu İhale Kanunu ve İcra İflas Kanunu’na aykırı olmak üzere ilandan kaçınma, hem yasa hükümlerini yerine getirmemek bağlamında suç, hem serbest rekabeti sağlamada konusunda eksiklik, hem de yerel gazetelerin hayatiyetlerini tehdit eden bir sorun olarak dikkat çekmektedir” dedi.

“Kamu kurumlarımız gazetelerimizi okumalı”

Kamu kurumlarına abonelik çağrısını yineleyen Yılmaz; “Bazı kamu kurumlarımız yerel gazetelerimizi hiç okumazken, bazıları ise gazete seçme yoluna gidiyor. Kurumlarımız memleketimizde neler oluyor, gazetelerde hangi haberler ve köşe yazıları yer alıyor bunları takip etmeliler. Bize her defasında bütçe ve genelge mazeretini öne sürmemeliler. Bu anlamda kamu kurumlarımıza bir kez daha gazetelerimize abone olmaları yönündeki çağrımı yineliyorum” diye konuştu.

"Kutlama programı olmayacak"

KGC Başkanı Yılmaz, yaşanan sorunların bir çözüme kavuşmaması ve sorunların her geçen gün kar topu misali büyüyerek devam etmesi nedeniyle 10 Ocak Gazeteciler Günü vesilesiyle Kastamonu Gazeteciler Cemiyeti olarak bir program düzenlemeyeceklerini söyledi.

10 Ocağın tarihçesi

5953 sayılı basın çalışanlarının haklarını düzenleyen yasa, 10 Ocak 1961 tarihli 212 sayılı yasa ile getirilen değişikliklerle basın sektöründe çalışanların özlük haklarında çok önemli kazanımlar sağladı. Bu kazanımlar, dönemin Türkiye Gazeteciler Sendikası ve basın örgütleri tarafından “bayram” olarak kabullenildi.

Ne var ki, basın işverenleri yasayı protesto etti ve gazetelerini çıkarmama kararı aldı. 3 gün süre ile 5 büyük gazete, işverenlerin kararı ile yayınlanmadı.

Gazeteciler, okuru gazetesiz bırakmamak amacıyla Türkiye Gazeteciler Sendikası çatısı altında kenetlendiler ve “Basın” adı altında gazete yayınladılar.

Gazete yöneticisinden, üretimin her aşamasında görevli emekçiye kadar tüm basın çalışanlarının sendika çatısı altında kenetlenmeleri, gazete sahiplerinin direnişini kırdı. 212 sayılı yasa böylece yürürlüğe girdi ve yaygın uygulama alanı kazandı. Ancak, özellikle 1990 sonrası dönemde ve basından medyaya dönüşüm sürecinde, sermayenin sektöre girmesiyle bu kazanımlar “uygulamada” tek tek elden çıktı.