18 Mart Kutlama Mesajları

18 Mart Şehitleri Anma ve Çanakkale Zaferi'nin yıldönümü münasebetiyle yayınlanan kutlama mesajları

  • 1023
18 Mart Kutlama Mesajları
TAKİP ET Google News ile Takip Et

18 MART ŞEHİTLERİ ANMA ve ÇANAKKALE ZAFERİ'NİN 101.YILDÖNÜMÜ KUTLAMA MESAJLARI

Kastamonu Valisi Sehmus Günaydın:

Bugün vatan toprakları ve Milleti uğruna şehit düşen vatan evlatlarımızın ruhunu şad ettiğimiz, yazmış oldukları kahramanlık destanlarını gururla hatırlayıp, kendilerini rahmet ve minnetle yad ettiğimiz gündür.


Hem tarihimizin hem de dünya tarihinin dönüm noktalarından biri olan Çanakkale Savaşı, bir daha dönmemek üzere cepheye giden ecdadımızın, dünyada emsali olmayan, tarihimizde müstesna yeri olan bir kahramanlık destanıdır. Bu şanlı zaferin kazanıldığı 18 Mart günü aynı zamanda vatanı uğruna canlarını seve seve feda eden aziz şehitlerimizin hatırasını canlı tutmak ve daha sonraki nesillere aktarmak amacıyla “Şehitler Günü” olarak kabul ve ilan edilmiştir.

Çanakkale Zaferinde dönemin imkansızlıklarına rağmen  bağımsızlığı, şerefi ve vatanı uğruna hiçbir engel ve  fedakarlıktan çekinmediğini gözler önüne seren milletimizin,   azmi,  birlik ve  beraberlik değerlerinden,  asla  ödün vermeyeceği  konusundaki kararlılığının açık bir göstergesidir.        

Şehitlerimizin uğruna canlarını feda ederek  bizlere bıraktıkları Vatan toprakları;  geçmişine saygılı, değerlerine bağlı ve  bu mirası hakkıyla taşıyacak olan Türk Gençliğine emanettir. Bu anlayış günümüzde ve gelecekte, aynı şuur ve sadakatle emanet bırakılan mirasa sahip çıkılacağının da güvencesidir.

Bizler millet olma bilinciyle, yokluklar içinde bile  “Çanakkale Geçilmez” dedirten sağlam bir bilincin ve ruhun mirasçıları olarak bu zaferi; sadece geçmişimize ait bir başarı olarak değil, halen sürdürmekte olduğumuz şerefli ve kararlı yürüyüşümüzün en önemli kaynaklarından biri olarak görüyoruz.

Tarih boyunca milli ve manevi değerlerine yürekten bağlı bir millet olarak, özgürlüğümüz ve bağımsızlığımızdan asla taviz vermeyeceğimizi,  bugün de aynı anlayışla tüm dünyaya bir kez daha ilan ediyoruz.

Bu düşüncelerle, Çanakkale Zaferinin 101. yıl dönümünü kutluyor, 18 Mart Şehitler Gününde bu toprakları bize mukaddes bir vatan olarak emanet eden başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşları olmak üzere, vatanın bütünlüğü, milletimizin huzur ve güvenliği için hayatını feda etmekten çekinmeyen aziz şehitlerimizi minnet ve rahmetle anıyor, gazilerimize sağlık, mutluluk ve huzur dolu bir hayat diliyorum.

Ak Parti Kastamonu Milletvekili Murat Demir:

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!

Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi...
Bedr'in Arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyetler eder istiâb.
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber.
 
Ne güzel anlatmış vatan şairimiz Mehmet Akif Ersoy, 
 
Çanakkale Zaferi'nin 101. yıldönümünde, bu güzel vatanımız için canını feda eden aziz şehitlerimizi rahmet, minnet ve özlemle yâd ediyorum. Ruhları şad, mekanları cennet olsun...

Kastamonu Belediye Başkanı Tahsin Babaş:

Milletimizin birlik ve beraberlik içinde, vatan ve millet sevgisiyle yazdığı kahramanlık destanı olan Çanakkale Zaferi’nin 101’inci yıl dönümünü kutladığımız bugünde toprağı vatan yapan aziz şehitlerimizi rahmet, minnet ve özlemle yâd ediyorum. Çanakkale Savaşı, bir milletin dönüm noktası olmuş Türk’ün yazdığı kahramanlık destanı milli mücadelenin de fitilini ateşlemiştir. İman dolu, inanmış yüreklerin cihanı hayrete düşüren kahramanlık hikayeleri 101 yıldır dilden dile dolaşmaktadır. Kahraman askerimiz ve milletimiz Çanakkale’de savaş meydanındaki cesaretiyle olduğu kadar merhameti ve insanlığıyla da dünyaya büyük bir ders vermiştir. 1915’te Çanakkale’de hayasızca, vahşet yaratanlar bugün vatan hainleriyle birlikte kirli saldırılarını sürdürerek ülkemizin birliğini ve beraberliğini bozmak istediğini görmekteyiz. Bu hain terör saldırılarına karşı tarihi destanlarla dolu Türk milletinin dik bir şekilde ayakta kalabilmesi, birlik ve beraberliğinin bozulmaması için Çanakkale Ruhunu iyi anlamamız gerekmektedir. Çanakkale Zaferi'nin 101’inci yılında, şehitlere şükran borcunu ödemenin yolunun vatana, bayrağa, birlik ve beraberliğe kararlı şekilde sahip çıkmaya devam etmekten geçtiğini düşünüyorum ve Türk milletinin her zaman olduğu gibi bu zor günlerde birbirine kenetlenerek düşmanlarına aman vermeyeceğini de biliyorum. Bu vesileyle ülkemizin Başkenti Ankara’da sivillere yönelik hain saldırı gerçekleştiren terör örgütünü lanetliyorum.  Çanakkale Zaferi'nin 101’inci yıl dönümünü kutluyor, Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları başta olmak üzere ebediyete intikal eden tüm şehitlerimizi saygı ve rahmetle anıyorum.

Kastamonu Cumhuriyet Başsavcısı Bülent Kantarcı:

Tarihe altın harflerle yazılan Çanakkale Deniz Zaferi’nin 101 yıldönümünde milletimizin bu onurlu gününü kutluyor, kahraman şehitlerimizi ve ebediyete intikal eden gazilerimizi şükran ve rahmetle anıyorum.

Bu mukaddes yurt topraklarının korunması ve bayrağımızın dalgalanması için verilen mücadeleyi millet olarak idrak etmeli, gelecek nesillere bu bilinci aktarmayı, bu güzel vatanı bizlere emanet eden atalarımıza karşı bir borç bilmeliyiz.

Aziz şehitlerimiz yattıkları yerlerde şunu hissetmelidirler ki, temiz kanlarıyla suladıkları kutsal vatan toprakları, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Türk milleti tarafından en kutsal emanet olarak muhafaza edilecektir.

Çanakkale  bir destandır. Bir yazarın dediği gibi "Bizim destanlarımız masal gibi çocukları uyutmak için değil, Adam uyandırmak içindir." Çanakkale gibi destanlarımız varolduğu sürece  bu milletin evlatları uyanık, dimdik, Adam gibi bu vatanda var olacaktır.

Tarih 13 Mart 2016, İstanbul'da Devlet olarak en üst düzeyde temsil ile dünyadaki iyilik hareketlerinin ödüllendirildiği  bir törende  Mads Gilbert gibi dini, milliyeti gözetilmeden, Gazze sokaklarında, İsrail saldırıları altındaki  Filistinli savaş mağdurlarını tedavi eden duyarlı bir insan olarak "iyilik" bu millet tarafından ödüllendirilirken aynı saatlerde  Ankara Kızılay meydanında bölücü terör örgütüne mensup gözü dönmüş, insanlıktan nasibini almamış, aşağılık ve sefil caniler kötülükte sınır tanımayarak suçsuz, günahsız, akşam evine dönen insanları hunharca öldürerek milletimize büyük bir acıyı, kötülüğü reva gördüler.

Tam da Necip Fazıl'ın "Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir." dediği gibi ...

Bu vatan bize ucuza veya bedava hediye edilmemiştir. Bedeli Çanakkale'de kanla ödenmiştir.

Şehitlerimizin kanlarıyla sulanan bu vatan üçbuçuk kanı bozuk, yabancı maşası örgütlere peşkeş çekilemez. Dün olduğu gibi bugünde bu millet vatan ve bayrak uğruna şehadeti özleyen ve gerektiğinde şehid olan necip evlatlarlarıyla bu vatan üzerinde birlik ve beraberlik içerisinde  daima var olacaktır.

Ey Türk Milleti ümitsizliğe,karamsarlığa kapılma, dün Çanakkalede var olan ruh hala bu necip milletin damarlarında yaşamaktadır.

Aynı törende bir de İsmail Ertem vardı ödül alan, bu milletin öz evladı.Tarihte veya  yüzyıl önce değil daha bir kaç ay önce Güneydoğu’da görevli bir asker olup çatışma sırasında bölgede görevli bir polis memurunun vurulduğunu gördüğünde  yaralı polis memurunu ateş altında tank üzerine yatırıp kurşun değmesin diye üzerine de kendisini siper ederek ambulansın giremediği ateş hattından çıkaran  İşte o kahraman asker.

Evet İsmail Ertem yaralı silah arkadaşının üzerine yatıp siper olduğunda tüm dünya bir kez daha anladı ki, Seyit Onbaşılar, şerife bacılar bugün de hayattadır ve  bu topraklarda  onların evlatları olan bu millet kıyamete kadar var olacaktır.

Bu duygularla, Çanakkale Zaferi’nin 101. yıldönümünü kutluyor; bugünlere ulaşmamızı sağlayan başta Çanakkale  şehitleri olmak üzere, dün olduğu gibi bugün de vatanın bölünmez bütünlüğü ve Türk milletinin huzur ve güvenliği için hayatlarını feda etmekten çekinmeyen aziz şehitlerimizi minnet, şükran ve saygıyla anıyorum. 

CHP Kastamonu İl Başkanı Muzaffer Bıyıklı:

Çanakkale Savaşları Milletimizin yazgısını ve tarihin akışını değiştirerek tüm dünyaya Türk insanının kahramanlığını ve onurlu direnişini göstermesi bakımından tarihimizdeki çok önemli savaşlardan biridir. Bu savaşlar ve kazandığımız zafer, donanım üstünlüğü ile sayısal gücün bir savaşan kazanılması için yeterli olmayacağını göstermesi açısından önemli bir örnektir. Yurdumuzun farklı bölgelerinden gelen insanlar Çanakkale’de ortak bir ülküyle hareket etmişler ve kutsal yurt toprakları uğruna canlarını vererek şehit olmuşlardır.

Çanakkale Savaşları, yıllarca süren savaşlarda hemen hemen her cephede bozguna uğrayarak dünyada ve kendi milletinin gözünde saygınlığını yitiren ordumuzun büyük bir direnişle “kahramanlığını” tekrar dünyaya göstermesi açısından da önemli ve anlamlıdır. Hiç şüphesiz, Çanakkale Zaferi’nin en önemli sonucu Mustafa Kemal adındaki bir kahramanı tarih sahnesine çıkarmış olmasıdır. Mustafa Kemal’in Çanakkale’deki başarılarını gören Milletimiz Kurtuluş Savaşı ile O’nun çevresinde birleşmiş; yurdunu, bağımsızlığını, birlik ve bütünlüğünü korumak için verdiği savaşla yeni bir destan daha yazmıştır. Atatürk’e inanmanın ve güvenmenin Milletimiz için en büyük ödülü bağımsız vatan toprakları üzerinde kurulan laik, demokratik ve çağdaş Türkiye Cumhuriyeti olmuştur.

Çanakkale Savaşları, 77.381 şehitle tarihte en çok şehit verdiğimiz savaşlardan biridir. Sadece Çanakkale savaşlarında değil tarih boyu, vatan topraklarının bağımsızlığı ve Milletimizin özgürlüğü için kanını canını veren şehitlerimize çok şey borçluyuz. Bugün ülkemizde özgür ve bağımsız yaşıyorsak onların fedakârlığı ve kahramanlığı iledir. Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşında, Kıbrıs’ta, Güneydoğu’da ve tarihte yaşadığımız bütün savaşlarda şehit olan ecdadımıza minnet ve şükran borçluyuz. Ruhları şad olsun.

MHP Kastamonu İl Başkanı Hacı İbrahim Maşalacı:

Çanakkale'de 1915 yılının 18 Mart'ında yaşananlar, İstiklal Marşımızın "Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım, hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım" dizelerindeki bağımsızlık ateşinin gerçek manada dosta da düşmana da gösterilmesi bakımından son derece önemlidir. Çanakkale'de dünyanın birçok yerinden gelen işgalci güçlerle girişilen haklı mücadele dönemi, sarsılmaz bir milli iradenin tüm hatlarıyla belirdiği dönemdir. Bunun yanı sıra, Çanakkale'nin çağdaş Türkiye'nin temelleri ve milli bilincimizin oluşmasındaki rolü de göz ardı edilemeyecek kadar büyüktür.

Daha çocuk denecek yaştaki Türk askerinin cepheden dönmeyi düşünmeden savaşarak "Çanakkale geçilmez" sözünü hem Anafartalar'ın, Conkbayırı'nın, Gelibolu'nun her noktasına, hem düşmanın aklına, hem de dünya tarihine silinmesi imkansız bir şekilde yazmışlardır. İnancın sembolü olan Seyit Onbaşı ve binlerce isimsiz kahramanımız Anadolu'nun Türk vatanı olacağını, tüm dünyayı dize getirerek kanıtlamışlardır. 1915 yılında Çanakkale nasıl geçilmediyse, 2016 yılında da Türk milletinin birliğini ve bütünlüğünü bozmak adına yapılanlara Çanakkale yine geçit vermeyecek benzer şekilde, Ankara izin vermeyecek, Türkiye'nin 81 ili hep birlikte yaşananlara er geç gerekli cevabı verecektir.

Şanlı Çanakkale Zaferi'nin 101.yıldönümünde, askeri dehası sayesinde Türk milletine Türkiye Cumhuriyeti'ni armağan eden Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ü ve silah arkadaşlarını minnet ve saygıyla anıyorum. Ayrıca, vatan savunmasında canlarını çekinmeden ortaya koyan, böylece Allah katında en kutlu mekanlardan biri olan şehadet mertebesine erişen Türk askerlerinin ruhunun şad mekanının cennet olmasını Cenab-ı Hakk'tan dilerim.


Eğitim Bir Sen Şube Başkanı Orhan Sancaktaroğlu:

Çanakkale Zaferi, milletimiz için bir varlık ve yokluk savaşı, imkânsızın başarıldığı; Kurtuluş Savaşı’na giden yolda çok önemli bir kilometre taşı, tarihte eşine az rastlanan kahramanlık destanlarından biridir.

“Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor/Bir hilal uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor!..” Mehmet Akif Ersoy’un bu dizeleri, Çanakkale’nin ruhunu çok güzel özetlemekte ve yansıtmaktadır.

İşgal ve yağma heveslisi devletler, Osmanlı’nın bu muazzam silah gücü karşısında hiçbir varlık gösteremeyeceği, bir iki hafta içinde emellerine ulaşacakları zannıyla saldırıya geçmiş, milletimizin, çelik kafesleri parçalayacak iman gücünün, imkânsızı başaracak yücelikte kararlı, insanımızın zilleti kabul etmeyecek kadar izzetli olduğunu hesap edememişlerdi. Bu, hakla batılın, insanlıkla vahşetin, adaletle zulmün, zorbalıkla merhametin, nefretle sevginin, kibirle tevazunun, İslâm’la küfrün ve Mehmet Akif’in benzetmesiyle haç ile hilalin savaşıydı.

Şehadetleri dinin temeli olan ezanın ve Kur’an’ın, hilal sembolüyle birlikte ilelebet bu gök kubbede yansıması, yankılanması için yüz binlerce can verilmiştir. O nedenle, Çanakkale, beşer idrakiyle tahayyül edilecek tüm amaçları, anlamları aşan, geride bırakan, önemsizleştiren bir diriliş ve direniş destanıdır; mukaddes değerlerle kaynaşmış, bütünleşmiş varlığımızı yok etmeyi amaçlayan devletler açısından ise müthiş bir hezimettir; ölmekten korkmayan bir ruh yüceliğinin, öldürmekten çekinmeyen sefil ruhları bozguna uğratmasıdır. Çanakkale, insanlık onurunun, İslam kardeşliğinin, emperyalist zorbalara karşı dayanışmanın aşılmazlığı, geçilmezliği, yenilmezliğidir.

Her toplumun tarihsel serüvenlerinde milat sayılacak önemli kırılma ve geçiş anları vardır. Bu anlamda Çanakkale önemli bir aşamadır. Çanakkale, bu topraklar üzerinde yaşayan halkların gerçek anlamda ‘millet’ ve Anadolu’nun bu milletin ebedî vatanı olduğunun bir kez daha tescili, kanıtıdır.

Bayrak nöbeti gibi nesilden nesile emanet edilen Çanakkale ve İstiklal ruhu, sırası gelene verdiği namus vazifesinde bir adım geri atmamakla hayatiyet kazanır. Var oluş özgürlüğünü muhkem duyguya dönüştüren bilincin bir anlık gevşekliği ve gafleti, bizim ve sonraki nesillerin hayattan nasipsiz kalmasına sebep olabilir. Yerine göre hiç düşünmeden ölümün üzerine atılmak da bugünü ve yarınıyla bir milletin hayatını kurtarmak olur. Çanakkale’de böyle olmuştur. Ecdadımız bugünü kurtarmak için yaşadıkları dünü feda; kendi ölümleriyle bize bu hayatı, çektikleri darlıklarıyla bolluğu, bize inancı, onuru, özgürlüğü armağan etmişlerdir. Burada arkalarına bakmadan ve geri gelmemek üzere gitmişler, şuradan hiç kararmayacak ufukların aydınlığı olarak gelmişlerdir.

Çanakkale’de; Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i’ ile milletimiz bir bütün olarak mücadele vermiş, vatan söz konusu olduğunda aidiyetlerin hiçbir önemi olmadığının en güzel örneğini sergilemiş; din, vatan, namus tehlikeye girdiğinde canın, malın hiç düşünülmeden verilebileceğini de cesurca ortaya koymuştur. Nifak tohumlarının içimizde yeşermemesi, ancak Çanakkale’deki birlik ve beraberlik ruhuyla mümkün olacaktır.

Çanakkale, destan olmanın yanı sıra istikbalimiz için de bir yol haritası olmalıdır. Birçok açıdan incelenmesi gereken Çanakkale Zaferi, nesilden nesile aktarılmalı; istiklal uğruna verilen mücadele unutturulmamalıdır. Aydınlık dimağı, pırıl pırıl bakış ve ilgileriyle yeni nesiller, bu ruh ve duyguyu ilham kaynağı bilmeli, tarihi şuurla hep yaşanır kılmalıdır.

Eğitim-Bir-Sen olarak, teslimiyeti zillet sayan yüce bir ruhla, kıyameti andıran bir savaşta mütecaviz, işgalci düşmana geçit vermeyen, yaşadığımız hayatı ve ülkeyi canları pahasına bize armağan eden şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.

Kastamonu Alperen Ocakları Eğitim, Kültür ve Dayanışma Vakfı İl Başkanı Erhan Başer:

Çanakkale, milletimizin varoluş mücadelesi, askerlerimizin cihanı hayrete düşüren kahramanlık destanıdır. Anaların biricik evlatlarını bağrına basıp; başına kurbanlık koyun gibi kınalar yakıp cepheye gönderdiği bir savaştır. Çanakkale savaşı, Türkmen’i, Laz’ı, Kürd’ü, Çerkez’i, Arnavut’u, Arap’ı, Boşnak’ı, Gürcü'sü ile bayrağını düşürmemek için omuz omuza savaşıp, koyun koyuna şehit düşen ecdadımızın büyük vatan savunmasıdır. Zira vatan, üzerinde hürriyeti iliklerimize kadar hissettiğimiz yerin adıdır. Eğer hürriyetimiz yoksa varlığımızın da bir kıymeti yoktur.