Gezmek için geldiği bin 110 rakımlı yaylada 8 yıldır organik hayvan yetiştiriyor

8 yıldır yaylada yalnız yaşıyor.

  • 1176
Gezmek için geldiği bin 110 rakımlı yaylada 8 yıldır organik hayvan yetiştiriyor
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Gezmek için geldiği Kastamonu’nun Cide ilçesindeki bin 110 rakımlı Armutlu Yaylasını çok beğenen Fergat Öz adlı şahıs, Milli Parklar Genel Müdürlüğünden aldığı izinle 8 yıldır organik büyükbaş hayvan yetiştiriyor. Doğasına hayran olduğu yaylada hayvan yetiştirmekten mutlu olduğunu söyleyen Öz, yılın 6 ayını ıssız yaylada yaptığı barakada geçiriyor.

Kastamonu’nun Cide ilçesine yaşayan 42 yaşındaki Fergat Öz, 10 yıl önce gezmek için çıktığı Güren bölgesinde yer alan bin 110 rakımlı Armutlu Yaylasına hayran kalınca mesleğini değiştirdi. Daha önce serbest meslek yaparak geçimini sağlayan Öz, Armutlu Yaylasında eski zamanlarda binlerce hayvan yetiştirildiğini öğrenince organik büyükbaş hayvancılık yapmaya karar verdi. Ziyaretinden sonra 2 yıl yaylaya gelip giden Öz, Milli Parklar Genel Müdürlüğünden aldığı izinle 8 yıldır yaşamını yaylada sürdürerek organik büyükbaş hayvan yetiştiriyor. Sadece belirli günlerde şehir merkezine inerek ihtiyaçları için alışveriş yapan Öz, diğer zamanının tamamını yaylada yaptığı kulübede kalarak yetiştirdiği büyükbaş hayvanlarla geçiriyor.

Organik hayvanı duyan yaylaya gelerek seçip alıyor

Yaylada yaptığı kulübede kalarak yılın 6 ayını bin 110 rakımlı yaylada geçirdiğini söyleyen Fergat Öz, “Buraya 10 yıl önce gezmek amacıyla gelmiştim arkadaşlarla. Çok hoşumuza gitti bu arazi. Geldik gördük, herkesin de görmesini tavsiye ederim. Daha önce de çocukluğumda hayvancılık vardı bizde. Böyle bir yerde hayvanın daha güzel olacağını düşündüm. Daha önce burada binlerce hayvanın yetiştiğini öğrendik. Bende burada güzel organik hayvancılık olacağını düşündüm. Burada 44 büyük baş hayvanım var. 9 tanesi inek, 35 tane de kurbanlık tosunumuz var. Müşteriler gelip buradan da alıyor, Cide’de de yerimiz var oradan da veriyoruz. Genellikle buradan yayladan almak istiyor vatandaş. Yaylada geliyor, görüyor, istediğini seçiyor, pazarlığını yapıyoruz alıyor" dedi.

Hayvanları sadece yayladaki otlarla besliyor

15 yıldır Hayvancılık yaptığını belirten Öz, "Burada 8 yıldır bu işi aktif halde yapıyorum. Buraya geldiğimden beri hayvanlarda da düzelme olduğunu gördüm. Satışta da olsun, burada hayvanların daha yetiştiğini, sularını rahat içip, rahat yatıp kalktığını gözlemlemiş olduk. Ben de devamlı buradayım. Mayıs ayında çıkarız buraya, Kurban Bayramına kadar kurbanlıkları burada tutarız. Kurbandan sonra da kurban olmayan hayvanları Eylül-Ekim ayına kadar burada besliyoruz. Bu arazide hayvanı otlatıp bir de yem vermenin bir anlamı yok. Bu ortamda hayvan otladıktan sonra yeme, küspeye ihtiyacı olmuyor. Zaten bu bol otun içinde yem küspe verirsek hiçbir anlamı yok organik hayvan yetiştirmemizin" diye konuştu.

Bartın’dan İstanbul’a kadar birçok yerden müşteri geliyor

Organik hayvanların çok fazla talep gördüğünü dile getiren Öz, "Cide’de organik hayvan besleyen olmadığı için biz bu işi o yüzden yapalım dedik. Köylerde tek tük vatandaşın elinde oluyor ama toplu olarak Cide’de olmadığı için bu işi yapalım dedik. Çünkü Cide’de kurbanların çoğu ahırdan alınıyor. Oralarda da hayvan organik değil küspe veriliyor hayvana. İlk geldiğimde buraya 15 hayvanla başladım. Müşteriler de alıştıkça şu anda 35 hayvanı rahatlıkla satabiliyoruz. Bunun fazlasını da yapamayız. Bu 45-50 hayvan bize yeterli. Budan fazlasını bakmak da sıkıntılı. Getirmek, bakmak, kollamak kolay değil. Benim hayvanım ahırda beslense 350-400 kilo et verecek. Ama burada otla organik beslendiğinden 200-250 kilo arasında oluyor. Ahır hayvanına göre bizim hayvanımız biraz daha hafif gelir ama bizim hayvanımızda yağ olmaz. Eti lezzetlidir organik olduğu için. Vatandaş hayvanı alıp etini yedikten sonra anlıyor bu araziyi, hayvanın etinin lezzetli olduğunu" şeklinde konuştu.

Yabani hayvanlar saldırmasın diye gece gündüz nöbette

Bin 110 rakımlı yaylada yaban hayvanlarının saldırısına karşı sürekli tetikte olduğunu ifade eden Öz sözlerini şöyle sürdürdü: "Çoğunlukla gündüz hayvanlarımızın başında duruyoruz. Akşam olunca da ateş yakıyoruz, yaban hayvanları dumana pek yaklaşmıyor. Köpeklerimiz de var onlar haber veriyor. Geceleri çoğu zaman uyumuyoruz. Daha önceki senelerde hayvanlarımıza ayı ve kurtlar da saldırdı. Geçtiğimiz sene bir ineğimizi ayı yedi. Bu sene de Ramazan içinde bir hayvanımızı ayı yedi. Hayvanımız TARSİM tarafından sigortalıydı. Geldikler baktılar ve bize paramızı ödediler."

“Bazen biri gelse de çay içip sohbet etsek diyoruz"

"İşin gerçeği burada vakit çoğu zaman geçmiyor. İnsan gelip görünce çok güzel diyor ama 1 hafta geçince zaman geçmiyor. Bazen birisi gelse de bir semaverle çay içelim, muhabbet edelim diyoruz, bazen hava koşulları el vermiyor bazen gelen olmuyor. Köyün gençlerine söylüyorum buraya hayvan getirip baksınlar diye, ama gençlerimiz gezmeyi daha çok seviyor. Bu arazide eskiden 1000 başa yakın hayvan varmış. 45 hayvan burada ne ki. Burada daha fazla hayvan olsa, ülke ekonomisine biraz daha fazla katkı sağlasak daha iyi olmaz mı. Devletimiz çok destek veriyor ama bakan yok. Köyde bile vatandaş çarşıdan gidip yoğurt alıyor."