Korona geçiren hastalarda yeni klinik bulgular!

Prof. Dr. Özkaya 'Kovid-19 geçiren hastalarımızda uzamış Kovid dediğimiz bir klinik tablo ile karşı karşıyayız' dedi.

  • 3117
Korona geçiren hastalarda yeni klinik bulgular!
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Şevket Özkaya, yaptıkları araştırmalar sonucunda Kovid-19 geçiren hastaların neredeyse yarısından fazlasında görülen hem hastaların hem de hasta yakınlarının hayat kalitesini düşüren, iş gücünü etkileyen bir klinik durumla karşı karşıya olduklarını söyledi.

Koronavirüs hastalığını atlatmış kişiler belli bir zaman geçtikten sonra halsizlik, nefes darlığı, enerjisi bitmiş şekilde tekrar kliniklere başvuru yapıyor. Uzmanların "uzamış Kovid" ve “post Kovid" dedikleri bu durum hem hastaların hem de hasta yakınlarının yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor. Bu kapsamda 10 binin üzerinde Kovid-19 hastası tedavi eden VM Medical Park Samsun Hastanesi'nde görevli Göğüs Hastalıkları Uzm. Prof. Dr. Şevket Özkaya ve Dr. Yağmur Sarıtaş klinikte karşılaştıkları yeni bir durumla ilgili bilgi verdi. Prof. Dr. Şevket Özkaya, Kovid-19 geçirmiş ve tekrar farklı şikayetlerle kendisine başvuru yapmış hastaların akciğerlerini inceledi. Hastaların akciğerlerinde sekel lezyon denilen lekelerin görülmeye devam ettiğini belirtti.

"Uzamış Kovid dediğimiz bir klinik tablo ile karşı karşıyayız"

Bu durumun virüsün vücuda verdiği sistemik inflamatuar dedikleri yeni bir hastalık olup olmadığını araştırdıklarını ifade eden Prof. Dr. Şevket Özkaya, "Kovid-19 geçiren hastalarımızın neredeyse yarısından fazlasında görülen, hem hastaların hem de hasta yakınlarının hayat kalitesini düşüren, iş gücünü etkileyen bir klinik durumla karşı karşıyayız. Bu uzamış Kovid ve post Kovid adını verdiğimiz konu hakkında bilgi vermek istiyoruz. Özellikle Kovid tanısı ve tedavisi yapan kliniklerde en büyük sıkıntılardan biri, uzamış Kovid dediğimiz bir klinik tablo görülmeye başlanması. Bunu hastalarımızın yarısından fazlasında görüyoruz. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) bu hastalığının evrelerini 3’e ayırdı. İlk 1 ayda hastalığın enfeksiyonun verdiği klinik belirtilerinin olduğu dönem olarak tanımlanıyor. 3 aya kadar ise hastalığın uzamış Kovid dediğimiz etkileri var. 3 aydan sonra ise post Kovid dediğimiz bir tablo var. Biz bu post Kovid durumunu virüse bağlı mı yoksa virüsün vücudumuza verdiği sistemik inflamatuar dediğimiz yeni bir hastalık olup olmadığını henüz aydınlatabilmiş değiliz. Hastaların 3 aydan sonra bile şikayetleri oluyor. 3 aya kadar bu hastalar halsizlik, günlük işlerini yaparken yorulma ve kendi enerjileri bitmiş gibi hissediyorlar. Bir sabah çok iyi uyanıyorlar, öğleden sonra çok kötü oluyorlar. Bir gece hiç uyuyamıyorlar, sabah iyi oluyorlar. Böyle değişik bir tablo içinde hastalarımız. Uzamış Kovid hastalarında ortaya çıkan en büyük belirtilerden biri ise nefes darlığıdır. Bu nefes darlığı akciğerin harabiyeti sonrası oluşan nefes darlığı mı yoksa derin nefes alma ihtiyacı dediğimiz bir psikolojik durum mu henüz bilmiyoruz” dedi.

"Böyle yıpratıcı, harap edici bir klinik tablo ortaya çıkıyor"

Kliniğe gelen kişilerin akciğer tomografilerine inceleyen Prof. Dr. Özkaya, "62 yaşında bir teyzemiz 11 Mart'ta yoğun bakımda solunum yetmezliği ile hastaneye yattığında hayati tehlikesi vardı ve Kovid- 19'u atlattı. Yalnız aradan 3 ay geçmesine rağmen hala akciğerinde Kovid-19'un uzamış etkileri dediğimiz sekel lezyonları var. Bu hasta nefes darlığı çekiyor. Diğer bir vaka örneği verirsek, 62 yaşında bir erkek hasta. Mart'ın sonlarında geldiğinde röntgeninde küçücük buzlu camları vardı. Birden Nisan'ın ilk haftası 10 gün içinde çok yaygın lezyonlar olmaya başladı. Yoğun bakımda takip etmek zorunda kaldık. Bu hastamızın hayatı kurtulduktan sonra filmine baktığımızda yine sekel lezyonlar görüyoruz. Böyle yıpratıcı, harap edici bir klinik tablo ortaya çıkıyor" diye konuştu.

"Nörolojik olarak çok sık şikayetlerimiz oluyor"

Bazı nörolojik ve psikolojik durumlarla da karşılaştıklarını söyleyen Prof. Dr. Özkaya, "Hastalar baş ağrısı, tat ve koku kaybının çok uzun sürmesi, konsantrasyon bozukluğu gibi şikayetlerle geliyor. Son olarak en büyük sıkıntılarımızdan biri ise bu hastalığa yakalanan kişilerde ve yakınlarını kaybeden insanlarda tekrar hastalığa yakalanma ve tekrar yakınlarını kaybetme konusunda anksiyete gelişmesi" şeklinde konuştu.

"O kabus dolu günleri yaşamak istemiyoruz"

Geçen yıldaki normalleşme ile bu yılki normalleşme dönemini karşılaştıran Prof. Dr. Özkaya, "Geçen yıl 1 Haziran'da aynı bu yıl olduğu gibi normalleşmeye başladık. Yazın fena değildik ama Kurban Bayramı sonrası kontrolsüz normalleşmenin ciddi sonuçlarını gördük. Çok sayıda insan yoğun bakıma alındı ve kaybedildi. Gerçekten geçen yılki 1 Haziran’da normalleşme ile yaşadığımız o kabus dolu günleri yaşamak istemiyoruz. Bu durumu ayıran en önemli faktör aşıdır. Aşı sırası gelen herkesin aşılarını olmasını istiyoruz" ifadelerini kullandı.