Onlar hep 20'li yaşlarında!

68 Kuşağı'nın Türkiye'deki sembol isimlerinden Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın idam edilişlerinin bugün 49. yıl dönümü.

  • 3365
Onlar hep 20'li yaşlarında!
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Ünlü isimler sosyal medya hesaplarında birkaç gündür 20’li yaşlarına ait fotoğraflar paylaşarak “20'li yaşlar challenge” akımının oluşmasına neden oldu.

Daha sonra 20’li yaş fotoğrafı olan pek çok kişi bu akıma uyup sosyal medyada paylaşımları devam ettirdi.

Hep 20’li yaşlarında olup bu akıma katılamayan sembol isimler de vardı.

49 yıl geçti!

68 Kuşağı’nın Türkiye’deki sembol isimlerinden Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın idam edilişlerinin bugün 49. yıl dönümü.

İdam edildiklerinde Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan 25, Hüseyin İnan da 23 yaşındaydı.

Denizlerin Yolu

Deniz Gezmiş, 28 Şubat 1947’de Ankara Ayaş’ta dünyaya geldiğinde Türkiye’de çok partili demokrasiye geçiş süreci yaşanıyordu.

1946 Genel Seçimleri’nde şaibe şüpheleri artmış, 3 yıl sonra da 27 yıldır iktidarı elinde bulunduran CHP, halkoyuyla devrilmişti.

İktidarı devralan Demokrat Parti de 10 yıl sonra 27 Mayıs askeri darbesiyle düşürüldü.

1960 Darbesi’nden sonra yapılan 1961 Anayasası’nın getirdiği özgürlük ortamı en fazla üniversitelerde hissedildi.

Sol fikirlerin yükselişte olduğu dünyadan Türkiye’deki gençler de etkilenecek, ülkeleri için düşünceler geliştirecekti.

Fen yerine Hukuk

Deniz Gezmiş de 1966’da girdiği üniversite sınavı sonucunda hem fen hem de hukuk fakültesini kazanmış, babasının isteğiyle fen fakültesine kaydını yaptırmıştı. Fakat sonra fikrini değiştirerek İstanbul Hukuk Fakültesi’ne kaydını yaptırdı.

Öğrencilikle eylemcilik yan yana

Gezmiş, üniversite öğrenciliğinin ilk yıllarından itibaren eylemlerin içinde aktif rol oynadı.

Öğrenci hakları için girişilen 12 Haziran 1968’deki İstanbul Üniversitesinin işgal edilmesi ve Amerika’nın 6. Filo’sunu protesto eylemlerinde öne çıkarak efsaneleşti.

Türkiye İşçi Partisi içinde Milli Demokratik Devrim görüşünü benimseyen Gezmiş, öğrenciler arasında bu görüşün yayılmasında etkili oldu.

Samsun’dan Ankara’ya Mustafa Kemal Yürüyüşü

1968 Ekim’inde birlikte eylemlerde bulunduğu arkadaşlarıyla beraber Devrimci Öğrenci Birliği'ni (DÖB) kurdu.

1 Kasım 1968’de Türkiye Millî Gençlik Teşkilatı, Ankara Üniversitesi Talebe Birliği, ODTÜ Öğrenci Birliği ve DÖB’ün başlattığı Samsun’dan Ankara'ya Mustafa Kemal Yürüyüşü’nde en önde yer aldı.

ABD Büyükelçisi’ne protesto

28 Kasım 1968’de ABD Büyükelçisi Kommer'in gelişi sırasında Yeşilköy Havaalanı'nda düzenlenen protesto gösterileri nedeniyle tutuklandı ve 17 Aralık 1968'de serbest bırakıldı.

16 Mart 1969’da İstanbul Üniversitesinde tekrar kıvılcımlanan olaylarda yaralandı.

Filistin’de gerilla eğitimi

Hakkında gıyabi tutuklama kararı varken hastaneden kaçarak 1969 Haziran sonunda Filistin’e geçti.

Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi'nin gerilla kampında silahlı eğitim alarak ve FDHKC üyeleri ile aynı safta savaştı.

Filistin’deyken üniversite işgalinden ötürü 28 Ağustos 1969'da üniversiteden ihraç edildi.

Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) kuruluyor

Üniversiteden ihraç edildikten sonra öğrenci eylemlerinden uzaklaşarak, Sinan Cemgil ve Hüseyin İnan'la birlikte Ankara'da THKO'yu kurdu.

THKO ilk eylemini 29 Aralık 1970’te, Ankara’da Amerikan Büyükelçiliği’nin önünde nöbet tutan 2 polise ateş edip yaralayarak gerçekleştirdi.

11 Ocak 1971'de Ankara İş Bankası Emek Şubesi'nin soygununu düzenlediler. Bu olaydan sonra Yusuf Aslan'la beraber "vur emri" ile aranmaya başlandı.

ABD askerlerini kaçırdılar

THKO'ya silah temin etmek için 15 Şubat 1971'de Ankara Balgat'taki Tuslog tesislerine sızdılar fakat silah deposunda bir şey yoktu.

Bu eylem sırasında 4 Amerikalı askeri kaçırdılar. Kaçırılan erleri 9 Mart 1971’te serbest bıraktılar.

“Biz insan öldürmedik reis”

Gezmiş yakalandığında hapishanede karşılaştığı yazar Erdal Öz’e Amerikalı askerlerin kaçırılması eylemi hakkında şöyle konuşacaktı:

“Ve olmadı. Öldüremedik…

“Ben açıkça söyledim: ‘Öldüremem,’ dedim. Oysa başta ‘Öldürürüm,’ diyordum.

“Sinan, daha başlangıçta öldüremeyeceğini anlamış.

“Hiçbirimiz adam öldürmemişiz ki o güne kadar. Hiçbir deneyimimiz yok. O günden sonra da öldürmedik kimseyi. Biz insan öldürmedik reis.” (Gülünün Solduğu Akşam, Can Yayınları)

Motosikletle dağlara

12 Mart Muhtırası’ndan 3 gün sonra 15 Mart 1971'de bir motosiklette Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan, diğer motosiklette ise Sinan Cemgil yola çıktılar.

Sinan Cemgil yol ayrımından Nurhak'a doğru giderken Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ile birlikte Sivas'a doğru yol izledi. Yolda motosikletleri bozuldu.

İhbar sonucu harekete geçen polislerle çıkan çatışmada Yusuf Aslan’la birbirlerinden ayrı kaldılar.

“İnsan üzülüyor”

Deniz Gezmiş, Şarkışla’dan gitmeye çalışırken bir evin önünde araba görür. Bu ev de araba da Hava Astsubayı İbrahim Fırıncı’ya aittir.

Gezmiş, astsubayın eşinin paniğe kapılması yüzünden kapıya ateş eder ve sonra şunları söyler:

“Kapının tam kilit yerine bir el ateş ettim. Allah kahretsin, nereden bileceksin, kadıncağızın eli de tam kilidin üzerindeymiş; elinden geçmiş mermi… Kahroluyorsun.”

“Çatışma sırasında değil, ama çatışma dışı kalınca hep o kadıncağızı düşünüyordum arabadayken. Astsubayın elini yaraladığım karısını.

“Bir de çatışma sırasında, ‘Acaba vurulan, ölen oldu mu?’ diye düşünmekten alamıyordum kendimi. Üzülüyor insan.”

(Gülünün Solduğu Akşam, Erdal Öz, Can Yayınları)

Gezmiş çok geçmeden Gemerek’te yakalandı.

Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın mahkemesi 16 Temmuz 1971 günü Altındağ Veteriner Okulu binasında Tuğgeneral Ali Elverdi başkanlığında Baki Tuğ savcılığında Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 no'lu Mahkemesi'nde başladı. 9 Ekim 1971’e kadar sürdü.

Mahkeme kararı şöyleydi:

“Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Mahkememiz Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın tamamını; bir kısmını tağyir, tebdil veya ilgaya cebren teşebbüs suçunu işlediğinizi sabit gördü.

“Türk Ceza Kanunun 146/1 maddesi uyarınca ölüm cezası ile tecziyenize karar verdi. Hüküm bir hafta içinde kabil-i temyizdir, tutukluluğunuz devam edecektir.”

İdamlar meclisten geçiyor

TBMM’de yapılan oylama sonucu şöyledir:

Üye sayısı: 450
Oy verenler: 323
Kabul edenler: 273
Reddedenler: 48
Çekimserler: 2
Oya katılmayanlar: 118

Meclisten geçen idamları Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay onaylar ve 6 Mayıs 1972 gecenin 1 ile 3 saatleri arasında Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan idam edilirler.

Son Sözleri

“Yaşasın tam bağımsız Türkiye. Yaşasın Marksizm-Leninizm'in yüce ideolojisi. Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi. Kahrolsun emperyalizm. Yaşasın işçiler, köylüler!” (Deniz Gezmiş)

"Ben şahsî hiçbir çıkar gözetmeden halkımın mutluluğu ve bağımsızlığı için savaştım. Bu bayrağı bu ana kadar şerefle taşıdım. Bundan sonra bu bayrağı Türk halkına emanet ediyorum. Yaşasın işçiler, köylüler ve yaşasın devrimciler. Kahrolsun faşizm! (Hüseyin İnan)

"Ben ülkemin bağımsızlığı ve halkımın mutluluğu için bir defa ölüyorum. Sizler, bizi asanlar şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz. Biz halkımızın hizmetindeyiz. Sizler Amerika'nın hizmetindesiniz. Yaşasın devrimciler! Kahrolsun faşizm!" (Yusuf Aslan)

Deniz Gezmiş’in babasına mektubu:

“Baba;

Mektup elinize geçmiş olduğu zaman aranızdan ayrılmış bulunuyorum. Ben ne kadar üzülmeyin dersem yine de üzüleceğinizi biliyorum. Fakat bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum.

İnsanlar doğar, büyür, yaşar, ölürler. Önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir. Bu nedenle ben erken gitmeyi normal karşılıyorum.

Ve kaldı ki benden evvel giden arkadaşlarım hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir. Benim de tereddüte düşmeyeceğimden şüphen olmasın. Oğlun ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir. O bu yola bilerek girdi ve sonunun da bu olduğunu biliyordu.

Seninle düşüncelerimiz ayrı, ama beni anlayacağını tahmin ediyorum. Sadece senin değil, Türkiye'de yaşayan Kürt ve Türk halklarının da anlayacağına inanıyorum.

Cenazem için avukatlarıma gerekli talimatı verdim. Ayrıca savcıya da bildireceğim. Ankara'da 1969'da ölen arkadaşım Taylan Özgür'ün yanına gömülmek istiyorum. Onun için cenazemi İstanbul'a götürmeye kalkma.

Annemi teselli etmek sana düşüyor. Kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum. Kendisine özellikle tembih et, onun bilim adamı olmasını istiyorum. Bilimle uğraşsın ve unutmasın ki, bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir.

Son anda yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadığımı belirtir; seni, annemi, ağabeyimi ve kardeşimi devrimciliğimin olanca ateşiyle kucaklarım.

Oğlun Deniz Gezmiş - Merkez Cezaevi”

Hazırlayan: Selahattin Demirel