"Kim nerede durursa dursun ortak kaygımız Türkiye olmalı"

Kastamonu Belediye Başkanı Op. Dr. Rahmi Galip Vidinlioğlu, Bengütürk TV'de Alperen Kireçcioğlu'nun sunduğu 'Memlekette Ramazan' programının konuğu oldu. 

  • 530
&quotKim nerede durursa dursun ortak kaygımız Türkiye olmalı"
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Sunucu Alper Kireçcioğlu, Kastamonu’yu “Ülkemizin gözle görülür bir cenneti” olarak tanımladı. Belediye Başkanı Op. Dr. Rahmi Galip Vidinlioğlu ise şehrin doğasından, kültürüne, gastronomisinden, inanç turizmine kadar bir çok alanda söz sahibi olduğunu örneklerle anlattı. Başkan Vidinlioğlu, başlayan, devam eden ve aşama kaydedilen projelerinden de bahsettiği yayında koronavirüs salgınıyla ilgili son gelinen noktayla da ilgili önemli mesajlar vererek “Süreçte önemli bir aşama kaydetmiş olabiliriz. Ancak lütfen rehavete kapılmayalım. Tedbirlere uymaya devam edelim. Biliyorum sıkıldınız ancak biraz daha sabır gösterelim ve bu günleri hızla atlatalım” dedi.

Evliyalar ve Şehitler Diyarı Kastamonu’nun özelliklerinin saymakla bitmeyeceğini Kız Kulesi’nin dahi tapusunun Kastamonu’ya ait olduğunu belirten Başkan Vidinlioğlu konuşmasında şunları söyledi:

“GÖÇ VERMEMİZİN DEZAVANTAJIDA AVANTAJIDA OLMUŞ

Cumhuriyetin ilk yıllarında Kastamonumuzun nüfusu 330 bin civarındaydı. Türkiyemizin nüfusu ise 13 milyondu. Yaklaşık 7 kata kadar nüfus artışı olan bir Türkiye varken bizim il nüfusumuz yüzde 10 civarında artış göstermiştir. Bugünün ölçeğinde nüfus büyümesi il içerisinde kalsaydı biz yaklaşık 2 milyonun üzerinde bir nüfusa sahip olurduk. Herkes geçim derdinde tabi, doymak için taşı toprağı altın dedikleri İstanbul’a dünya kadar gurbetçimiz gelmiş. İstanbul’a gelince memleketten memlekete gelmiş gibi hissediyorum. İnşallah Kastamonumuzu, güzel ilimizi iyi tanıtırız. Muazzam bir şehrimiz var. Göç vermesinin dezavantajının iyi tarafı da oluyor. Çok göç verdiğimiz için yıpranmamız daha az olmuş ve bakir kalmış çok alanlarımız var.

İNŞALLAH KASTAMONU’YU TURİZMDE DAHA İLERİ NOKTAYA TAŞIRIZ

Şehir merkezimiz adeta bir açık hava müzesi gibi. 900’ün üzerinde konağımız var. Bir kısmı restore edildi. Çevre ve Şehircilik Bakanımızın, Kastamonu ziyaretinde zaten dile getirdiler. Nasrullah Meydanı ile Kale arasındaki alan kentsel dönüşüm alanı olarak ilan edildi. İnşallah geride kalan konaklarımızı restore ederek işler hale getiririz ve inşallah Kastamonu’yu turizm yönünden çok daha ileri bir noktaya taşırız.

Anadolu’nun dört manevi kutbundan biri olan Hz. Pir Şeyh Şaban-ı Veli ilimizde bulunuyor. İnanç turizmi açısından da çok sayıda misafir ağırlayan bir iliz. Yine Ilgaz Kış turizmiyle ve yeni pistimizle kayak severlerinde listesinde en başları çekmekteyiz. Karadenizin en uzun sahili bizdedir. Sahil turizminde de ilçelerimizle iddialıyız. Sahil şeridimiz o kadar güzel ve muazzam ki gelenler mutlu oluyor.

GASTRONOMİ’DE İLK ÜÇTEYİZ, EL İŞLERİNE KASTAMONU MÜHRÜ VURMALIYIZ

Gastronomi noktasında da çok iddialıyız. Aslında yemek kültürü demek çok daha doğru geliyor bana. Şu anda coğrafi işaret almış 13 ürünümüz var. 17 ürünümüzde sırada bekliyor. Pastırmamızdan, sarımsağımıza, sarı kılçık pirincimizden, tiridimize, kuyu kebabımızdan, üryani eriğimize yaklaşık 800 civarında ürünümüz var. İddia ediyorum Türkiye’nin en iyi üç mutfağından biri bizde. Acem Hanımız var. Bu hanı Türkiye’de ilk olarak Gastronomi Han olarak restore etmek adına çalışmalarımız sürüyor.

Yine el sanatlarımız ve ahşabımızla da ülkemizin önemli noktalarından biriyiz. Tabi bunları tanıtma noktasında önemli adımlar atmalıyız. Ne yazık ki kooperatifleşme yönünden bazı eksikliklerimiz var. Yöresel ürünlerimizin hem tanıtımı noktasında hem de bunun pazarlaması noktasında bazı eksikliklerimiz var. Biz bir çalışma başlattık. İnternet portalı üzerinden yöresel ürünlerimiz ayrı el dokumalarımız ayrı ahşap ürünlerimizin ayrı şekilde satışının yapılmasını sağlamak istiyoruz. Biz hem el işlerimizde hem de ahşap ürünlerimize biraz daha profesyonellik katarak bir Kastamonu mührü oluşturmanın peşindeyiz. Bunu yakaladığımızda çok daha iyi bir noktada olacağımızı düşünüyorum.

SÜREÇ İYİYE GİDİYOR DİYE AMAN RAHATLAMAYALIM TEDBİRLERE UYMAYI SÜRDÜRELİM

Korona salgını başladığında hekim olmam dolayısıyla salgının büyüyebileceğini tahmin ettim. 26 Şubat itibariyle biz çalışmaları başlattık. Ülkemizde ilk vaka 11 Mart’ta görüldü. Bugüne kadar yaptığımız çalışmada dezenfeksiyon çalışması yapmadığımız yer kalmadı. Resmi Kurumlar, parklar, eczaneler, STK’lar, Mahalleler aklınıza gelebilecek her yer dezenfekte edildi ve çalışmaların ikinci aşaması da devam ediyor.

Biz maske stoklamıştık. Sağolsun Amasya Belediye Başkanımız da bir miktar maske gönderdi. İlimizde Milli Eğitim Müdürlüğümüz bünyesinde her gün 5 bin civarında maske üretimi yapılıyor. Bugüne kadar 150 binin üzerinde maske dağıtmış olduk. Süreç artık biraz daha rahat geçecektir belki ancak bir uyarıda bulunmakta fayda var. Bir miktar rahatladık diye sakın gevşeme yok. Bu virüs öyle bir virüs ki belirtisi olmayan ve taşıyıcı olan insan sayısı bir hayli fazla. Biliyorum insanlarımız sıkıldı ancak biraz daha zaman var. Evde kalmaya devam edelim.

BAŞLAYAN VE DEVAM EDEN PROJELER

Atıksu Projesi 120 Milyon TL’lik bir program. Başlangıç tarihi yanlış hatırlamıyorsam 1994 yılı. Ama bir türlü hayata geçmedi. 2013 yılında Avrupa Birliği’nden hibe için imzalar atıldı ancak süreç bize kadar geldi. Göreve geldiğimde bu işi hızlandırdım. Atıksu Arıtma’nın ihalesini biz bu dönemde bitirdik. Nisan ayı içerisinde Sayın Bakanımızın ve Genel Başkanımız ile Başkanlık Divanımızın da katılımıyla temel atma töreni düşünüyorduk. 27 ayda tamamlanacaktı. Kastamonu Belediyesi bu projenin yüzde 9’unu karşılayacak. Geri kalan kısımlar AB Fonu ve Çevre Şehircilik Bakanlığı tarafından karşılanacak.

Fiber Optik alt yapı çalışmamız başladı ve devam ediyor. Güneş Enerji Sistemleriyle ilgili gerekli girişimlerimizi yaptık bu günlerin geçmesini bekliyoruz. Bu projeyle kullandığımız enerjiden yüzde 35 civarında tasarruf sağlayacağız. Budamış Mahallemizin alt yapı çalışması için 10 Milyon TL’lik bir yatırım ön gördük ve projelendirdik. Yine akıllı su pompaları projesiyle de çok ciddi bir enerji tasarrufu sağlayacağız. DSİ Genel Müdürümüz ile Genel Başkan Yardımcımız Sadir Durmaz başkanım aracılığıyla iletişime geçtik. Dere yatağımızın Budamış tarafındaki ıslahı da inşallah tamamlanmış olacak. Bu projede 18 milyon civarında.

Bu projeler arasında benim sosyal bir proje olmasından ötürü en çok kıymet verdiklerimden bir tanesi de oyuncak kütüphanesi. İki kreş projemize ve oyuncak kütüphanesi projemize Kastamonu Entegre’de önemli bir katkı sağladı.

KORONALI GÜNLER MALINDA, MÜLKÜNDE YALAN OLDUĞUNU ÖĞRETMİŞ OLDU

Her musibetin bize mesajları var. Sağlığın ne kadar kıymetli olduğunu şu günlerde öğrendik. Bir önceki dönemde bakış açısı şuydu. Kastamonu’da Kuzeykent Mahallesi’nde bahçeli nizam evler vardı. Çokta güzeldi. Ama bir dairem fazla olsun diye müteahhit ve mülk sahipleri iş birliğiyle yüksek katlı binalar yapıldı. Apartmanda olanlar toprağa hasret kaldı. Diyorlar ki dışarı baktığımızda her taraf beton oldu. Koronalı günler sağlığın ne kadar önemli olduğunu malında, mülkünde yalan olduğunu öğretmiş oldu. Bizim mutlaka ama mutlaka orta ölçekli illerimizde çok fazla kata sahip olmadan hem komşuluk ilişkilerimiz hem sağlığımız açısından hem de gelecek nesiller arasında sükûneti ve sakinliği yaşamamız gerek. Şehirler kimlikleriyle var. Kastamonu Şehitler Diyarı ve Evliyalar Şehri… Ortada bir kimlik var. Bu kimliğe sahip çıkmamız gerekli. Kastamonu’ya ilgili üç gün üç gece konuşurum. Kastamonu çok farklı bir il. Konaklarıyla öne çıkmış eski sancak beyliğini hissetmemiz gerek. Onları öne çıkartmamız gerek. Kentsel dönüşümle birlikte inşallah konaklar o muhteşem görünümüyle ortaya çıkacak. Bizim sakin kent dediğimiz, korunmalı alanı, doğayla iç içe bir kent. Bir tarafta modern kısım diye biraz daha yüksek kata müsaade edilebilir belki. Kültürel kimlik ve şehirlerin kimliği çok önemli. Sakin şehir söylemimizden murat budur.

BİZİM OKUMAKTAN YANA SIKINTIMIZ YOK

Bizlerin okumak üzerine çok sıkıntımız yok. Ülkü Ocaklarımız bunun için var. Ülkü Ocakları hem edebin adabın hem de eğitimin çok zirve yaptığı yerlerden bir tanesidir. Hepimizin yetişmesinde çok emeği vardır. Ben İstanbul’a okumaya geldiğimde 8 bin nüfuslu ilçeden 8 milyonluk nüfusa gelmiş birisiydim. Allah’tan Ülkü Ocakları vardı. Allah’tan geçmişten gelme bir eğilimimiz vardı ki orada nefes alıp verdik. Hayata bakışımız değişti. Çok arkadaşımızın yol bulmasına yardım ettik. Ülkü Ocakları’ndan geçmiş hiçbir gencin ileriki hayatında farklı yollara sapması mümkün değil. Ocağımız varolsun.

EĞİTİM KONAKLARI PROJESİ

Bu proje benim projelerimden biri ancak henüz hayata geçiremedik ama çalışmalarımızı yaptık. Gönüllü bir öğretmen kadromuz var. Kastamonu’da eski Fen Edebiyat Fakültesi Binası vardı. Onlarla bir protokol yaptık. Meslek edindirme kurslarını burada yapalım dedik. Bina eski olduğundan bazı eksiklikleri vardı ve onu gidermeye çalışıyoruz. Önümüzdeki süreçte hem halk eğitim, hem KESOB hem de Belediyemizin yapacağı projeler doğrultusunda kullanacağız. En alt katını ise ahşap birimini kurmak istiyorum. Çok ciddi sayıda restore etmemiz gereken konağımız var. Ahşap ustalarını burada buluşturup hem usta yetiştirelim hem restorasyonları tamamlayalım düşüncesindeyiz. Hayat normale döndüğünde bu projeye hızla start vermek istiyorum.

ÜRETMEMİZ GEREK, ÜRETMEMİZ GEREK, ÜRETMEMİZ GEREK

İşsizlik sadece Kastamonu’nun değil Türkiye’nin problemi. Verdiğimiz göçe baktığımızda geçmişten bugüne işsizlik probleminin olduğunu da görürsünüz. Koronalı günler bize neyi öğretti. Üretmemiz gerek, üretmemiz gerek üretmemiz gerek. Bunu seçim zamanında da sıkça dile getirdim. Üretemediğiniz zaman tükettiğiniz her şey sizden gider. 1070 civarında köyümüz var. Köylerimize şehir merkezinden ekmek alınmasını, yumurta alınmasını kabullenemiyorum. Genç nüfus ağırlık olarak İstanbul’a gelmiş. Dünya kadar ekilecek yerimiz var. Ancak iş üretmeye geldiğinde istenilen noktada olmuyor. Özellikle 1980’den sonra köylerden il ve ilçe merkezlerine iç göç oldu. Bizim yediğimizi içtiğimizi üretebilmemiz gerekiyor. Köydeyim diye kız vermiyorlar diyor gençler. Bazıları yuva kurmak için şehre göçüyor. Ancak bu günler bize üretmemiz gerektiğini ve toprakla barışmamız gerektiğini öğretti. Toprak sevgisini çocuklarımıza aşılamamız gerek. Bir seferberlik başlatmamız, atalık orijinal tohumlarımıza sahip çıkmamız gerek.

KENDİR KONUSUNDA ÜZERİMİZE DÜŞENİ YAPMAYA HAZIRIM

Kastamonu’da olmazsa olmazımız kendir. Endüstriyel anlamda kullanılacak stratejik bir bitkidir. 50 bin çeşit ürünün yapımında kullanabilirsiniz. Sanayicimiz, iş adamımız bu yönde bir yatırımla gelmeli ki istihdam oluşabilsin. Ben bu konuda öncülük etmeye üzerime düşeni yapmaya hazırım. Belki biz Belediye olarak kendir ekebiliriz. Bunu yatırımcının da dile getirmesi gerek. Ben kendir ile ilgili yatırım yapmak istiyorum diyebilmeli ki ben sana yeri buluyum üzerime düşeni yapayım diyebilmeliyim. Ancak bu şekilde yol alabiliriz. Üretici de akıbetinin ne olacağı bir ürünü ekmek istemiyor. Özellikle Taşköprü havzası kendir bakımından Türkiye’deki en önemli noktalarından biridir. Köylü ürünün akıbetini bilmediği için üretmekten yana soru işaretlerinin cevabını alamıyor. SEKA fabrikamız vardı. Burada kendirden sigara kağıdı ve kağıt üretimi yapılıyordu. Yeniden o günlere dönebiliriz yeter ki bu konuyla ilgili bir araya gelelim.

KİM NEREDE OLURSA OLSUN ORTAK KAYGIMIZ TÜRKİYE OLSUN

İnşallah bu sıkıntılı günleri el birliğiyle geride bırakırız. Cenab-ı Allah birliğimizi beraberliğimizi daim etsin. Kim nerede durursa dursun ortak kaygımız Türkiye olmalı. Ortak kaygımız çocuklarımıza güzel bir miras bırakmak olmalı. Ayakları bu topraklara basan nesiller yetiştirmeliyiz. Memleket, millet, vatan, din ve Atatürk sevgisiyle büyüyen nesillere ihtiyacımız var. Salgının bize kazandırdığı bazı şeylerde oldu. Sağlığın, birlik beraberliğin, paylaşmanın değerini bildik. Biz Sosyal Market ve hayırseverlerimiz destekleriyle oluşturduğumuz kolilerimizi ihtiyaç sahiplerimize dağıttık. Paylaşımı bol bir süreç geçiriyorum. 11 bin yardım kolisi dağıttık. Virüsle ilgili söylemek istediğim biraz daha sabır ve evde kalalım, evde hayat var.”