Şiir yazmak, boş bir sayfayı güzel ve anlamlı sözlerle doldurmak, kendi yüreğini çekinmeden, korkmadan ortaya koyabilmek her baba yiğidin harcı değildir.
Kendi acını, kendi sancını, diğer insanlarla paylaşmak için belli bir birikim gerektirir, öyle sanıldığı kadar kolay değildir ve kolay da olmamalıdır.
İnsan yaşamında para, mevki, bol kazanç ve rahat bir yaşam ister.
Aşkı istemek ise öyle kolay ve sıradan bir istek değildir.
Aşkı istemek insanca yaşamı istemektir.
Aşkı istemek sadece kendini değil, sadece kendi sevdiğini değil tüm çevreyi sevebilmekten geçer.
Şiir yazan bir yürekle olmak, hem çok özel hem de oldukça zorlu bir yanı vardır. Çünkü yaptığı her işte her işleminde yüreğinden bir kırıntı ortaya koyar.
Bu duyguları hissetmeme neden olan son günlerde okuduğum zarif bir şiir kitabı, Tuncay Dağlı’nın “aşk seni istiyorum”, adlı şiir kitabı vesile oldu…
Şair Tuncay Dağlı sevdiğine şöyle sesleniyor:
“Seni istiyorum ben
Yastıklara sarılmaktan
Rüyalarda aramaktan
Karanlıklarda kaybolmaktan kurtar beni
Kollarının arasında yok et bu alevleri
Ben seni istiyorum
Seniii.”
Ne zaman bir şiir okusam hep merak ederim şairin bu şiirleri kime yazdığını. Çünkü normal bir aşktan, normal bir hayattan ne şiir çıkar ne de bir eser. Bir duygunun yazıya dökülebilmesi, belli bir birikiminin yanında isyan duygusunun ve şairin kendi içindeki aşkından emin olmasından geçer. “Şair” dediğin adamın aşkı, tüm ruhunu doldurmuş, kendi yüreğiyle yetinmeyip başka sevdalarla buluşmayı, kaynaşmayı seçmiştir. Şair olabilmek, aşkını ilan etmeyi göze alabilmekten geçer. Çünkü yaşamında gizli, saklı ya da özel diye sakladığı bir alanı yoktur. Yaptığı her şey toplum tarafından bilinir, gözlenir…
Yaşadığı aşkı bile örnek olabilmektedir.
Şairin isyan satırlarıyla şiirini okumaya devam edelim..
“Neden bana şiir yazmıyorsun diyorsun,
Sen benim en güzel şiirim değil misin
Sana sitemler ettim
Sana yalvardım
Yollarına ömür koydum
Can koydum
Gelesin diye
Şiir diye gönderdim
Gözyaşlarımı
Ama sen
Hep beklettin..”
Ve aşk her çileyi göze alabilmektir. Çünkü aşk karşılık beklemeden önce insanın kendi içinde kendisiyle yanmasıdır. Aşkı, sıradan bir sevgi anlamıyla açıklamak mümkün değildir. Sevgi, daha çok insanlarla birlikte olmayı, daha çok karşılıklı bir alışveriş olduğu halde aşk tek başına ve çıkarsız bir duygudur. Sevgi paylaşılır, aşk paylaşılmaz. Sevgide insan karşısındakini daha çok tanıdıkça daha çok sevebilir. Aşkta ise görmeden, tanımadan, bilmeden sevgiliye başka anlamlar yüklenebilir. Sevgi bitmez. Sevgi hayatın temelidir. Sevgisiz asla bir şey olmaz. Ama aşk biter. Aşk, kavuşunca, yakınında olup tanıdıkça aslında yüklenen anlamların o kadar da büyük olmadığının farkındalığına vardıkça aşk bitmeye başlar…
Şairin dediği gibi aşkta her şeyi göze alabilir insan, korkmadan, çekinmeden…
“Oysa,
Mayınlarla parçalanmaya razıyım
Senin yolunda
Ben seni
Uğruna ölünenler gibi
Sevmesini öğrendim
Ben seni
Görmeden
Ellerini tutmadan
Gözlerine bakmadan
Saçlarını koklayıp
Geceler boyu sarılıp
Yatmadan
Sevmesini öğrendim.”
İşin içinde bir aşk olduğunda durumlar değişir. Aşk, sürekli bir arada, yan yana bulunma isteğidir. Aşk paylaşılmaz. Her aşk insanın içindeki dünyaya göre şekillenir. Aşk acı yada hüzün çekmek değildir. Aşk, mutlu olabilmek, yaşamın her anının büyüsünü hissederek yaşamak isteği de değildir. Aşk varsa vardır, yoksa yoktur. Aşık olacağım diye bir arayış içinde olmaz insan. Ve zorla insan aşık da olamaz…
Şair bir şiirinde şöyle seslenir…
“Yatırsaydın bir gün göğsünde
Gözlerime bakıp
Boynuma sarılıp
Canıma can katıp
Deseydin
Seviyorum seni diye”
Sanatın ve yazarın farkındalığı burada başlar, yazar duyduğu her özlemi, her hasreti her duygusunu yazıya döküp sadece sevdiğinin okumasını istemez. Ulaşabildiği kadar insanlara ulaşabilmeyi, onlarla paylaşmayı seçer. Normal bir yaşamın yaptığı ise yazdığı mektupları şiirleri sadece kime yazdıysa o kişinin okumasını ister, başkalarının görmesini, okumasını istemez ve hatta okunmasından rahatsızlık duyar.
Kitabın sonunda kendi itirafını kendisi yapar, aşkın tarifi yoktur diyerek şu satırlarla,
“aşkı yazamam ben sana,
Anlaman gerek,
Dili yoktur
Alfabesi yoktur
Okulu öğretmeni yoktur
Yaşaman gerek…”
Bu şiirleri okumanızı öneririm.
Okuyunuz.
Okuyun da görün, yolunuzun üstünde ne kadar büyük taşlar var.
Ve bazen de, basıp geçtiğiniz, göremediğiniz, kokusunu duyamadığınız nice kır çiçekleri var.
Okuyun da görün çiçekleri.
Okuyun da görün çevrenizdeki güzellikleri.
Okuyun da görün yaşamın renklerini.
Çünkü yeni bir kitap okumak yeni bir yürekle tanışmaktır.
Ve her yürek içinde azda olsa aşkın sıcaklığını taşır.
4. Sarıyer Edebiyat Günleri’nden bir hatıra fotoğrafı…
Hani bir yerlerde bir insanı tanırsınız, olduğu gibi seversiniz. Bunun adı dostluktur. Ve ayrılırken ona içinizden iyilikler, güzellikler, bol kazançlı işler dilersiniz hiçbir karşılık beklemeden.
Tuncay hocadan ayrılırken içimden sağlıklı güzel günler, bol kitap satışları, yaşamı gönlüne göre olsun dileklerimi diledim. Şiir yazan yürekler hep iyi insanlardır…
Aşkın sihirli büyüsü hep yüreğinde saklı kalsın sevgili dostum TuncayDağlı…
Sevgiyle, dostlukla…(2015)
Kitabın adı: Aşk Seni İstiyorum
Yazar: Tuncay Dağlı
ISBN: 978-975-93633-3-8
Türü: Şiir